24 Ocak 2022 Pazartesi

RÜKU VE SALÂT(12.YAZI) Rükû, kibirlenmeden tevhid akidesine boyun eğen her kulun yapacağı ilk şeydir. İlk rüku için süreç genellikle şöyle işliyor: Allah’ın vahyini işittiniz veya kitabının içindeki bilgilerin çok önemli olduğunu öyle ya da böyle duydunuz. İşte kitabın sayfalarını açma ve okuma isteğinize göre yapacağınız basit ama önemli bir iştir rükû. Kimilerine âyetler okunduğu zaman eğilip de “ne söyleniyor acaba burada” diye işitmeye, duymaya bile yanaşmıyorlar. Çoğunlukla hemen reddediyorlar ya da duymazdan geliyorlar. Kulaktan duyma bir dini anlayışla ya da din ataları tarafından beslendikleri hurafelerle zaten bildiklerini zannettikleri için hakka karşı kibirleniyor ve vahiy'den yüz çeviriyorlar. "Onlara rükû edin denildiği zaman, rükû etmezler"(Mürselât-48) Emin olun sadece siz de değil, sizin gibi aynı kitab'ı açıp okumak, ondan emin olmak, üzerinde düşünüp çözümlemek isteyen birçok kişi var. Furkanıyla birlikte tevhidi fark edenler diğer rükû edenlere katılıyorlar. "Salâtı ikame edin ve zekât'a (arınmaya) gelin, rükû edenlerle birlikte rükû edin"(Bakara-43) Rükû ediş tek seferle kalacak bir iş değil. Eğilip o kitab'a bakmaya ve anlamaya, bildiğinizin üstüne ve üstüne koymak için çalışmaya, didinmeye, hikmet çıkarmaya ve hayatınıza tatbik etmeye tüm salât ve hayatınız boyunca devam ediyorsunuz.İslam yani vahye teslim olma, iman yani vahye güvenme yani vahiy'den emin olma, ihsan yani güzel ahlak, ihlas yani dini Allah'a özel kılma, furkan yani hak ile batılı ayırma gücü ve ilmi, takva yani sorumluluk bilincine sahip olma, Kur'an ile yetinme, ibadet yani yüce Allah'ın kitabından başka bir kaynağa yönelmeme sadece Kur'an'da var olanları yaşama yani kulluğu Allah'a özel kılma gibi emir ve erdemler, insanının hayatında sürekli olarak yaşanan ve her an var olan dinin en önemli ilkeleridir. "Ey Meryem! Rabbine gönülden bağlan yani secde et yani rükû edenlerle birlikte rükû et" (Âli İmran-43) Rükû edenlerle rükû ediş, ileride “salâtı ikame” etmenin içinde “salât” olarak adlandırılan aracında net bir biçimde ortaya çıkacak. Bazen bir kavramın alt kavramına da aynı isim verilebilir. Örneğin “icraat” kelimesi birçok konuyu kapsar. Ama icraat kapsamında yapılan “yol yapmak” gibi belirli alt bir konu da “icraat” olarak adlandırılabilir. Salât konusuna gelince bunu; yani salât'ı ikame etmenin içindeki salâtı konuşacağız. "Sizin veliniz ancak Allah yani O'nun Resülü ve rükû ediciler olarak salât'ı ikame eden ve zekât'a gelen müminlerdir.(Mâide-55) Rükûnun ritüel tarafına şimdilik girmiyorum. Ama merak etmeyin onu da çok konuşacağız. Rükû etmeyen birisi salât'ı ikame edemez. Basit bir bel büküp eğilmekten bahsetmiyoruz. Allah’la bağlantımızı ayakta tutarak onun gösterdiği yolda gitmeye boyun eğiyoruz. "Ey iman edenler! Rükû edin yani secde edin yani kulluğunuzu (sadece) Rabbinize yapın yani hayır işleyin. Umulur ki felaha erersiniz. Allah’ın için (O'nun yolunda) hakkıyla cihat edin. O sizi seçti ve din konusunda size bir zorluk kılmadı. Atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O bundan daha önce de, bunda da sizi Müslümanlar (teslim olanlar) olarak isimlendirdi. Resül sizin üzerinize şahit olsun, siz de insanlar üzerine şahitler olasınız diye. O halde salât'ı ikame edin yani zekât'a yani Allah'a sığının. Sizin Mevla’nız (sahibiniz) O'dur. Ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcı"(Hac-77, 78)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder