24 Mayıs 2020 Pazar

TÜRKİYE GAZETESİ
(3.YAZI)
Kur'an'sızlık bataklığına mahkum olan gelenekçi mezhepçiler şöyle derler.
 "Kur'an'ı Kerim'i tercüme etmek imkânsızdır"
(a.g.y)
"Kur'an'dan  ve hadisten ve bunların tercümelerinden din öğrenmek mümkün olmaz. Din dört mezhep imamının bize bıraktığı fıkıh kitaplarından öğrenilir"
(a.g.y)
 "Kur'an tercümesi denilen kitaplardan kur'an-ı Kerim'in manası anlaşılmaz. Kur'an tercümesi okuyan kimse, murad'ı İlahi'yi( Allah'ın ne istediğini) öğrenemez"
( Türkiye Gazetesi 31.10.1990)
"Kur'an'ı Kerim tercümesini okuyan, amele ve ibadete ait bilgileri öğrenemediği gibi, itikada ait  bilgileri ise öğrenmesi hiç mümkün olmaz"
(a.g.y)
 Bu ahmaklara göre itikat başta olmak üzere amele ve ibadetlere dair bütün bilgiler ilmihal kitaplarından öğrenilmelidir.
 Aslında bundan daha büyük bir  ahmaklık ve cehalet yoktur.
 Çünkü tevhid dendiğinde yani itikadi meseleler tamamen Kur'an ile alakalı bir şeydir.
 İtikat, iman, din, islam, tevhid gibi kavramların öğrenileceği yegane kaynak Allah'ın kitabı Kur'an'dır ve bu konularla alakalı yüzlerce ayet mevcuttur.
 İtikadi konularda Kur'an hiçbir esere ihtiyaç  bırakmamıştır.
 Din: iman ve itikad, İslam ve tevhit olarak yüce Allah tarafından son indirilen vahiy'le kemale ermiştir. (Maide, 3)
 Bu Kur'ansız cahillere  göre
 "Bir kimse, Kur'an'ı Kerim'den anladığına uyarsa, İslam'a uymuş olmaz. Kur'an'ı Kerim'de her hüküm  var ise de, bunları ancak "Peygamber Efendimiz" doğru olarak anlamıştır"
(Türkiye Gazetesi, 25 Mayıs 1990)
Gelenekçi mezhep tapıcılarının fikirlerini aktarmaya devam ediyoruz.
"Kur'an'ı Kerim'de bir ayetin hükmünü öğrenmek için Kur'an tercümelerine (Kur'an meali) denilen kitaplara bakmak çok yanlış olur"
( Türkiye Gazetesi, 27.11.1990)
 Yani bu cahillere  göre,,
 "Dinimizin bir hükmünü öğrenmek için Kur'an tercümelerine bakmak çok yanlıştır"
(a.g.y)
"Hiç kimseye Kur'an tercümelerini tavsiye etmiyorum" (a.g.y)
 "Kur'an tercümelerinden, günümüzde tefsir (yorum) diye  yazılan kitaplardan ve hadis kitaplarından dinimizi öğrenmemiz asla mümkün olmaz, üstelik sapıtırız"
 (Türkiye Gazetesi, 8 Kasım 1990- 13 Aralık 1990- 25 Aralık 1990)
"Doğru bile olsa, kur'an-ı Kerim'e kendi aklına ve bilgisine göre mana vermek caiz değildir"
(a.g.y)
"Kur'an tercümesi okumak, fayda yerine zarar verir" (a.g.y)
 "Kur'an'ı Kerimi kendi görüşüyle  açıklayan,  doğru olsa da, hata etmiştir" (a.g.y)
 Bütün bu fikirler, okuyucularını din yönünden aydınlatmayı amaç edindiğini söyleyen Türkiye gazetesinin, "din bilgileri"  vermeye ayrılmış  sayfasında "Bir Bilen" başlığı altında okuyucularından gelen sorulara verilen cevaplardır"
 İşte Emevilerden beri günümüze kadar bu  uydurma rivayetlerle ümmetin aklı ve zihni ifsad edildi.
 Bu hastalıklı  anlayışlardan dolayı İnsanları sadece Kur'an'a yönlendiren Kur'an ehli muvahhidleri yalan dinlerinin en büyük düşmanı olarak görürler.
 Bunların hakimiyetinde Kur'an ve tevhid özgürlüğünden söz etmek imkânsızdır. Dolayısıyla demokrasi ve laiklik bunların karanlık dünyalarından bir kurtuluş ve ehveni şer  olarak görülmelidir.
(Son)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder