14 Şubat 2022 Pazartesi

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(137. YAZI)Hud Süresi 91-) Dediler ki: Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve içimizde seni cidden zayıf görüyoruz yani kabilen olmasa, seni mutlaka recmederdik. Yani sen üzerimizde herhangi bir izzete sahip değilsin. (Yani seni taşlamamıza engel olacak bir güç ve kudrete sahip değilsin. Biz sadece senin aşiretini sayıyor, azlıklarına rağmen onlara ikram ediyoruz. Çünkü onlar bizdendirler ve senin arka plana attığın ve küçümsediğin, kendince bozuk ve batıl olduğuna iman ederek bizi terke çağırdığın dinimize iman ediyorlar.) 92-) Şuayb: "Ey kavmim dedi, size göre benim aşiretim Allah'tan daha mı izzetli ki, onu (Allah'ın mesajını) arkanıza attınız. Şüphesiz ki Rabbim yapmakta olduklarınızı çepeçevre kuşatıcıdır.(Şuayb (a.s) ın cevabında Şii ve Sünni din adamlarına büyük bir ders ve ibret vardır. Şöyle ki, Şuayb (a.s) kavmine verdiği cevapta, aşiretinin yüce Allah'tan ve onun dininden daha aziz olmadığını yani iman eden hiç kimsenin atalarına yüce Allah'ın dininden daha fazla değer vermemesi gerektiğini, önemli olan yüce Allah tarafından indirilen orijinal ve organik dinin olduğunu, ataların uydurma, sanal, paralel ve şirk olan mezhep dininin önemsiz olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla atalarının kaynaklarına ve rivayetlerine yüce Allah'ın mesajından daha fazla değer verenler Şuayb (a.s) ın kavmi gibi müşrik olurlar.) 93-) Ey kavmim! Siz konumunuza uygun olan ameli yapın! Ben de yapacağım! Kendisini kepaze edecek azabın kime geleceği yani yalancının kim olduğunu yakında öğreneceksiniz yani gözetleyin ben de sizinle beraber gözetlemekteyim. 94-) Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; ve zulmedenleri korkunç bir sayha yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.95-) Sanki orada refah içinde yaşamamışlardı. Dikkat edin, Semûd kavmi (Allah'ın rahmetinden) uzak olduğu gibi Medyen kavmi de uzak oldu.96-) Andolsun ki Musa'yı da âyetlerimizle ve apaçık bir sultanla (delil) gönderdik.97-) Firavun'a ve onun ileri gelenlerine Fakat onlar Firavun'un emrine tâbi oldular. Oysa Firavun'un emri doğru değildi.98-) Firavun, kıyamet gününde kavminin önüne düşecek ve onları (çekip) ateşe götürecektir yani varacakları yer ne kötü yerdir!99-) Onlar burada da, kıyamet gününde de lânete uğratıldılar. (Onlara) verilen bu armağan ne kötü armağandır!100-)(Ey Nebi!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) memleketlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır.101-) Onlara biz zulmetmedik; fakat, onlar kendi nefislerine zulmettiler. Rabbinin (azap) emri geldiğinde, Allah'ın dununda (yanında-yöresinde-astında) dua ettikleri ilahları, onlara hiçbir şey sağlamadı, mahvolmalarını artırmaktan başka hiç bir şeye yaramadı.102-) Rabbin, zalim olan memleketleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (çetindir). Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir, şiddetlidir!103-) İşte bunda, ahiret azabından korkanlar için elbette bir âyet vardır. O gün bütün insanların bir araya toplandığı bir gündür yani o gün (bütün mahlûkatın) hazır bulunduğu bir gündür.104-) Ve biz onu (kıyamet gününü) sadece sayılı bir müddete kadar bekletiriz.105-) O geldiği gün Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi şaki'dir ve kimi said (mutludur).106-) Ve şaki olanlar ateştedirler, orada onların (öyle feci) nefes alıp vermeleri vardır ki.107-) Rabbinin dilediği hariç, (onlar) gökler ve yer durdukça o ateşte kalacaklardır. Çünkü Rabbin, istediğini yapandır.108-) Ve said olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur.109-) O halde onların tapmakta oldukları şeylerden ( ilâhlarının batıl olduğundan) asla şüphen olmasın. Çünkü onlar ancak daha önce babalarının ibadet ettiği gibi tapıyorlar. Biz onların (azaptan) nasiplerini mutlaka eksiksiz olarak vereceğiz.TAKLİDİ İMANHangi millet, kültür, din ve hangi coğrafyada yaşarsa yaşasın ümmi olan insanların inanç, ibadet ve akıbet olarak aralarında hiçbir fark yoktur.Yani anadan babadan geleneksel olarak kabul edilen dinin Allah katında hiç bir değeri bulunmamaktadır.Yaşadığımız vatanda meseleyi somut bir şekilde ortaya koyalım.İster Sünni, ister Şii, ister Yahudi, ister Hristiyan, ister Alevi olsun sıradan, ümmi, bilgisiz, saf olan halkın arasında inanç ve ibadet bakımından hiçbir fark yoktur.Dolayısıyla ibadet ettikleri mâbedlerinin (cami, kilise, havra, cemevi) arasında da fazilet açısından bir fark yoktur. Yani bu saf ve ümmi insanlar Allah'ın dosdoğru yolundan engellenmiş,vahyin yolu onlara eksik ve yamuk gösterilmiş, hak ile batıl birbirine karıştırılmış, din adamları dinlerini rant ve menfaat aracı haline getirmiş toplumu doğru yola iletecek bir rehber olmamıştır.Bu saf ve ümmi insanları, kendilerine vahiy ve Resul gelmemiş olarak kabul etmekten başka bir yol kalmıyor.Bu ümmi insanlar güzel ahlak sahip olur, insanlık için, adalet ve infak gibi bir değer ortaya koyarlarsa hangi dinden olurlarsa olsunlar âhirette Allah'ın rahmet ve mağfiretiyle cennete girerler.Çünkü Rahmân ve Rahim olan Allah, Resul göndermeden azap etmeyecektir.Yani vahiy ile, âyetlerini onlara tebliğ edecek, indirilen vahiyle onları uyaracak elçi göndermeden Allah kullarına azap etmez."Yerine göre müjdeleyici ve sakındırıcı olarak elçiler (Rusul) gönderdik ki insanların elçilerden (Rusul) sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın! Allah İzzet ve hikmet sahibidir"(Nisa-165 )"Biz hiç bir memleketi, öğüt vermek üzere gönderdiğimiz uyarıcıları olmadan yok etmemişizdir. Biz zalim değiliz"(Şuara- 208, 209) "Rabbin, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir Resulü memleketlerin merkezine göndermedikçe, o memleketleri helak edici değildir. Zaten biz ancak halkı zalim olan memleketleri yok etmişizdir"(Kasas-59)Bir insan ibedetinin Allah katında değerli ve geçerli olmasını istiyorsa indirilen vahiy sistemine göre yapıp yapmadığını bilmek zorundadır.Çünkü Allah tarafından indirilen vahiy sistemine göre olmayan ibadetin hiç bir getirisi olmayacaktır."Rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma İşte budur"( İbrahim- 18)Allah'ın indinde taklidi imanın bir değeri olmadığı için, taklidi imana bağlı olan amelin de bir değeri olmaz.Ameller tevhid akidesine yani ihlasa yani takvaya ve güzel ahlaka göre değer kazanırlar.Tevhid akidesine yani vahiy ahlak ve sistemine göre yerine getirilmeyen amellerin Allah katında hiçbir kıymeti yoktur. Yukarıdaki âyette bulunan "küfür" ve "inkar" kelimeleri "âyetlere inanmama" değil, âyetlere iman olduğu halde "bile bile onlardan yüz çevirme, vahye itibar etmeme, Allah'ın kitabının yanında din ve hüküm olarak başka kaynaklar edinme" anlamına gelmektedir.Yani yukarıdaki âyette bulunan "küfür" kavramı şirk anlamında kullanılmıştır.Zaten Kur'an'da geçen bütün "küfür, fısk, tekzib, isyan, şikak" gibi kavramlar âyetleri reddetme anlamında değil, Kur'an'a şirk edinme anlamında kullanılmıştır.Mesela:"Kafirler benim yanımda (benimle birlikte) kullarımı dostlar(evliya) edineceklerini mı sandılar? Biz Cehennemi kafirlere bir konak olarak hazırladık" "De ki: Size, yaptıkları işler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi? Bunlar(Allah için) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında amelleri ve emekleri boşa giden kimselerdir. "İşte onlar, Rablerinin ayetlerini O'na kavuşmayı inkar eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir ki, biz onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız"İşte inkar ettikleri, âyetlerimi ve Resullerimi alaya aldıkları için onların cezası cehennemdir"(Kehf- 102, 103, 104, 105, 106)Hiç bir Allah Resulü dinsizliğe karşı mucadele etmemiştir.Gönderilen tüm Resuller istisnasız olarak ilahların ve evliyanın şirk dinine karşı mucadele etmişlerdir.Yani tarihin bütün müşrikleri Allah'ın varlığına iman ediyorlardı.Fakat günümüzde bulunan cemaat ve tarikat mensupları gibi ilahlarını ve evliya edindikleri kişileri asla bırakmıyorlardı."Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaşırdılar ve kafirler: Bu pek yalancı bir sihirbazdır! İlahları tek ilah mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler"(Sad- 4, 5)Sonuç:Papa, kardinaller, Papazlar, Hahamlar, din ve hüküm olarak Kur'an'ı tek kaynak olarak kabul etmeyip bilinçli olarak insanları Allah'ın hidayet yolundan engelleyen muhaddis ve müctehid olarak şöhret olanlar, bütün din adamları, Cemaat liderleri, Tarikat Şeyhleri ve onlara fanatik bir şekilde bağlı olanların hepsi cehenneme gider.(fetö misali)"İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk ilahlar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise onlarınkinden çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman anlayacakları gibi bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi. İşte o zaman görecekler ki kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve o anda her iki taraf da azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopuk parçalanmıştır. (liderlere, Şeyhlere) uyanlar şöyle derler: Ah keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi bizde onlardan uzaklaşsaydık! Böylece Allah onlara işlerini pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar"( Bakara -165 ,166, 170, 167)110-) Andolsun biz Musa'ya kitab'ı verdik; fakat onda ihtilaf edildi. Eğer Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, elbette onların arasında hüküm verilmişti (ve işleri de bitirilmişti). Şüphesiz ki onlar da Kur'an hakkında derin bir şüphe içindedirler.111-) Şüphesiz Rabbin, onların her birinin amellerinin karşılığını onlara tam olarak verecektir. Çünkü Rabbin, onların yapmakta olduklarından haberdardır.112-) O halde (Ey Nebi!) seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.(Âyette, 'dosdoğru ol' değilde, "emrolunduğun gibi dosdoğru ol" denilmesi önemlidir. Çünkü vahiy ilmi ve ahlakı olmayınca dosdoğru olunmuyor.) 113-) Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur. Yani sizin Allah'ın dununda (yanında- astında- yöresinde) evliyanız yoktur. Sonra yardım göremezsiniz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder