3 Şubat 2022 Perşembe

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(127.YAZI) Yunus Süresi 36-) Onların çoğu zandan başka bir şeye tâbi olmaz. Şüphesiz zan, haktan (vahiy'den) yana hiçbir şeyin yerini tutmaz. Allah onların yapmakta olduklarını pek iyi bilendir. 37-) Bu Kur’an Allah'ın dununda (yanında-ötesinde-berisinde bulunanlar tarafından) iftira edilebilecek bir (kitap) değildir. Lâkin o kendinden öncekileri tasdik eden yani kitab’ı (daha önceki vahiy'leri) tasdik eden. Kendisinde şüphe olmayan, âlemlerin Rabbindendir. 38-) Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer sizler sâdık iseniz Allah’ın dununda (yanında- berisinde) gücünüzün yettiklerini dâvet edin de (hep beraber) onun misli (benzeri) bir sûre getirin. 39-) Bilakis, onlar ilmini ihata etmeden (ilmini araştırmadan) yani kendilerine te'vili gelmeden onu yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Şimdi bak, zalimlerin sonu nasıl oldu! (Kur'an'ın dininde ve dilinde "tekzib" (yalanlama) dil ile yapılan bir şey değildir. Rivayet, ictihad, mezhep, cemaat, tarikat, inanç, ahlak, karakter ve tavırla yalanlamadır. Yani ona gereken değeri vermemektir.) 40-) İçlerinden ona (Kur’an’a) iman eden de var, yine onlardan ona iman etmeyen de var. Rabbin müfsidleri en iyi bilendir. 41-)(Ey Resül!) onlar seni yalanlarlarsa de ki: "Benim amelim bana, sizin ameliniz de sizedir. Siz benim amelimden uzaksınız, ben de sizin amelinizden uzağım. 42-) Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat sağırlara -üstelik akıllarını da kullanmıyorlarsa- sen mi duyuracaksın? 43-) Onlardan sana bakan da vardır. Fakat (hakka karşı) basiretleri kör olanları sen mi hidayete ileteceksin? 44-) Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, lakin insanlar kendi nefislerine zulmediyorlar. 45-) Ve Allah onları, sanki gündüzün bir saati kadar, aralarında tanışma müddeti kadar kaldıklarını zanneder vaziyette, yeniden diriltip toplayacağı gün, Allah’a kavuşmayı yalanlayanlar elbette husrana uğramışlardır yani onlar (vahyin) hidayetini tercih etmediler. 46-) Ve eğer onlara vâdettiğimiz (azabın) bir kısmını sana (dünyada iken) gösterirsek (ne âlâ); yok eğer (göstermeden) seni vefat ettirirsek (her halukarda) onların dönüşü bizedir. Sonra, Allah onların yapmakta olduklarına da şahittir. 47-) Ve her ümmetin bir Resül'ü vardır. Resülleri onlara geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir yani onlara asla zulmedilmez. 48-) Ve sâdık izeniz bu vaad ne zamandır? diyorlar. 49-) De ki: "Ben kendime bile Allah’ın dilediğinden başka ne bir zarar ne de bir menfaat verme gücüne sahibim." Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman artık ne bir saat geri kalırlar ne de ileri giderler. (Kur'an'ın dilinde ümmet, vatandaşlık ve ulusal birlik destektir. Yani aynı zaman ve coğrafyada yaşayanlara Kur'an ümmet demektedir. Yani bir köyde, kasabada, ilçede, şehirde, aynı ülkede, aynı dünyada yaşayanlara Kur'an ümmet demektedir. İnsanlık tarihinde ister şirk isterse küfür olsun aynı inanca sahip olanlara Kur'an millet adını vermektedir.) 50-) De ki: (Ey müşrikler!) Ne dersiniz? Allah’ın azabı size geceleyin veya gündüzün gelirse (ne yaparsınız?). Suçlular ondan hangisini istemekte acele ediyorlar! 51-) Olacaklar olduktan sonra mı O’na iman edeceksiniz? Şimdi mi? Halbuki onu (azabın gelmesini) istemekte acele ediyordunuz? 52-) Sonra o (kendilerine) zulmedenlere, "Kalıcı azabı tadın!" denilecek. Kazanmakta olduğunuz amellerinizden başkasının karşılığını mı bulacaksınız? 53-) "O (azap) bir gerçek midir?" diye senden haber istiyorlar. De ki: Evet, Rabbime andolsun ki o şüphesiz haktır ve siz (Allah'ı) âciz bırakacak değilsiniz. 54-) O zaman zulmeden her nefis yerde olan her şeye sahip olsa (azaptan kurtulmak için) elbette onu fidye olarak verir.Ve azabı gördükleri zaman pişmanlıklarını gizlerler. Aralarında adaletle hükmolunur ve onlara zulmedilmez. (Cehenneme girecek olanlar çeşitli sebeplerden dolayı olduğu için pişman olduğunu açıkça ortaya koyanlar olduğu gibi, gizlemeye çalışanlar da olacaktır.) 55-) Dikkat edin, göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. Yine dikkat edin, Allah’ın vâdi haktır, lâkin onların çoğu bilmezler.56-) O hem diriltir hem de öldürür ve yalnız O’na döndürüleceksiniz. 57-) Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt yani göğüslerde olana bir şifa yani müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir. (Kur'an sistemli bir kitaptır yani ilim üzerine inmiş hikmetli bir kitaptır. İsra 82 ve Fussilet 44.âyetlerde Kur'an'ın şifa olduğu haber verilmektedir. Ancak yukarıdaki âyette Kur'an'ın mutlak değil, yani her şeye şifa değil, "göğüslerde olana şifa" olduğu açıklanıyor ki, insanlar yanlış ve hatalı yollara tevessül etmesinler. Yoksa insanlar Kur'an'ı her türlü hastalığa okurlardı.) 58-) De ki: Ancak Allah’ın fazilet ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler. Bu, onların (dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır. (Kıraat Farklılığı Âyette bulunan "huve hayrun mimmé yecmeun" "bu onların (dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır. Cümlesinde bulunan "yecmeun" (topladıklarından) kelimesi, bazı kıraat âlimleri tarafından "tecmeun" (topladığınız) olarak da okunmuştur. Bu okuyuşa göre âyetin meali şöyle oluyor. "Deki: Ancak Allah'ın fazilet ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler. Bu, sizin (dünya malı olarak) topladığınızdan daha hayırlıdır.) 59-) De ki: Allah’ın size indirdiği rızıktan bir kısmını helâl, bir kısmını da haram kılmanıza ne dersiniz? De ki: Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz? 60-) Allah’a karşı yalan iftira edenler kıyamet günü (âkıbetleri) hakkındaki zanları nedir? Şüphesiz Allah insanlara karşı fazilet sahibidir. Lâkin onların çoğu şükretmezler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder