9 Şubat 2022 Çarşamba

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(133.YAZI) Hud Süresi 28-)(Nuh) Dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbim tarafından (bildirilen) açık bir beyyine (vahiy) üzerinde isem yani O bana kendi indinden bir rahmet(Nübüvvet-Risâlet) vermiş de bu size gizli tutulmuşsa, buna ne dersiniz? Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?29-) Yani ey kavmim! Allah'ın emirlerini bildirmeye karşılık sizden herhangi bir mal istemiyorum. Benim mükâfatım ancak Allah'a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim; çünkü onlar Rablerine kavuşacaklardır. Fakat ben sizi, bilgisizce davranan bir topluluk olarak görüyorum.Kıraat Farklılığı (Âyette bulunan "feummiyet aleyküm" "size gizli tutulmuşsa" kelimesini bazı kıraat âlimleri "feamiyet aleyküm" "size gizli kalmışsa" olarak okumuşlardır.) 30-) Yani ey kavmim! Ben onları kovarsam, beni Allah'tan (ondan gelecek azaba karşı) kim bana yardım edebilir? Tezekkür etmiyor musunuz?31-) Yani ben size: "Allah'ın hazineleri benim yanımdadır" demiyorum. Ve gaybı da bilmem yani ben bir meleğim" de demiyorum. Ve sizin gözlerinizin hor gördüğü kimseler için, "Allah onlara asla bir hayır vermeyecektir" diyemem. Onların nefislerinde olanı Allah daha iyi bilir.? Onları kovduğum takdirde) ben gerçekten zalimlerden olurum."32-) Dediler ki: Ey Nuh! Bizimle mücadele ettin ve bize karşı mücadelede çok ileri gittin. Eğer sâdıklardan isen, vâdettiğin (azabı) bize getir!33-) (Nuh) dedi ki: "Onu size ancak dilerse Allah getirir. Ve siz (Allah'ı) âciz bırakacak değilsiniz.34-) Eğer Allah sizi şaşırtırsa, ben size nasihat vermek istesem de, nasihatım size yarar sağlamaz. (Çünkü) O sizin Rabbinizdir yani (nihayet) O'na döndürüleceksiniz."(Yüce Allah vahiy haricinde hiç kimseyi şaşırtmaz, onların şaşırmaları vahiy ile ilgili bir durumdur. İlâhi mesajla hidayete gelmeyen insan için yapılacak hiçbir şey yoktur.) 35-) (Ey Resül!) Yoksa, "Bunu iftira etti mi" diyorlar? De ki: "Eğer onu iftira ettiysem suçum bana aittir yani ben sizin işlediğiniz suçlarınızdan uzağım.36-) Nuh'a vahyedildi ki: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla iman etmeyecek. Öyle ise onların işlemekte olduklarından dolayı üzülme.37-) Gözetimimiz altında yani vahyimiz uyarınca gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey) söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır!38-) Ve Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça ona alay ediyorlardı. Dedi ki: "Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl bizimle alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!39-) Kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve sürekli bir azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz."40-) Nihayet emrimiz gelip de sular taşıp yükselmeye başlayınca Nuh'a dedik ki: Her birinden iki eş ile -(boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye yükle!" Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti.41-) Nuh dedi ki: "Ona binin! Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah'ın adıyladır. Şüphesiz ki Rabbim Ğafur'dur, Rahim'dir.42-) Ve o, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, uzakta bulunan oğluna: Ey oğul! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye nida etti.43-)(Oğlu): Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi. (Nuh): "Bugün Allah'ın emrinden sığınacak bir yer yoktur, ancak merhamet edilen müstesna" dedi. Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.44-) Ve nihayet "Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!" denildi su çekildi yani iş bitirildi ve (gemi de) Cûdî (dağının) üzerine yerleşti ve zalimler kavmine (rahmetten) uzak kalın denildi.45-) Ve Nuh Rabbine nida edip dedi ki: "Rabbim! Şüphesiz oğlum benim ehlimdendir yani senin vâdin elbette haktır ve sen hakimler hakimisin."46-) Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ehlinden değildir. Çünkü onun ameli salih değildi. O halde hakkında ilmin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden olmamanı vâzediyorum."CEHALET" NE DEMEKTİR? Aslında Kur'an'ı Mübin'e baktığımızda âyetlerde geçen "cahil" sözcüğü, bugün dilimizde kullandığımız "cahil sözcüğü" ile aynı anlamı taşımıyor. Kur'an'ı Mübin'de geçen "cahil sözcüğü" "okuma yazma bilmeyen kişi" anlamıyla alakalı bir şey değildir.Kur'an'ı Mübin'in dilinde "cahil" ve "cehalet" sözcükleri "bir kişilik yapısını, olumsuz bir ahlakı, yaşam tarzını ve inanç sistemini" ortaya koymak için kullanılır. "Cahil" sözcüğü "ağır başlılığın ve aklı selimin" karşıt anlamlısı için söylenir. "Hikmetsiz ve gereksiz bilgi ve inanç peşinde koşan" için kullanılır. Yani "Allah tarafından bir sistem üzerine indirilen vahiy ve ilahi emirleri tek hidayet ve rehber kabul etmeyen, batıl yolda hareket eden, tevhid akidesini görmezlikten gelen, kötü ahlak sahibi, dinde anarşi ve kaos yaratmaya çalışan" için "cahil" sözcüğünün kullanıldığını açık olarak görüyoruz.Mesela: "Evlerinizde oturun, eski cahiliye adetlerinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Salatı ikame edin, zekatı verin, Allah ve Resulüne itaat edin. Ey Ehli Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor"( Ahzab, 33 )Yukarıdaki ayette Kur'an'a aykırı yaşam tarzının bir "cehalet" eseri olduğu vurgulanıyor. Mesela: "De ki: Ey cahiller! Bana Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz?( Zümer, 64) Yukarıdaki âyette şirk "cehalet" müşriklerinde birer "cahil" oldukları ortaya konuyor.Mesela: "Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de: Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi. O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti"( Bakara, 67) Yukarıdaki ayette Musa (aleyhisselam) israiloğullarına kendileri ile alay etmenin bir cehalet eseri olduğunu ve bunun bir elçi olarak kendisine yakışmadığını söylüyor.Mesela: "Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse (Ey Elçi olan Muhammed! (aleyhisselam) Yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven kur ki onlara bir mucize getiresin. Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi, o halde sakın cahillerden olma" (En'am, 35) Yukarıdaki âyette de inanmak isteyenler için Kur'an'ın yeterli bir mucize olduğu, Kur'an haricinde gözlerle görülebilecek başka olağanüstü olayların istenmesinin bir cehalet eseri olduğu açık olarak yer alıyor. Mesela: "Yoksa onlar (Kur'an öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır" (Maide, 50) Bu ayette din ve hüküm olarak Allah'ın tevhid sisteminden ve İslam ahlakından başka hükümlerin ve ictihatların bir cahiliye olduğu yer alıyor. Yani din ve hüküm olarak ya Allah'ın dediği olacak, indirilen Kur'an zihinlere ve gönüllere hakim olacak, ya da cahiliye İdaresi ve köle sistemi milleti perişan edecektir. Mesela: (Allah buyurdu ki) Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir ameldir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden olmamanı tavsiye ediyorum"(Hud, 46) Hz. Nuh (aleyhisselam) Nebilik makam mertebesinde tevhid akidesine aykırı olarak oğlunun boğulmamasını ve iman ile gitmesini isterken, Allah tarafından böyle bir kınamaya muhatap kalıyor. Yoksa Hz. Nuh(as) asla cahil birisi değildi, ve olmadı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder