RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN ŞİRK, HURAFE VE YALANLAR
(33.YAZI )
Şimdiye kadar yazdığımız hurafe ve yalanlar Risâle-i Nur külliyatında bulunan Mektubat- 19. Mektup Mücizatı Ahmediyede bulunan rivayetlerden seçilmişti.
Şimdi ise Risalei Nur Külliyatının genelinde bulunan yalan ve hurafeleri ele alacağız.
Bu rivayetleri okuduğunuzda iki şeyin bilincinde olmanız gerekmektedir.
1-) Türkiye Cumhuriyeti'nde Risâle-i Nur'un en fazla okunan ve benimsenen bir eser olduğu.
2-) Dünyada hiçbir eserde bu kadar yalan, hayal mahsulü uydurma ve hurafenin bulunmadığı.
Bunun sebebi :
Şia ve Ehl-i Sünnet dininin âlimlerinin, sözde Kur'an'a, özde uydurmalara tabi olduklarından başka bir şey değildir.
Şia ve Ehl-i Sünnet dininin âlimleri Kur'an'ı bilmiyorlar, Kur'an'a itibâr etmiyorlar, akıllarını kullanmıyor ve sorgulama yapmıyorlar.
Risâle-i Nur Külliyatından yazacağımız uydurma ve yalanlar,
Risale'i Nur'un bünyesinde bulunan hurafelerin ancak binde birini teşkil etmektedir.
Gerçekten Risâle-i Nur, dünyada ne kadar hurafe varsa ülkemizde yerleşmesini ve yaygınlık kazanmasını sağlamıştır.
Aynı zamanda yalan ve hurafelerin bir tabu haline gelmesinde en büyük aracı ve taşeron Risâle-i Nur Külliyatı olmuştur.
Özellikle Şia'nın hurafelerine aracılık etmiştir.
Şirk ve batılın günümüzde en büyük kaçamakları, yalanları te'vil etmeye kalkışmaları ve
"bir hikmeti vardır" safsatasına rivayet kültürü ve Risâle-i Nurdan başka elle tutulur hiçbir delilleri bulunmamaktadır.
Şimdi bakın Nurcular nasıl bir bataklığın içinde debelenip duruyorlar.
"Risâle-i Nur şakirtlerinden (Said Nursi'nin talebelerinden) Rıza görüyor.
"Hz. Peygamber (a. s) Cami'de Ebubekir- es-Sıddık (r.a) a emrediyor.
"Çık hutbe oku"
Ebubekir- es-Sıddık minberin en yukarı basamağına kadar çıkar, hutbe okur.
Hutbe içinde cemaate der ki, "Bu söylediğim hakikatların izahatı "yirmi dokuzuncu söz"dedir. ((Tarihçe-i Hayat, Sayfa-32)
( Yirmi Dokuzuncu Söz - Risalei Nur Külliyatının sözler eserindedir)
Yani Nurculara göre, birinci halife Ebubekir, Said Nursi'nin Risâle-i Nur Külliyatından hutbe vermiştir.
"Risâle-i Nur şakirtlerinden Osman diyor ki: "Rüyamda Hz. peygamber ( as ) ı oturduğu yere dayanmış bir vaziyette gördüm"
Bu anda bir sada (ses) geldi ki, Hz. Peygamber (a.s.m) ın bir yaveri geliyor"
"Kapılar birden bire kendi kendine açıldı. Risalei Nur naşirlerinin üstadı olan zat (Said Nursi) içeriye girdi" Hz. Peygamber (a.s) üstadımıza (Said Nursi'ye) şefkatkarane bir iltifat göstererek dayandığı vaziyetten doğruldu"
"Bende ağlayarak uyandım"
İşte fetö gibi ölümcül bir virüsü Said Nursi'nin bu uydurma hikayeleri yaratmıştır.
İşte başka bir yalan ve kandırmaca.
"Risalei Nur şakirtlerinden Nazmi'dir"
"Rüyasinda ona diyorlar ki:
Risâle-i Nur şakirtleri (Nurcular- Said Nursi'nin talebeleri) imansız ölmezler, kabre imanla girerler"
(Sikke-i Tasdiki Gaybi- 21, 22)
Cevap :
Halbuki kimin cennet ve cehenneme gideceğini Allah'ın kitabı apaçık bir şekilde ortaya koymuştur.
Kur'an, din, iman, İslam olarak hiç bir esere ihtiyaç bırakmamıştır.
Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynak yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder