23 Ocak 2022 Pazar

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(116.YAZI) Tevbe Süresi 41-) Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.42-) Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana tâbi olup peşinden gelirlerdi. Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi. Gerçi onlar, "Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık" diye kendilerini helâk edercesine Allah’a yemin edecekler. Halbuki Allah onların yalancı olduklarını biliyor. 43-) Allah seni affetti. Fakat sâdık olanlar sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin izin verdin? 44-) Allah’a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla nefisleriyle savaşmaktan (geri kalmak için) senden izin istemezler. Allah muttakileri (çok iyi) bilir. 45-) Ancak Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde mütereddid olanlar senden izin isterler. 46-) Eğer onlar (savaşa) çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hesap (hazırlık) yaparlardı. Fakat Allah onların davranışlarını kerih (çirkin) gördü ve onları geri koydu yani onlara "Oturanlarla (kadın, ihtiyar ve çocuklarla) beraber oturun!" denildi. 47-) Eğer içinizde (onlar da savaşa) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve mutlaka aranızda fitne çıkarmayı arayacaklardı. İçinizde, onları dinleyenler de vardır. Allah zalimleri gayet iyi bilir. 48-) Andolsun onlar önceden de fitne aramış ve sana nice işler çevirmişlerdi. Nihayet hak geldi ve onlar istemedikleri halde Allah’ın emri zâhir oldu.(açığa çıktı) 49-) Onlardan öylesi de var ki: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" der. Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir. Şüphesiz cehennem, kâfirleri kuşatacaktır. 50-) Eğer sana bir güzellik erişirse, bu onları üzer. Ve eğer sana bir musibet isabet ederse, "İyi ki biz daha önce tedbirimizi almışız" derler ve sevinç içinde dönüp giderler. 51-) De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için müminler yalnız Allah’a tevekkül etsinler. (Âyette geçen "Allah'ın yazgısından" maksat, yüce Allah'ın göklere ve yere yüklemiş olduğu "sünnetullah'tır" Veya göndermiş olduğu vahiy'dir. Yani ey munafıklar! Bunlar haricinde sizin temennileriniz ve isteklerinizle bizim başımıza bir şey gelmez.) 52-) De ki: Siz bizim için ancak iki güzellikten birini gözlemektesiniz. Biz de, Allah’ın, ya kendi indinden veya bizim elimizle size bir azap isabet etmesini gözetliyoruz. Haydi gözetleyin; şüphesiz biz de sizinle beraber gözetlemekteyiz.. 53-) De ki: İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden asla kabul edilmeyecektir. Çünkü siz fasık bir kavim oldunuz. 54-) Onların infaklarının kabul edilmesine mâni olan, onların Allah ve Resûlüne kâfir olmaları, salât'a ancak üşenerek gelmeleri yani kerhen (zorla- istemeyerek) infak etmelerinden başka bir şey değildir. 55-)(Ey Nebi)! Onların malları ve evladları seni imrendirmesin. Çünkü Allah bunlarla, ancak dünya hayatında onlara azap etmeyi ve nefislerinin kâfir olarak çıkmasını????? istiyor. 56-) Onlar (münafıklar) mutlaka sizden olduklarına dair Allah’a yemin ederler. Halbuki onlar sizden değillerdir, fakat onlar (kılıçlarınızdan korkan) ödlek bir kavimdir. 57-) Eğer iltica edecek bir yer yahut mağaralar veya (girebilecekleri) bir delik bulsalardı, koşarak o tarafa yönelip giderlerdi. 58-) Onlardan sadakaların (taksimi) hususunda seni ayıplayanlar da vardır. Sadakalardan onlara da verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen sinirlenirler. 59-) Eğer onlar Allah yani Resûlünün kendilerine verdiğine razı olup, "Allah bize yeter, yakında bize Allah da faziletinden verecek, Resûlü de. Biz yalnız Allah’a rağbet edenleriz" deselerdi (daha iyi olurdu).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder