ŞİİLİK VE SÜNNİLİK
(21. YAZI)
Ehli Sünnet'in en çok değer verdiği muhaddislerden olan Tirmizi, Nebi (a.s ) adına şöyle uydurma bir rivayeti kitab'ına almıştır.
Nebi (a.s) buyurmuş ki,
"Dikkatli olun! Koltuğuna yaslanmış bir adama benden bir hadis ulaştığında belki de o şöyle söyleyecektir:
"Aramızda Allah'ın kitab'ı var.
Onda helal bulduğumuzu helal! haram bulduğumuzu da haram sayarız. Oysa Nebi'nizin haram kıldığı da tıpkı Allah'ın haram kıldığı gibidir"
(Tirmizi, ilim- No: 2664)
Nebi (a.s) adına iftira edilen bir başka rivayet şöyledir.
"Kendisine benim emrettiğim ya da yasakladığım herhangi bir emir geldiğinde sizden birinizi, koltuğuna yaslanmış olarak şöyle söylediğini görmeyeyim:
Bilmiyoruz, biz Allah'ın kitabında bulduğumuza uyarız"
(Müsned, 6, 8; Ebu Davud, sünne 6, No: 4605; Tirmizi, ilim 10, No: 2663 )
Şia ve Ehli Sünnet âlimleri Kur'an'a karşı olan cehaletlerinden dolayı
Nebi (a.s) adına iftira edilen hadisleri Allah'ın kitabından sonra ikinci kaynak olarak kabul etmişlerdir.
Aslında onlar her ne kadar hadisler için dinde ikinci kaynak diyorlarsa da, Kur'an'ı bilmediklerinden ve onunla ilgilenmediklerinden dolayı
dinlerini tamamen uydurma rivayetler ve bu rivayetlerin çözümü ve açıklaması olan fıkıh ilmi üzerine bina etmişlerdir.
Yani Şia ve Ehli Sünnet'in kaynaklarını bilen yarı ümmi bir vatandaş bile dinlerinin Kur'an ile hiçbir ilişkisinin olmadığını açık olarak görecektir.
Ehli Sünnet'in âlimlerine göre Nebi (a.s) hadislerine başvurulması ve onun Kur'an'la birlikte şer-i hükümler için kaynak olarak alınması hususunda Ashab-ı Kiram İcma etmiştir.
"Şüphe edilemez bir gerçektir ki Ehl-i Sünnet mezheplerinde,
fıkıh konularındaki hükümlerin çocu sünnetle (hadislerle) sabit olmuştur.
(Sünneti Anlamada Yöntem, Sünnet'in Teşrii Değeri, Prof.Dr. Yusuf El- Kardavi, s. 61)
Yukarıdaki cümlede görüldüğü gibi
Ehl-i Sünnet mezheplerinde din tamamen uydurma ve yalan olan rivayetlerin üzerine bina edildiği itiraf edilmiştir.
Fıkıh kitaplarını inceleyenler için bu acı gerçek bütün açıklığıyla görünür.
Bakın Dünya İslam âlimler birliğinin başkanı olan Prof. Dr.Yusuf El Kardavi bu konuda ne söylüyor.
"Şayet fıkıh kültürümüzdeki sünnetlerle (hadislerle) onlardan doğan, onlardan alınarak detaylandırılmış hükümleri bir an için ortadan kaldıracak olursak, elimizde fıkıh (din) denilecek bir şey kalmaz!
"Bundan dolayıdır ki, Kur'an'dan sonra ikinci delil olması itibariyle Sünnet (hadis) bahsi, gerek bütün fıkıh usulü
(din) kitaplarında ve gerekse bütün ehl-i sünnet mezhepleri nezdinde oldukça geniş ve uzun bir konudur.
Bu sahalarda çalışanların da bildiği gibi, bu kaynaklarda sünnet konusu; onun delil oluşu, sabit oluşu,
kabul şartları, delâleti, Sünnet'in (hadislerin) kısımları vb. konuları içermektedir"
(Sünneti Anlamada Yöntem, Sünnet'in Teşrii Değeri Yusuf el-Kardavi-s.61)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder