KUR'AN İLE RİVAYETLER ARASINDA GİDİP GELEN HOCALARIMIZA
(8.YAZI)
Söz konusu hocalarımız, Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü tam olarak idrak edemediklerinden,
"KİTAP-HIKMET, NEBİ-RESÜL" kavramlarında hataya düşmektedirler.
Üçüncü yanıldıkları bir konuda hadisleri bir gelenek ve kültür olarak kabul etmenin bir sakıncasının olmayacağına inanmalarıdır.
Anlatımlarında Kur'an'a ağırlık verdikleri algısı veren hocalarımız maalesef hâlâ Emevi- Abbasi hurafelerinden kendilerini arındırmaktan uzaktırlar.
Aslında kendini tam olarak hurafe ve uydurmalardan temizlemeyen, Kur'an'ı Mübin'i tam olarak anlayamaz.
Bu Allah'ın bir kanunudur.
İnancınızı,
zihninizi, fikirlerinizi batıl ideolojilerden kurtaracaksıniz ki, Allah size Kur'an'ın hikmetini nasip etsin.
Dolayısıyla Kur'an'a tek kaynak olarak bakmayan, o şekilde ona inanmayan İslam dininin (tevhidin) hidayetini bulamaz.
Emevi rivayetleri peşinde koşanlar yalandan kurtulamazlar.
Rahman ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
"Allah'ın âyetlerine İman etmeyenler yok mu, kuşkusuz
Allah onları doğru yola iletmez ve onlar için elem verici bir azap vardır.
Allah'ın ayetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. İşte onlar yalancıların kendileridir"
(Nahl, 104, 105)
Tasavvuf ve tarikatlardan sonra Kur'an'ın, hikmetin, aklın ve tefekkürün en büyük düşmanı, Emevi- Abbasi
Ehli sünnet dini ile kadim İran inançlarının taşeronluğunu
yapan Şia mezhebinin kaynaklarındaki yalan ve uydurma rivayetlerdir.
Yani Şia ve Ehli sünnet dinidir.
Bir tarafta yüce Allah tarafından,
Muhammed( a.s ) a gelen ve bir ilim ve sistem üzerine indirilmiş Kur'an olsun, diğer taraftan
Emevi- Abbasi Ehli Sünnet'in dini ile kadim İran inançlarının taşeronluğunu yapan Şia mezhebinin kaynaklarındaki yalan ve uydurma rivayetler olsun,
bu iki düşman din, bir gönülde beraber yaşayabilir mi?
Bir batında iki kalp olur mu? (Ahzab, 4)
böyle bir şey mümkün değildir.
Emevi- Abbasi ehl-i sünnet dininin uydurulduğu çağ dünyanın en gaddar ve vahşet çağıdır.
Yani hadisler günümüze kadar bir kültür ve gelenek olarak değil, bir din ve hüküm olarak gelmişlerdir.
Hadisler yüzünden bu ümmete zor ve karmaşık bir din yaşatılmıştır.
"Hadisleri bir kültür ve gelenek olarak almanın ve onlardan istifade etmenin bir sakıncası yoktur" diyemezsiniz ?
Sonsuz bir ilim ve kudretten indirilmiş Kur'an gibi bir kitabı olan başka kitapların peşinde gider mi?
Ve bu kitaplar ana kaynağı tahrif etmiş, bozmuş, yok etmiş, zehirli ve öldürücü kaynaklar olarak ortaya konmuşsa?
Emevi- Abbasi uydurmaları yüzünden Allah'ın hidayet ve rahmet kaynağı olarak gönderdiği dinin ne hale geldiğini görmüyor musunuz?
Şimdi size
Allah'ın gönderdiği dinin yeterli olduğu ve uydurma rivayetlere ihtiyaç olmadığı ile alakalı ayetleri sunacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder