1 Şubat 2022 Salı

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(125.YAZI)Yunus Süresi 19-) İnsanlar bir tek ümmetti, sonradan ihtilâfa düştüler. Eğer (azabın ertelenmesi ile ilgili) Rabbinden bir söz (vahiy) geçmemiş olsaydı, ihtilâfa düştükleri konuda hemen aralarında hüküm verilirdi (Derhal cezalandırma iner ve işleri bitirilirdi).20-) Ona Muhammed’e Rabbinden bir âyet (mucize) indirilmeli değil miydi? diyorlar. De ki: Gayb yalnız Allah’ındır. Bekleyin (bakalım) ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. 21-) Kendilerine dokunan (kıtlık ve hastalık gibi) bir sıkıntıdan sonra insanlara bir rahmet (esenlik) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların bir tuzağı vardır. De ki: Allah’ın tuzağı (bozması) daha süratlidir. Şüphesiz resüllerimiz kurduğunuz tuzakları yazıyorlar. 22-) Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur. Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiyi de içindekileri tatlı bir esintiyle alıp götürdüğü ve (yolcular) bu yüzden ferahlandıkları zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah’a halis kılarak: "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız" diye Allah’a yalvarırlar. İHLAS NEDİR? Yani yüce Allah'a iman etmelerine rağmen insanları müşrik yapan şey nedir?Bu soruya Kur'an'ın cevabı şöyledir."Allah'ı bırakıp (yöresinde- berisinde bilginlerini) hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek Allah'a kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koştuklarından uzaktır"(Tevbe-31)"Onlar Allah'ı bırakıp (yöresinde- berisinde) kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere kulluk ediyorlar ve: Bunlar, Allah'ın indinde bizim şefaatçilerimizdir, diyorlar. De ki: "Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ O, onların şirk koştuklarından uzak ve yücedir"(Yunus-18)"...O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar (evliya) edinenlere: Onlara bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah yalancı ve alabildiğine hakkın üzerini örten kafiri (vahiy'den bağımsız olarak) hidayete erdirmez"(Zümer- 3)Yani Şia ve Ehl-i Sünnet'in din adamları gibi tarihin bütün müşriklerinin yaptığı tek şey, Dinde ve hükümde Allah ile aralarına âlimlerini ve müctehidlerini aracılar koymak suretiyle Allah'ın hükümleri yerine onların hüküm ve içtihatlarına bağlı olarak yaşamaları idi.Halbuki Nebilere indirilen tüm vahiy'lerde en çok dikkat çekilen ilke "Dinde ihlas sahibi olmalarıydı" yani "dini sadece ve sadece Allah'a özel kılmaları idi. "Ey Nebi! Şüphesiz ki kitab-ı sana hak olarak indirdik. O halde sende dini Allah'a özel kılarak (İhlas ile) kulluk et. Dikkat et, halis din yalnız Allah'ındır"(Zümer- 2,3)Şia ve Ehl-i Sünnet âlimleri rivayet ve içtihatlarıyla Kur'an'ın bütün kavramlarının manalarını tahrif etmişlerdir.Bozdukları ve anlamını yamulttukları en önemli kavramlardan birisi de ihlas kavramıdır. Onlara göre "ihlas" "samimi olmak, ibadetleri yalnız Allah için yapmaktır" Halbuki Kur'an'ı Mübin'de "İhlas" kavramı "Dini yalnız Allah'a özel kılmak" anlamında kullanılmıştır. Yani "İhlas" kavramı "ameli" bir kavram değil, "imâni" ve "itikadi" bir kavramdır. Eğer din yalnız Allah'a özel kılınmış olsaydı, ibadetler otomatikman Allah için yapılmış olacaktı. Onun için ihlas kavramı Kur'an'da her zaman din ile beraber anılarak dinin Allah'a özel kılınması ile ilgili bir kavram olduğu ortaya konmuştur."Halbuki onlara (tarihin bütün milletlerine) ancak, dini yalnız O'na özel kılarak hanifler (her türlü şirkten arınmış) olarak Allah'a kulluk etmeleri yani salat-ı ikame etmeleri yani zekat'a (arınmaya) gelmeleri emrolunmuştu yani (toplumları) ayağa kaldıracak sağlam din işte budur"(Beyyine-5)"Dini ayakta tutun yani onda ayrılığa düşmeyin, diye Nuh'a tavsiye ettiğini yani sana vahyettiğimizi yani İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı..."(Şura- 13)Dinde İhlas sahibi olmanın yani dini Allah'a özel kılmanın tek yolu sadece Allah tarafından indirilen âyetlere uymaktır."Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) tabi olun. O'nu bırakıp da (yöresinde- berisinde) başka dostların (evliya) peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz" (Araf-3) "Ey Resul! Sen, sana vahyedilene tâbi ol ve Allah hükmedinceye kadar sabret. O hakimlerin en hayırlısıdır"(Yunus- 109) "Ey Resul! Rabbinden sana vahyedilene tâbi ol. O'ndan başka ilah yoktur. Müşriklerden yüz çevir"(En'am-106)"Ey Nebi! Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl! Şüphesiz ki sen (Kur'an) sayesinde dosdoğru bir yol üzerindesin. Doğrusu Kur'an sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız"(Zuhruf-43,44)Dolayısıyla bize şah damarımızdan daha yakın olan Rahmân ve Rahim olan Rabbimizle aramıza hiç kimseyi aracı olarak koymaya hakkımız yoktur. Kur'an eski zamanların müşriklerini anlatırken, Allah Resulü'nün dönemindeki Mekke müşriklerine "Gördüğünüz gibi şimdi sizin yaptıklarınızla kadim müşriklerin yaptıkları arasında herhangi bir fark yoktur" demiş ve şirkin sadece geçmiş milletler'de kalmış bir fiil olmadığını ortaya koymuştur.Benzer şekilde Kur'an Musa (as)'a iman ettiklerini iddia ettikleri halde ona yapmadıkları eziyeti bırakmayan Yahudileri anlatırken, son vahyin sahibi olan Muhammed (a.s)a iman edenlere "Ey iman edenler! Sizde Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın..."(Ahzab-69)uyarısında bulunmuş oluyor. Dolayısıyla ilk anda Mekke müşriklerini muhatap alan yukarıdaki âyetler, onlardan sonraki bütün zamanlarda hatta kıyamet gününe kadar dünyanın herhangi bir yerinde aynı fiil yapacak herkesi doğrudan muhatap almaktadır. O gün müşrikleri uyaran Yüce Allah, bugün aynı şirki işlemeye meyilli iman ettiğinş iddia edenleri de uyarmaktadır.Öyleyse bu durumda olanlar "O günkü müşrikler için indirilmiştir, bu âyetler Yahudiler için nâzil olmuş, şu süre israiloğulları ile alakalı gelmiş, Hristiyanlar için indirilmiş âyetleri bize okuma" deme hakkına sahip değillerdir.Çünkü yüce Allah bu âyetleri kiyamet gününe kadar geçerli olarak indirmiştir."De ki: Hangi şey şehadetçe en büyüktür?De ki: (Allah'tan başka ilah olmadığına dair) benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kur'an bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu..."(En'am-19)"Ey Resul! Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak elçi gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler"(Sebe-28)Kur'an'a göre ihlastan başka kurtuluş yolu yoktur. Şeytanın muhlis kullarla hiç bir işi yoktur. Şeytanlar sadece onlara yanaşamıyorlar. Onlarla şeytanların (din adamlarının) arkadaşlık kurmaları imkansızdır. (Yusuf-24; Hicr-40; Saffât-40, 74, 128, 160, 169; Sâd-83; Nisa-146; Âraf-29; Yunus-22; Lokman-32)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder