RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN ŞİRK , HURAFE VE YALANLAR
(13.YAZI )
İşte size Risalei Nur Külliyatından akıl fikir almaz bir rivayet daha,
Said Nursi diyor ki:
"İmamı İbni Fevrek ki,
Kemal ictihad ve fazlından kinaye olarak, Şafii sani, ( ikinci imamı Şafii ) unvanını alan allame-i asır, (asrının en büyük âlimi) kat'i haber veriyor ki,
Gazve-i Taifte Resul'ü Ekrem(a.s.m) gece at üstünde giderken uykusu geliyordu.
O halde iken, bir sitre ağacına rast geldi.
Âğaç ona yol verip, atını incitmemek için iki şak oldu (ikiye ayrıldı) Resul'ü Ekrem (a.s.m ) hayvan ile içinden geçti.
Ta zamanımızda kadar o ağaç iki ayak üstünde muhterem bir vaziyette kaldı.
( Mektubat- 19.Mektup. Mücizât-ı Ahmediye-Sayfa.128 )
Kur'an'la tanışmadan bu hurafelerle karşılaşan vicdan sahibi bir ateist İslam dinini kabul etmeyecek olursa aklına verdiği değerden dolayı Allah indinde sorumlu olmayacağına inanıyorum.
Bu yalanlarla beraber kur'an nasıl bir araya gelebilir.
Bu hurafe rivayetlere bakarak Ehl-i Sünnet, Şia, Diyanet, Tarikat ve Nur Cemaatinin kur'an'dan ne kadar uzak bir mesafeye savrulduklarını tahmin edebilirsiniz.
Bu cehalet dolu hurafeleri Said Nursi nasıl eserine almıştır diye merak ediyorsanız, Mektubat 19.Mektup Mücizatı Ahmediye' yi açıp bir sefer okuyun.
Bu hurafeden daha beter uydurma ve yalan rivayetlerle karşı karşıya geleceğinizi garanti ediyorum.
Bize şöyle bir eleştiri getirilebilir. "Bu kadar kafir, münafık, müşrik, zındık, İslam düşmanı varken Risâle-i Nur Külliyatının hurafeleri ile uğraşma zamanı mıdır?
CEVAP :
Biz içimizdeki akılsızlıkları temizlemeden, kendi İçimizdeki çürumüşlüğe eleştiri getirmeden, inançlarımızdaki ahmakça fikirlerden kurtulmadan, kendimizi her türlü cehaletten arındırmadan başkalarına bir şey söylmemizin haklılığı ve mantığı olamaz.
Kur'an ilk önce müslüman aleminin doğru dürüst olmalarını ondan sonra başkalarına örnek olmalarını emretmektedir.
Kendi kusur ve ayıplarını görmeden başkalarına saldırmak hakkaniyet ve adalet olmasa gerektir. Kemalistler yıllarca kendilerine hiç bir eleştiri getirmedikleri için bozulmayla karşı karşıya kalarak hem iyi duygularını hem de ellerindeki Devlet kurumlarını kaybedip, zorbalık ve akılsızlık içinde kalmaya kendilerini mahkum ettiler.
İlk önce kendi mahallemizde olan inanç ve ahlakı Kur'an'ın ölçüsüne vurmak gerekiyor. Bu bizdendir, bizim gibi düşünüyor ona eleştiri getirmeyelim, onun kusur ve ayıplarını görmeyelim demek, toplumu tümden bozmak anlamına gelecektir.
Müslüman tamamen Allah'ın boyasına boyanmak zorundadır. Şimdi "at" rivayetine geri dönecek olursak, bu yalanı uyduranların ve eserlerine alanların at kadar akılları olmadığını söylersek haksız sayılır mıyız?
Çünkü gece olsun, gündüz olsun at önüne gelen bir cismi yaratılıştan, Allah'ın ona vermiş olduğu fıtratla üzerine gitmez, cisimden yönünü değiştirir.
Ağacın yarılmasına gerek yoktur. Uydurmacıların bunu düşünemiyecek kadar akıl ve iz'andan yoksun oldukları anlaşılmış oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder