RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN ŞİRK , HURAFE VE YALANLAR
( 12.YAZI )
"AĞLAYAN KÜTÜK"
İşte size Ehl-i Sünnet mezhebinin kaynaklarındaki mutevatir derecesine ulaşmış uydurmaların en yalanlarından bir rivayet,
Said Nursi bu hurafeye öyle iman etmiş ki,
Mücizatı Ahmediye eserine alarak üzerinde önemle durmuş.
Diyor ki, "Evet Mescid-i şerifte, hurma ağacından olan kuru direk Resul'ü Ekrem( a.s.m )hutbe okurken ona dayaniyordu.
Sonra minber-i şerif yapıldığı vakit, Resulü Ekrem (a.s.m) çıkıp hutbeye başladı,
okurken direk deve gibi enin edip ağladı,bütün cemaat işitti.
Ta Resul'ü Ekrem (a.s.m) yanına geldi, elini üstüne koydu onunla konuştu, teselli verdi, sonra durdu. Şu mucize-i Ahmediye (a.s.m) pek çok tariklerle, tevatür derecesinde nakledilmiştir.
Evet haninul-ciz mucizesi çok munteşir ve meşhur ve hakiki mutevatir'dir.
Tabiinin yüzler İmamları, o mucizeyi, o tariklerle arkadaki asırlara haber vermişler.
İşte, Hz. Cabir, tarikinde derki : Resulü Ekrem (a.s.m )hutbe okurken, Mescid-i şerifte " kuru hurma direği " denilen kuru direğe dayanıp, okurdu.
Minberi şerif yapıldıktan sonra, minbere geçtiği vakit, direk tahammül edemeyerek, hamile deve gibi ses verip inleyerek ağladı.
Hz. Enes, tarikinde der : Hem onun ağlaması üzerine, insanlarda ağlamak çoğaldı.
Hz Ubey İbni ka'b, tarikinde diyor : Hem öyle ağladı ki, inşikak etti.(parçalandı )
Diğer bir tarikte, Resul'ü Ekrem (a.s.m ) Ferman etti "Onun mevkiinde okunan zikir ve hutbedeki zikri ilahinin iftirakındandır ağlaması.
Diğer bir tarikte ferman etmiş.
"Ben onu kucaklayıp teselli vermeseydim, Resulullah'ın iftirakından (ayrı kaldığından) kıyamete kadar böyle ağlaması devam edecekti.
Hz. Büreyde, tarikinde der ki, "Ciz (kütük) ağladıktan sonra Resul'ü Ekrem (a.s.m ) elini üstüne koyup ferman etti.
"İstersen seni daha önce içinde bulunduğun bahçeye geri göndereyim,
orada kök salasın, yetişip büyüyesin, yeni yeni yaprak çıkarasın,
meyve veresin, istersen seni cennete dikeyim, Allah'ın dostları orada meyvelerinden yesin. Sonra o ciz'i dinledi, ne söylüyor.
Ciz söyledi, arkadaki insanlar işitti.
"Cennette beni dik ki, benim meyvelerimden Cenab-ı Hakkın sevgili kulları yesin.
Hem bir mekan ki, orada beka bulup, çürümek yoktur.
"Resul'ü Ekrem (a.s.m ) Ferman etti "Öyle yaptım! "
Sonra ferman etti "Baki yurdu fani yurda tercih etti"
"İlmi kelamın büyük imamlarından meşhur Ebu İshak ı isferani naklediyor ki, Resul'ü Ekrem (a.s.m ) direğin yanına gitmedi, direk( yani ciz ) onun emriyle yanına geldi. Sonra emretti, yerine döndü"
( Mektubat- 19.Mektup Mücizât-ı Ahmediye- Sayfa. 131 )
Cevap : Aslında Risâle-i Nur külliyatını okuyanların içinde Prof, öğretim üyeleri, binlerce üniversite öğrencisi, iş adamı, bürokrat, doktor, mühendis, milyonlarca entelektüel yüksek rütbeli subaylar bulunmasaydı bu deli saçması, ahmakça söylenmiş rivayetleri yazmaya değmezdi.
Be ilkel düşünceli, Kur'an cahili Buhari, Müslim'e ve Tirmiz'iye kızmıyorum.
Yirminci Asırda Osmanlı'nın başkentinde kalan "Bediuzzaman" lakaplı Said Nursi'nin bunları kitabına almasına kızıyorum.
Allah Resulü'nden yüzlerce sene sonra çocukları uyutmak için uydurulduğu belli olan bu masallar nasıl olur da Ehl-i Sünnet kaynaklarında mutevatir derecesine ulaşmıştır.
Bu Ümmet bu derece akılsız ve ahmak mıdır.
Ey Yahudi uşakları! Bu milletin aklıyla alay etmeye hakkınız var mıdır. ?
Ben şahsen bu yalan uydurmayı yazarken hem gülüyor, hem de ķızıyordum.
Said Nursi bu hurafeyi Risalei Nur Külliyatına alırken, talebeleri bunu kayda geçirirken,
yıllarca bunu okur ve ezbere yaparken bunun yalan olabileceğini hiç düşünmediler mi? Veya bu yalanları sorgulamadan, kabul ederken Allah'ın kitabı Kur'an neredeydi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder