24 Mayıs 2020 Pazar

ŞİİLİK VE SÜNNİLİK
(21. YAZI)
 Ehli Sünnet'in en çok değer verdiği muhaddislerden olan Tirmizi, Nebi (a.s ) adına şöyle uydurma bir  rivayeti kitab'ına almıştır.
 Nebi (a.s) buyurmuş ki,
"Dikkatli olun! Koltuğuna yaslanmış bir adama benden bir hadis ulaştığında belki de o şöyle söyleyecektir:
 "Aramızda Allah'ın kitab'ı var.
Onda helal bulduğumuzu helal! haram bulduğumuzu da haram sayarız. Oysa Nebi'nizin  haram kıldığı da tıpkı Allah'ın haram kıldığı gibidir"
 (Tirmizi, ilim- No:  2664)
 Nebi (a.s) adına iftira edilen bir başka rivayet  şöyledir.
"Kendisine benim emrettiğim ya da yasakladığım herhangi bir emir geldiğinde sizden birinizi, koltuğuna yaslanmış olarak şöyle  söylediğini görmeyeyim:
Bilmiyoruz, biz  Allah'ın kitabında bulduğumuza uyarız"
(Müsned, 6, 8; Ebu Davud, sünne 6, No: 4605;  Tirmizi, ilim 10, No: 2663 )
Şia ve Ehli Sünnet âlimleri Kur'an'a karşı olan  cehaletlerinden dolayı
Nebi (a.s) adına iftira edilen hadisleri Allah'ın kitabından sonra ikinci kaynak olarak kabul etmişlerdir.
 Aslında onlar her ne kadar hadisler için dinde ikinci kaynak diyorlarsa da, Kur'an'ı bilmediklerinden ve onunla ilgilenmediklerinden  dolayı
dinlerini tamamen uydurma rivayetler ve bu rivayetlerin çözümü ve açıklaması olan fıkıh ilmi üzerine bina etmişlerdir.
 Yani Şia ve Ehli  Sünnet'in kaynaklarını bilen yarı ümmi bir vatandaş bile dinlerinin Kur'an ile hiçbir ilişkisinin olmadığını açık olarak görecektir.
Ehli Sünnet'in âlimlerine göre Nebi (a.s) hadislerine başvurulması ve onun Kur'an'la birlikte şer-i hükümler için kaynak olarak alınması hususunda Ashab-ı Kiram İcma etmiştir.
 "Şüphe edilemez bir gerçektir ki Ehl-i Sünnet mezheplerinde,
fıkıh konularındaki hükümlerin çocu sünnetle (hadislerle) sabit olmuştur.
 (Sünneti Anlamada Yöntem, Sünnet'in Teşrii Değeri, Prof.Dr. Yusuf El- Kardavi, s. 61)
Yukarıdaki cümlede görüldüğü gibi
Ehl-i Sünnet mezheplerinde din  tamamen uydurma ve yalan olan   rivayetlerin  üzerine bina edildiği itiraf  edilmiştir.
Fıkıh kitaplarını inceleyenler için bu acı gerçek bütün açıklığıyla görünür.
  Bakın Dünya İslam âlimler birliğinin başkanı olan  Prof. Dr.Yusuf El Kardavi bu konuda ne söylüyor.
 "Şayet fıkıh  kültürümüzdeki sünnetlerle (hadislerle) onlardan doğan, onlardan alınarak detaylandırılmış hükümleri bir an için ortadan kaldıracak olursak, elimizde fıkıh (din) denilecek  bir şey kalmaz!
 "Bundan dolayıdır ki, Kur'an'dan sonra ikinci delil olması itibariyle Sünnet (hadis) bahsi, gerek bütün fıkıh usulü
(din) kitaplarında ve gerekse bütün ehl-i sünnet mezhepleri nezdinde oldukça geniş ve uzun bir konudur.
 Bu sahalarda çalışanların da bildiği gibi, bu kaynaklarda sünnet konusu; onun delil oluşu, sabit oluşu,
 kabul şartları, delâleti, Sünnet'in (hadislerin) kısımları vb. konuları içermektedir"
(Sünneti Anlamada Yöntem,  Sünnet'in Teşrii Değeri Yusuf el-Kardavi-s.61)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder