24 Mayıs 2020 Pazar

ŞİİLİK VE SÜNNİLİK
(18. YAZI)
  Kur'an'a göre Resul'lük,  sadece indirilen vahyin tebliğ edilip en güzel şekilde temsil edilmesi için son derece önemli ve şerefli bir makamdır.
 Gönderilen bütün elçilerin tek görevi, ilave ve  değişiklik yapmadan,  olduğu gibi Allah'ın mesajlarını insanlara  ulaştırmak olmuştur.
(Mâide-67; Yunus-15; Hakka-44)
 Yani Resuller indirilen vahiy  sayesinde değerlidirler.
 Resuller değerlerini indirilen vahiy'den alırlar.
  Allah'ın elçileri vazifeleri gereği kendilerine indirilen dinin gerçeklerini insanlara anlatırken asla onların üzerinde zorlama ve baskı  kuramazlar.
 RESULLER SADECE VAHYİ TEBLİĞ EDERLER.
"Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları (o güne iman edenleri) KUR'AN'an İLE UYAR.
Onlar için Rablerinden başka ne bir dost ne de bir şefaatçi vardır, belki sakınırlar"
 (Enam, 51)
"Biz, onlara vaad ettiğimiz (azabın) bir kısmını sana göstersek de veya ondan önce seni vefat ettirsek de SANA ANCAK ALLAH'IN EMİRLERİNİ TEBLİĞ ETMEK DÜŞER. Hesap yalnız bize aittir"
 (Ra'd,  40 )
"Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin.
TEHDİDİMDEN KORKANLARA KUR'AN'LA ÖĞÜT VER"
 (Kaf, 45)
"Sen bizi ilahlarımızdan ayırmak için mi bize geldin?
 Haydi doğru söyleyenlerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir, dediler.
 Resul dedi ki: Bilgi ancak Allah'ın katındadır. BEN SİZE, BANA GÖNDERİLEN VAHYİ  DUYURUYORUM. 
Fakat sizin cahil bir kavim olduğunuzu görüyorum"
( Ahkaf, 22-23)
"Ona gökten bir hazine indirilmeli, veya onunla beraber bir melek gelmeli değil miydi! demelerinden ötürü
( Ey Nebi !) neredeyse sana vahyettiğimizin bir kısmını insanlara ulaştırmaktan vazgeçeceksin. Gönlün de  çok daralıyor. ( İYİ BİL Kİ) SEN ANCAK (VAHİY İLE) BİR UYARICISIN. Allah ise her şeye vekildir"
( Hud, 12)
"(Ey Resul!) DE Kİ: BEN, SADECE, VAHİY İLE SİZİ  İKAZ EDİYORUM.  Fakat sağır olanlar ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar"
 ( Enbiya, 45 )
"RESUL'E DÜŞEN GÖREV ANCAK (VAHYİ) TEBLİĞ ETMEKTEN İBARETTİR"
( Maide, 99)
 ",,,RESULLERİN ÜZERİNE AÇIK SEÇİK TEBLİĞDEN  BAŞKA BİR ŞEY DÜŞER Mİ?
 (Nahl, 35 )
"Resullerin görevi, sadece vahyi tebliğ etmektir, âyetleri duyurmaktır, vahye tâbi olmaktır" şeklindeki ifadelerden hareket ederek Allah Resulü'nün görevinin sadece vahyi tebliğ etmekle sınırlandırmak
Kur'an'ın emirlerine en uygun yol ve inanç olmaktadır.
 Zira söz konusu onlarca âyetin bağlam ve  bütünlüğüne bakıldığında, bu ifadelerin Resullere karşı çıkan müşriklere yönelik elçileri teselli etmek amacıyla görevlerinin İslam'ı insanlara zorla kabul ettirmek değil, sadece  vahiy'le
Allah'ın emir ve yasaklarını  duyurmak ve ilan etmek amacıyla kullanıldığı görülecektir.
Yani Allah'ın elçileri  bir anlamda
"Biz sadece vahiy'le inanmış olduğunuz  Allah'ın âyetlerini ulaştırıyoruz,  artık onlara uyup uymamak size kalmış iştir.
"Eğer vahyi dinler,  onu dikkate alıp kendinize çeki düzen verip, tevhidi kabul ederseniz, kendinizi kurtarmış olursunuz, aksi takdirde çok büyük bir yıkım ve azap ile  karşı karşıya kalacaksınız"
demektedirler.
 Bu konuda şu âyetler muhteşemdir.
"De ki: Ey insanlar!
Size Rabbinizden hak ( Kur'an) gelmiştir. Artık kim doğru yola gelirse ancak kendisi için gelecektir.
Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine apacaktır.
Ben sizin üzerinize vekil değilim (Sadece tebliğ etmekle memurum) (Resulüm!) Sen, sana vahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret.
O hakimlerin en hayırlısıdır"
( Yunus, 108, 109)
 Yani Elçin'in yalanlanması kendi söylem ve  ahlakı ile alakalı değildir.
 Tamamen kendisine indirilen vahiy  ile alakalıdır.
 LÜTFEN ŞU ÂYETE İYİCE DİKKAT EDİN
"Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmek de olduğunu biliyoruz. Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar"
( En'am, 33)
 Yukarıdaki âyet elçilerin sadece vahyi  tebliğ ettiklerine dair en güzel bir örnektir.
Eğer Resul vahiy'den bağımsız olarak bir şey söylemiş olsaydı Allah "...Onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar" demezdi.
Çünkü Resul makam ve mertebesiyle  Allah'ın  âyetlerini tebliğ etmek  ile vahiy'den bağımsız olarak 
 Nebi ve Muhammed (a.s) ın sözleri birbirinden farklı şeylerdir.
 İşte bundan dolayı "tebliğ, tebyin, tekzib, tasdik, İsyan, şikak, örneklik, kesin itaat ve ittiba,  küfür, helal ve haram  gibi kavramlar  her zaman "Resul" bağlamında geçmesi "Resûl" kavramının vahiy'le eşit bir misyon olduğunu gösteriyor.
 Yani Resullük ile vahiy  bir bütünün iki parçası hükmündedir.
 Dolayısıyla vahyin uyarılarını ciddiye almayan müşrikler karşısında elçilerin yapabilecekleri tek şey sadece vahyi tebliğ etmek,  Allah'ın ayetlerini beyan, yani duyurmak ve açık olarak  ilan etmektir.
Bütün bu  Kur'ani gerçeklere rağmen Şia ve  Ehli Sünnet âlimleri, bağlayıcılık açısından farklılıklar arz eden sünneti (hadisleri) hiçbir ayrım yapmaksızın  din ve hüküm olarak kabul etmişlerdir.
Dolayısıyla uydurma dinin mezhep âlimleri!!bu anlayıştan hareketle Nebi (aleyhisselam)ın neyi nasıl yapmışsa onu aynen taklit etmenin sünnet olduğuna iman etmektedirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder