16 Ocak 2022 Pazar
KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(109. YAZI)Enfal Süresi 31. Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: "(Evet) işittik, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz. Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir." 32-) Hani o kâfirler bir zaman da: Ey Allah’ım! Eğer bu kitap senin katından gelmiş bir haksa üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi.(Kur'an'da "Hak" kavramı Allah, vahiy ve Resül bağlamında kullanılan bir kavramdır. Hak, Nebi bağlamında geçmez. Allah için geçtiği âyet (Yunus-32) vahiy için geçtiği âyet (Yunus-108) Resül hakkında geçtiği âyet (Âli İmran-86) 33-) Halbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar istiğfar ederlerken de Allah onlara azap edecek değildir. 34-) Mescid-i Haram'dan (müminleri) engellerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Onlar O'nun (Allah'ın) velileri olamazlar. O'nun velileri muttakilerden başkaları değildir. Fakat onların çoğu bunu bilmez. 35-) Onların beytin indindeki salâtları da ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. Küfrünüzden ötürü şimdi azabı tadın! 36-) Şüphesiz ki kafirler mallarını, (insanları) Allah yolundan alıkoymak için infak ediyorlar. Daha da infak edecekler. Ama sonunda bu, onlara hasret olacak ve en sonunda mağlûp olacaklardır. Küfredenler cehenneme toplanacaklardır. 37-) (Bu toplanma) Allah’ın habis olanı temizden ayıklaması (mümini kâfirden ayırması) ve bütün habislerin bir kısmını diğer bir kısmının üstüne koyup hepsini yığarak (çöplük gibi) cehenneme atması içindir. İşte onlar husrana uğrayanların kendileridir. 38-) Kafirlere, (şirk ve küfürden) vazgeçerlerse, geçmiş günahlarının mağfiret olunacağını söyle. Yok geri dönerlerse kendilerinden öncekilerin sünneti gözlerinin önündedir! 39-) Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (şirk ve küfre) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür. (Âyette bulunan fitne, din ve inançla ilgili insanlar üzerinde baskı kurma anlamına gelmektedir. Âyet savaş ortamında nazil olmuştur. Yoksa dinle ilgili İslam'da tam bir özgürlük mevcuttur. Dinde zorlama yoktur,(Bakara-256) 40-) Eğer imandan yüz çevirirlerse, bilin ki Allah sizin mevlânızdır. O, ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır! 41-) Eğer Allah’a ve hak ile bâtılın ayrıldığı gün, iki ordunun birbiri ile karşılaştığı gün (Bedir savaşında) kulumuza indirdiğimize iman etmişseniz, bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah’a, Resûlüne, akrabalara, yetimlere, miskinlere ve yol evlâdına aittir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir. 42-) Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vâdinin yakın kenarında (Medine tarafında) idiniz, onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler. Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilâfa düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir. 43-) Hatırla ki, Allah, uykunda sana onları az gösterdi. Eğer onları sana çok gösterseydi, elbette çekinecek ve bu iş hakkında münakaşaya girişecektiniz. Fakat Allah (sizi bundan) kurtardı. Şüphesiz O, göğüslerde olanın özünü bilir. 44-) Allah, olacak bir işi yerine getirmek için (savaş alanında) karşılaştığınız zaman onları sizin gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Bütün işler Allah’a döner. 45-) Ey iman edenler! Herhangi bir ordu ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz. 46-) Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da rüzgarınız gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. 47-) Çalım satmak, insanlara gösteriş yapmak ve (insanları) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (kâfirler) gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır. 48-) Hani şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi de: Bugün insanlardan size galip gelecek kimse yoktur, şüphesiz ben de sizin komşunuzum, demişti. Fakat iki ordu birbirini görünce ardına döndü ve: Ben sizden beriyim, ben sizin göremediklerinizi görüyorum, ben Allah’tan korkuyorum; Allah’ın azabı şiddetlidir, dedi. 49-) O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), «Bunları, dinleri aldatmış» diyorlardı. Halbuki kim Allah’a tevekkül ederse, bilsin ki Allah Aziz'dir, Hakim'dir. 50-) Melekler yüzlerine ve sırtlarına vurarak ve "Tadın yakıcı azabı" (diyerek) o kafirleri vefat ettirdiklerinde bir görseydin!ÖLÜM ANINDA MELEKLER AZAP EDER Mİ? Kur'an'ı Mübin'in bağlam ve bütünlüğünü bilmeyen veya uydurma dinin rivayet ve ictihadlarına mahkum olan birinin çok zor anlayacağı iki âyet'i kerime vardır.Aslında Kur'an'a göre kabir sorgusu ve azabı olmadığı gibi kabir hayatı diye bir şey de yoktur. Buna bağlı olarak vefata yakın olan bir kişinin, herhangi bir hastalığı sebebiyle maddi olarak duyduğu acı ve ızdırap dışında yüce Allah tarafından veya melekler vasıtasıyla azap edilmesi mümkün değildir. Çünkü Kur'an'ın onlarca âyetine göre sadece dünya hayatında sağlıklıyken cezalandırma, kıyamet saatinden sonra da ateş azabı ve cehennem azabı vardır. "Onlara(müşrik ve kafirlere) dünya hayatında azap vardır. Ahiret azabı ise daha şiddetlidir" Râd- 34)"Bundan dolayı biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir rüzgar gönderdik. Ahiret azabı elbette daha çok alçaltıcıdır. Onlara yardım da edilmez" (Fussilet- 16)Cimriliklerinden dolayı bahçe sahiplerinin nasıl cezalandırıldıkları anlatıldıktan sonra şöyle buyrulmuştur. "İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi" (Kalem- 33)Şia ve Ehli Sünnet din adamlarının Kur'an'ın manasında yaptıkları tahribat nedeniyle bağlam ve bütünlüğü dağıtılmış iki âyetin anlamı zor olmuştur. 1. Âyet "Melekler onları vefat ettirirken, onların yüzlerine ve sırtlarına vurduklarında nasıl olacak"( Muhammed-27) 2. Âyet "Bir görsen, melekler o kafirleri vefat ettirirken onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak "tadın yakıcı azabı" derler"( Enfal- 50)Din adamlarının söylediği gibi melekler insanları vefat ettirirken azap ederler mi?Yüce Allah hesaptan önce yani sorguya çekmeden, muhakeme etmeden, savunma almadan, hiçbir zaman azap etmez. Karakolda azap ve işkence olmaz. Ölüm anında aciz olan bir insana Allah azap etmez. Peki bu iki ayeti nasıl anlamak gerekir? Söz konusu âyetleri iki bölüme ayırmak gerekir. Birinci bölüm, "meleklerin, kafirleri vefat ettirmeleri"İkinci bölüm, "kafirlerin azap edilmeleri" Yani Âyetlerin Kur'an'daki sisteme göre manaları şöyledir.Âyetleri metinleri ile yani Arapçası ile birlikte görelim. "Velev terâ iz yeteveffellezine keferul meléiketü" "melekler onları vefat ettirirken onları bir görsen" Âyetin bu cümlesi meleklerin kafirlerin canlarını aldıkları anı haber veriyor. "Yedribune vucuhehum ve edbérâhum ve zuku azâbel harik" "yakıcı azabı tadın diyerek yüzlerine ve sırtlarına vuracaklardır" (Enfal-50)Buda cehennem azabıdır. Yani ölüm ile cehennem azabı arasında o kadar kısa bir mesafe var ki, kişi öldükten hemen sonra, binlerce sene kabirde kalsa bile kendisine bir saat gibi gelecektir. Bu ister kafir olsun ister mümin olsun hiç farketmez. İşte şu âyet aynı gerçeği gösteriyor. "Onlar, meleklerin, "Size selam olsun. Yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir" (Nahl-32)Kişinin vefatından hemen sonra ya cennet nimetleri veya cehennem ateşi vardır. Ashab-ı Kehf buna en güzel delildir.Üç yüz sene mağara uykusu bir günden az gibi geçmiştir. Adem(a.s) zamanında ölen ile kıyamet saatinde ölen arasında hiçbir fark yoktur. Her ikisi de kabirde aynı zamana mahkum olurlar. Yasin- 51, 52, 53; Nahl- 26-27; Müminün-- 14, 15, 16. Âyetleri dünya hayatından direkt olarak mahşere çıkılacağını gösteren en güzel örneklerdir.Yani dünya hayatı ile kıyamet arasında bir mesafe ve zaman kaybı söz konusu değildir. Zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçecektir. Yat ve kalk, işte o kadar. Ancak şu da Kur'an'ın bir gerçeğidir. insanlar vefatları anında nereye gideceklerini görürler.( Yunus-- 90, 91; Müminün-- 99, 100; Mümin-- 84, 85; Nisa-- 159
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder