1 Ocak 2022 Cumartesi
KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(97. YAZI)En'am Süresi 61-) O, kullarının üstünde yegâne kudret sahibidir. Sizin üzerinize koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz onu vefat ettirirler. Onlar görevde kusur etmezler. 62-) Sonra hak mevlâları olan Allah’a döndürülürler. Bilesiniz ki hüküm yalnız O’nundur ve O hesap görenlerin en çabuğudur. 63-) De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O’na boyun bükerek, alçalarak ve gizli gizli "Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız" diye dua edersiniz. 64-) De ki: Ondan ve bütün sıkıntılardan sizi Allah kurtarır. Sonra siz yine O’na şirk koşarsınız. 65-) De ki: "Allah’ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter." Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl tasrif ediyoruz! 66-) Kur’an hak olduğu halde kavmin onu yalanladı. De ki: Ben size vekil (kefil) değilim. 67-) Her haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır. Yakında siz de gerçeği bileceksiniz. 68-) Âyetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturma. 69. Takvâ sahiplerine, inanmayanların hesabından herhangi bir sorumluluk yoktur. Fakat belki korunurlar diye hatırlatmak gerekir. 70-) Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmaması için Kur’an ile nasihat et. O nefis için Allah’tan başka ne veli vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. Küfürlerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır. 71-) De ki: Allah’ı bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi dua edelim? Allah bizi hidayete ilettikten sonra şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise: "Bize gel!" diye hidayete çağırdıkları şaşkın kimse gibi gerisin geri (küfre) mi döndürüleceğiz? De ki: Allah’ın hidayeti, şüphesiz ki o hidayetin ta kendisidir. Bize sadece âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir. 72-) Ve salât-ı ikâme edin ve Allah’tan korkun" (diye de emredildik). O, huzuruna varıp toplanacağınız Allah’tır. 73-) O, gökleri ve yeri hak ile (bir hikmete yönelik olarak) yaratandır. "Ol!" dediği gün (herşey) oluş sürecine girer. O’nun sözü haktır. Ve Sûr’a üflendiği gün de mülk O’nundur. Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır. 74-) İbrahim, babası Âzer’e: Birtakım putları ilâhlar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapkınlık içinde görüyorum, demişti.75-) Böylece biz, yakin iman edenlerden olması için İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk. 76-) Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü, Rabbim budur, dedi. Yıldız batınca, batanları sevmem, dedi. 77-) Ay’ı doğarken görünce, Rabbim budur, dedi. O da batınca, Rabbim bana hidayeti göstermezse elbette yoldan sapan kavimlerden olurum, dedi. 78-) Güneşi doğarken görünce de, Rabbim budur, zira bu daha büyük, dedi. O da batınca, dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin (Allah’a) şirk koştuğunuz şeylerden beriyim. 79-) Ben hanîf olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim. 80-) Kavmi onunla tartışmaya girişti. Onlara dedi ki: Beni hidayete iletmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O’na şirk koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak, Rabbim’in bir şey dilemesi hariç. Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Hâla tezekkür etmeyecek misiniz? 81-) Siz, Allah’ın size haklarında hiçbir hüküm indirmediği şeyleri O’na şirk koşmaktan korkmazken, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım! Şimdi biliyorsanız (söyleyin), iki fırkadan hangisi emniyette olmaya daha lâyıktır? 82-) İman edip de imanlarına herhangi bir zulüm bulaştırmayanlar var ya, işte emniyet onlarındır ve onlar hidayeti bulanlardır. 83-) İşte bu, kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz hüccetlerimizdir. Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini (vahiy'le) yükseltiriz. Şüphesiz ki senin Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyle bilendir. 84-) Biz O’na İshak ve (İshak’ın oğlu) Yakub’u da armağan ettik; hepsini de hidayete ilettik. Daha önce de Nuh’u ve O’nun soyundan Davud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı ve Harun’u hidayete iletmiştik; Biz güzel ahlak sahiplerini işte böyle mükâfatlandırırız. 85-) Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas’ı da (hidayete iletmiştik). Hepsi de iyilerden idi. 86-) İsmail, Elyesa’, Yunus ve Lût’u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere (insanlara) üstün kıldık. 87-) Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da (üstün meziyetler verdik). Onları seçkin kıldık ve hidayete ilettik. 88-) İşte bu, Allah’ın hidayetidir, kullarından dileyeni ona iletir. Eğer onlar da Allah’a şirk koşsalardı yapmakta oldukları amelleri elbette boşa giderdi. 89-) İşte onlar, kendilerine kitap yani hikmet yani nübüvvet verdiğimiz kimselerdir. Eğer onlar bunlara kâfir olursa şüphesiz yerlerine bunlara kâfir olmayacak bir kavmi vekil kılarız. 90-) İşte onlar Allah’ın (vahiy'le) hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların yoluna iktida et. De ki: Ben buna (risâlet görevime) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Bu (Kur’an) âlemler (insanlar) için ancak bir zikirdir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder