26 Ocak 2022 Çarşamba

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİTevbe Süresi (119. YAZI)73-) Ey Nebi! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et yani onlara karşı sert ol. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir! 74-)(Ey Nebi!) O sözleri söylemediklerine dair Allah’a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve teslimiyetlerinden (boyun eğdikten) sonra kâfir oldular. Başaramadıkları bir şeye de yeltendiler. Ve sırf Allah ve Resûlü kendi faziletinden onları zenginleştirdiği için intikam almaya kalkıştılar. Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır. Yeryüzünde onların ne bir veli ne de bir yardımcı vardır.(Âyette "Allah ve Resülü" kavramları geçtiği halde "faziletinden" buyrulması önemlidir. Allah ve Resül kavramlarının geçtiği yerlerde böyle bir sistem mevcuttur. Bu âyette geçen Resül kavramı da, kitap Resül bağlamında kullanılmıştır. Çünkü kim Kur'an'a gerçekten sarılırsa ebediyen huzur ve mutluluğa, maddi manevi zenginliğe ulaşır.) 75-) Onlardan kimi de, eğer Allah faziletinden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz yani elbette biz sâlihlerden olacağız! diye Allah’a ahd ediyor. (söz veriyor) 76-) Fakat Allah faziletinden onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip yani (Allah’ın emrinden) yüz çevirerek ahitlerinden döndüler. 77-) Nihayet, (Allah’a) olan vaadlerinde hilaf ettiklerinden yani yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak soktu. 78-)(Münafıklar), Allah’ın, onların sırlarını da fısıltılarını da bildiğini ve gaybları (gizli şeyleri) çok iyi bilen olduğunu hâla bilmiyorlar mı? 79-) Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onları maskara etmek isteyenler var ya, işte Allah onları maskara etmiştir yani onlar için elem verici bir azap vardır.80-) (Ey Nebi!) Onlar için ister istiğfar et, ister istiğfar etme; onlar için yetmiş kez istiğfar etsen de Allah onları asla mağfiret etmeyecektir. Bu, onların Allah yani Resûlüne kâfir olmalarından ötürüdür. Allah fâsıklar topluluğunu (vahiy haricinde) hidayete erdirmez. (Nebi (a.s) munafıklardan habersiz olarak onlara istiğfar ediyordu. Mağfiret edilmemeleri bundan kaynaklanıyordu. Kur'an'a göre munafıkların mağfirete ulaşmaları için sistem şöyle işleyecekti. 1-) Munafıklar Resül yani vahiy yerine tağut'a tâbi oldukları günahtan pişman olup, gönülden samimi bir şekilde tevbe edip Resül'e geleceklerdi.(Tevbe-60/64)2-) Nebi değil, Resül onların mağfiret edilmeleri için yüce Allah'a onlar için istiğfar edecekti. 3-) Mağfiret edilmeleri yani bağışlandıklarını haber veren vahiy indirilecekti. (Nisa-65; Munafikun-5,6)Dolayısıyla Nebi (a.s) ın bu konuda yapabileceği bir şey yoktu. Önların işleri Resül ile bitiyordu. Çünkü âyetin şöyle bir evrenselliği de mevcuttur. Kim bir günah işler sonra vahye gelir yani Resül olan Kur'an'a sığınır ve bağışlanma talep ederse yüce Allah onu affeder. İşte onun için nifak sorunlarını tarihsel olan Nebi (a.s) ile değil, evrensel olan Resül (a.s) ile son vereceklerdi.) 81-) Allah’ın Resûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi kerih (çirkin) gördüler yani "bu sıcakta sefere çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır!" Keşke anlasalardı! 82-) Artık kazanmakta olduklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar! 83-) Eğer Allah seni onlardan bir tâifenin yanına döndürür de (Tebük seferinden Medine’ye döner de başka bir savaşa seninle beraber) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: Benimle beraber asla çıkmayacaksınız ve düşmana karşı benimle beraber asla savaşmayacaksınız! Çünkü siz birinci defa (Tebük seferinde) yerinizde oturmaya razı oldunuz. Şimdi de geri kalanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun! 84-) Onlardan ölmüş olan hiçbirine ebediyen salât etme yani onun kabri başında durma! Çünkü onlar, Allah'a yani Resûlüne kâfir oldular yani fâsık olarak öldüler. (Cenaze namazı diye bir şey yoktur. Bu âyette geçen ve Nebi (a.s) ın yapmaması gereken salât, munâfık olanların cenazesine katılmak, onun kabri başında durmak, onu uğurlamaktır. Onlara salât yapıldığı zaman onlara bir meşruiyet alanı açılacak, nifak ile mucadeleye büyük bir darbe vuracaktı. İman edenler cenazeyi defnetmeleri yani onu dışarda bırkmamaları gerekiyor. Fakat Nebi (a.s) ın cenazede bulunması müminlere örnek olma açısından kabul edilecek bir şey değildir. Kafir ve munafıkların cenazesine katılmak Nübüvvet makam ve mertebesine yakışmaz.) 85-) Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah, bununla ancak dünyada onlara azap etmek ve onların kâfir olarak nefislerinin çıkmasını istiyor. 86-) "Allah’a iman edin yani Resûlü ile beraber cihad edin" diye bir sûre indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve: Bizi bırak (evlerinde) oturanlarla beraber olalım, dediler.87-) Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine mühür vuruldu. Bu yüzden onlar anlamazlar. 88-) Fakat Resül ve onunla beraber iman edenler, mallarıyla, nefisleriyle cihad ettiler. İşte hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerlerdir.. 89-) Allah, onlara içinde kalacakları ve zemininden nehirler akan cennetler hazırlamıştır. İşte azim başarı budur. 90-) Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a yani Resûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara elem verici bir azap isabet edecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder