26 Ocak 2022 Çarşamba

SALAT ve SECDE (2) (14.YAZI) Kur'an'da ritüel var mı?Ritüel: Önceden belirlenmiş kural ve kâidelere göre icra edilen dini ayin, merasim demektir. Bu tanıma göre Kur'an'da ritüel yoktur. Çünkü Kur'an, “görüntü ve şekillere değer vermez” yani din istismarına sebep olacak hareketlere onay vermez. O, hayat alanında tevhid ve güzel ahlakı, insan hakları ve merhameti, adalet ve infakı yani Kur'an’ın emir ve öğütlerine göre hareket etmeyi ister. Ancak ritüele en yakın uygulama bazı âyetlerde nulunan “tazarrulu dua”dır. Bu önemli yakarışı da herkes kendi durum ve ihtiyacına göre bilinçli bir zihinle yapacağından ve gerçekten ilâhi kapıya iltica olduğundan yani taklit olmadığından tam ritüel sayılmaz. Üstelik herkesin hem kendi özel sorunlarının hemde tüm ümmetin sorunlarının düzelmesi için konuştuğu dil ile yapılan bu yalvarma ve yakarış sözleri birbirinden çok farklı olacaktır. Belli bir vakti de yoktur. İnsan ihtiyaç duyduğu her anda yapabildiği yüce Allah'a sığınma ve ondan yardım dilemedir. Kur'an'a bakın, onlarca âyette, Nebi ve Resüllerin hayatlarında sadece bu ahlakı ve yalnız bu yakarış şeklini bulacaksınız. Tazarru: Alçala alçala yalvarma yani rükû anlayışına bağlı olarak “vahye kapanmayı”yı bildiren, yüce Rabbimizin sonsuz nimetlerinin şuuruna varma anlamına gelmektedir.Yani gittikçe eğilerek zilletini sadece Rabbimize göstermek. Bu anlam; sadece “tazarru” ifadesinin geçtiği âyetlerde vardır. "Harr-harra- harru" ifedesi geçtiği âyetlerde şu şekilde bir anlam kazanıyor. "Onun (güzel ahlak ve edebinin önünde) secde (kabul) ediciler olarak (Nübüvvet makamına) derin bir saygıyla kapandılar"(Yusuf-100)Kur'an kendilerine okunduğu zaman secde (kayıtsız şartsız kabul) ediciler olarak (işittikleri vahye) çenelerini kapatarak (büyük bir saygıyla) kapanırlar" (tutunurlar onu içselleştirirler" (İsra-107)Ve ağlayarak çene üstü (deyim:çenelerini kapatarak) kapanırlar" (âyetler karşısında) susarlar"İsra-109)(Eski bir Arap atasözünde; çene üstü kapanmak: “Çeneni kapat” deyimi gibi “susmak” anlamındadır.) Kur'an'ın okunuşu onların saygı ve duygularını (bilinçlerini) artırır. "Onlar ecde ediciler olarak vahye kapanırlardı (tutunurlardı) içselleştirirlerdi" (Meryem-58)"Bizim ayetlerimize ancak o kimseler iman ederler ki, âyetlerimizle kendilerine öğüt verildiğinde büyüklük taslamadan secde eden (teslim olan) kimseler olarak vahye kapanırlar yani Rablerini hamd ile tesbih ederler"(Secde-15)Görüldüğü gibi Arap deyimlerini aynısıyla çevirdiğimizde gelenekten gelen cümle buharlaşıyor, havada kalıyor. Ama “anlatılmak istenen nedir?” şeklinde baktığımızda konuyla bağlantılı anlam belirginleşip, her zaman ve zeminin şartlarına uygun mükemmel bir uyum meydana geliyor. Burada imanın püf noktası devreye giriyor. İnsanlarla Kur'an arasına girip, onu anlamaktan uzaklaştıran Şiiliği ve Sünniliği çok iyi tesbit etmemiz ve onlardan uzaklaşmamız gerekmektedir.Çünkü onlar vahyin yerine şeytanlara tâbi olmuşlardır.Bunlar şeytanları evliya edindikleri halde kendilerini hidayette zannediyorlar.İşte bunun için dinde tek kaynağımız Kur'an olmalıdır.Şu nokta hayati bir öneme sahiptir. Kur'an her zaman ve zeminde yani bütün kültür ve coğrafyalarda mutlaka hayatla uyumlu evrensel mesajlar içerir, insanlara zorlanacakları ritüellere mahkum etmez. Yani her devirdeki ve her dindeki insanlara hitap eden Kur'an'ı Arapça değil, evrensel bir akılla anlamak durumundayız.Dolayısıyla son vahiy olan Kur'an tüm insanlara gönderilmiş, evrensel bir mesajdır. Bu evrensel mesaja iman etmek isteyen, onun mükemmel ahlak ve muhteşem ilkelerini anlayanlara nasıl namaz kıldıracaksınız? Yani sizin üzerinde hassasiyetle durduğunuz ve hakkında yüzlerce hadis uydurduğunuz bir ritüel ile insanları Kur'an'dan ve İslam'dan uzaklaştırdığınızın farkında değil misiniz? Dünyada hangi dine ve kültüre sahip olursa olsun hiç kimse bu ritüeli yapmaz, yapamaz. Sizin gençlerinizin yapmadığı bir şeyi gayri müslimler nasıl yapacaktır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder