24 Mayıs 2020 Pazar

ŞİİLİK VE SÜNNİLİK
(20. YAZI)
Şia ve Ehli Sünnet ilim adamlarına  göre Nebi (a.s) dan asırlar sonra uydurulan ve ona nisbet edilen  rivayetler asla bir batıl içermez.
Onlara göre
 "İster kavli (söz) ister fiili (eylem) isterse takriri ( onay vermesi, yapılan bir şeye  ses çıkarmaması)
 olsun hiç bir şey  fark etmez.
Yüce Allah Nebi (a.s) ın sözlerini  bütün olumsuzluklardan korumuştur"
(Sünnet Araştırmalarına Giriş, Sünneti Anlamada Yöntem, Prof. Dr .Yusuf El kardavi, s. 51)
 Özellikle Ehli Sünnet'in akılsız ve  Kur'an cahili
muhaddisleri şöyle bir rivayet naklederler. 
"Abdullah bin Amr bin As.(r.a) Nebi (a.s) dan  işittiği her sözü  yazıyordu,
 "Ashab  ona Nebi (a.s) da bir beşer olarak  kızgınlık ve hoşnutluk  hallerinde konuşan bir insan iken,
o'ndan işittiğin her şeyi yazıyorsun öyle mi? 
diyerek bunu yasakladılar.
Bunun üzerine Abdullah Nebi (a.s) a   sordu.
O da, ağzına işaret ederek şöyle buyurdu:
"Yaz! Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki buradan haktan başka bir şey çıkmaz"
( Müsned, 2,162-- Ebu Davud, ilim  sahih bir isnatla rivayet edilmiştir.
(Sünneti Anlamada Yöntem, Prof. Dr. Yusuf El kardavi s 51)
 Halbuki bir çok âyette Nebi (a.s)  yapmış olduğu hatalardan dolayı Allah tarafından uyarılmıştır.
 Ancak Resul (a.s)  kendisine indirilen vahyi tebliğ etmekle memur olduğundan  dolayı vahye ihanet etmez, vahyi insanlara ulaştırmada hata yapmaz.
 Fakat Nübüvvet özel bir hayat olduğu için Nebi  olan kişi söz ve hareketlerinde hata eder.
 MESELA,
"Cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, Müşrikler için af dilemek ne Nebi'ye yaraşır ne de iman edenlere"
( Tevbe, 113)
"Ey Nebi! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram  ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok merhamet edendir"
( Tahrim, 1)
"Ey Nebi! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Elbette Allah her şeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadır"
( Ahzab, 1)
 Yine  Ehli Sünnet'in Kur'an'sız  muhaddisleri ve âlimleri Nebi (a.s) ın şöyle dediğini naklederler.  "Dikkat ediniz, bana kitap (Kur'an)  ve onunla birlikte bir misli daha verildi"
( Ebu Davud, Sünen, 6-- Beyhaki, Sünen, 9, 332)
İşte ehli sünnet âlimleri bu ahmakça uydurmalara  iman ettikleri için Kur'an'ı "vahyi metlüv" (namazda okunan vahiy) hadisleri de "vahyi gayri metluv" (namazda okunmayan vahiy) olarak isimlendirmişlerdir.
 Şia'ya göre dünyada ve ahirette kurtuluşa ermenin tek yolu "Ehli Beyt Medresesi" ehli sünnet'e göre ise "ashabın medresesinden" geçiyor.
 Her iki fırka bu iddiaları ile alakalı yüzlerce  hadis uydurmuşlardır.
 Bu Kur'an'sız cahiller  muvahhidleri sindirip susturmak için
Nebi (a.s) adına iftira ederek şöyle ahmakça  bir rivayet daha  uydurdular.
"Dikkat edin!
Bana kitab (Kur'an) ve onunla birlikte bir benzeri daha verildi.
Dikkat edin!
"Bana Kur'an ve bir benzeri verildi.
 Dikkatli olun! Karnı tok bir adamın koltuğuna yaslanarak şöyle söylemesi yakındır:
"Siz Kur'an'a sarılın. Onda helal bulduğunuzu helal, haram bulduğunuzu da haram kılın"
 (Müsned, 4, 130-131,  Ebu Davud Sünne, 6,  hadis no 4604)
 Demek ki, her zaman olduğu gibi bu Kur'an cahili ahmakların uydurmalarına karşı gelen Kur'an ehli muvahhidler varmış.
 Bu müşrik hurafecilerde onları karalamak ve susturmak için Nebi
 (a.s) ın adını kullanarak onun karizmatik kişiliğinden yararlanarak  böyle basit ve ahmakça rivayetler uydurdular.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder