24 Ocak 2022 Pazartesi
KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(117.YAZI) 60-) Sadakalar Allah’tan bir farz olarak ancak, fakirlere, miskinlere, üzerinde çalışan amelelere, gönülleri (İslâm’a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) boynu büküklere, borçlulara, Allah yolunda olana, yol evlatlarına mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir. FAKİR ve MİSKİN Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne baktığımızda "fakir" ve "miskin'in" tanımı şu şekilde ortaya çıkıyor. Musa (a.s) Mısır'dan Medyen'e gittiği zaman şöyle dua etti. "... Sonra gölgeye çekildi ve" Rabbim! Doğrusu bana indireceğin her hayra fakirim" dedi. (Kasas-24)Âyetten anladığımıza göre fakir, yurdundan uzakta olan, hiçbir şeyi olmayan, yabancı ve garip kimselere denir.Miskin'in hangi anlama geldiğini Kehf süresi 79.âyetinde görüyoruz."Gemi var ya, o denizde çalışan miskinlerindi..." Bu âyette, miskinin işi olmasına karşın, geliri giderini karşılamayan, eve bağlı olan, yatalak, kronik bir hastalığa mübtela olan anlamına gelmektedir. Yani miskin, yeri-yurdu belli olan kişiye denir.İşte bundan dolayı Kur'an'da yemek yedirme, fidye ve kefaretler fakir bağlamında değil, miskin bağlamında kullanılmıştır.(Bakara-184; Mâide-89, 95; Mucadele-4; Hakka-34; İnsan-8; Mâun-3)Çünkü yemek yedirme, fidye ve keffaret verme durumu meydana geldiği zaman miskine hemen ulaşma imkanı vardır. Fakat fakire bir anda ulaşma imkanı yoktur.Fakir, beklemediği anda insanın karşısına çıkan kişidir. Dolayısıyla fakir ve miskin yerine kullanılan "muhtaç" ve "yoksul" ifadeleri inşa edilen ilâhi sistemi bozuyor. İNFAK ve SADAKAİnfak, "gece gündüz, yani "her zaman" (Bakara-274) "küçük büyük" (Tevbe-121) her türlü hayrı kapsarken, sadaka ise, özel durumlarda (Tevbe-103; Mücadele-12) verilmesi gereken bir hayırdır. Dolayısıyla infak etmenin yeri ve zamanı yok iken, sadakaların yeri ve zamanı geldiğinde yapılan mâli bir ibadettir. İnfak, hem mü'minlerin Allah rızası için yaptıkları bir hayır, hem munafıkların (Tevbe-54) hem kafirlerin kendi din ve davaları için yaptıkları bir harcama iken, (Enfal-36) sadaka sadece müminlerin yaptığı bir hayırdır. İnfak kavramı, yüce Allah bağlamında da kullanılmaktadır.Yani Allah da infak eder.(Mâide-64)İnfak ibadetinde bire karşı, yedi yüz kat ile karşılık sevap varken, (Bakara-261) sadakalarda ise kat kat (Bakara-276) sevap vardır. İnfak gizli yapılması gereken bir hayır iken, (Bakara-270) sadakalar durum ve ortama uygun gizli olarak da, açık bir şekilde de verilebilir.(Bakara-271)Dolayısıyla infak, az veye çok herkesin kendi gücüne göre yapması gereken bir hayır iken, (Tevbe-121) sadaka ise, yeri ve zamanı belli olan hayır anlamına gelmektedir. İnfak, beş sınıf insana verilmesi gerekirken, sadakalar ise, sekiz sınıfa verilmesi emredilmiştir.Dolayısıyla anne, baba, kardeş ve akrabalara zekat verilmez diye bir şey yoktur.PEKİ İNFAK VE SADAKA KİMLERE VERİLECEKTİR? "İnfak" ve"sadakalar" için, ne verileceği, ne kadar verileceği ve kimlere verileceği ile ilgili her şey mevcuttur.İNFAK "Sana (Allah yolunda) ne (kime) infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Maldan infak ettiğiniz şey, ana- baba, yakınlar, yetimler, fakirler ve yol çocukları için olmalıdır. Şüphesiz Allah yaptığınız her şeyi bilir"(Bakara-215)SADAKALAR "Sadakalar, Allah'tan bir farz olarak ancak, fakirlere, miskinlere, üzerinde çalışanlara, gönülleri İslam'a ısındırılacak olanlara, özgürlükleri için mücadele edenlere, borçlulara, Allah yolunda olanlara, yol çocuklarına mahsustur. Allah herşeyi bilen, hikmet sahibi olandır"(Tevbe-60)İnfak : "...Gece gündüz..." (Bakara-274) "... küçük büyük..." (Tevbe-121) "..kazanılan mallardan..." (Bakara-267 ) "...topraktan çıkartılan rızıklardan ..." (Bakara-267) bir hayır olduğu için mal, ilim, güzel ahlak, akıl, zeka, güç gibi, maddi ve manevi her şeyden yapılan bir yükümlülüktür.Sadaka: Belirli zamanlarda ve özel durumlarda, insanın samimiyet ve sadakatini ortaya koyan mâli bir ibadettir. (Tevbe-103; Mücadele-12)Zekat; Başta tevbe ve pişmanlık olmak üzere, güzel ahlak ve sağlam bir iman ve Allah'a teslimiyetle her türlü şirk, küfür, nifak, cimrilik, kibir gibi, maddi ve manevi kirlerden arınmak demektir. Zekat: Mal, inanç, ahlak ve düşünce yani insanın nefsiyle ilgili bir temizlenme ve arınmadır.(Tevbe-103; Tâhâ-76; Fâtır-18; Necm-32; Âlâ-14; Leyl-18; Naziat-18)Zekâtın verilen bir şey değil, arındıran bir şey olduğunu şu iki âyet ortaya koyuyor."Ve seyücennebuhel etkâ- ellezi yü'ti méléhû yetezekké" "Arınmak için malını hayra veren takva sahipleri ondan (ateşten) kurtulur"
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder