21 Şubat 2022 Pazartesi

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(143. YAZI)Yusuf Süresi 91-) Kardeşleri dediler ki: Tallâhi, gerçekten Allah seni bize üstün kılmış yani biz hata etmişiz.92-) Yusuf dedi ki: "Bugün sizi kınamak yoktur, Allah size mağfiret etsin! Yani O, merhametlilerin en merhametlisidir."93-) "Şu benim gömleğimi götürün de onu babamın yüzüne koyun, basireti geri gelecektir. Ve bütün ehlinizle bana gelin. 94-) Kafile ayrılınca, babaları: Eğer bana bunamış demezseniz ben Yusuf'un kokusunu buluyorum! dedi.95-) Onlar da: Tallâhi sen hâla kadim şaşkınlığındasın, dediler.96-) Müjdeci gelince, gömleği onun yüzüne koyar koymaz basireti geri geldi. Ben size: "Allah tarafından (vahiy ile) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim" demedim mi! dedi.97-) Oğulları dediler ki: Ey babamız! Bizim günahlarımız için istiğfar et! Çünkü biz gerçekten hatalı idik.98-) Ya'kub: Sizin için Rabbimden istiğfar dileyeceğim. Çünkü O Ğafur'dur, Rahim'dir, dedi.99-) Hep beraber Mısır'a gidip Yusufun yanına girdikleri zaman, ana-babasına yanına aldı yani "Emniyet içinde İnşéAllah Mısır'a girin!" dedi.100-) Ana ve babasını arşın üzerine kaldırdı ve hepsi (ona kavuştukları için Allah'a) secdeye kapandılar yani (Yusuf) dedi ki: "Ey babacığım! İşte bu, daha önce (gördüğüm) rüyanın yorumudur. Rabbim onu hak kıldı yani Rabbim bana çok güzellik etti. Çünkü beni zindandan çıkardı yani şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dileyene lütfedicidir. Kuşkusuz O Alim'dir, Hakim'dir" (Secde kelimesine ilk olarak Bakara süresinin başlarında Âdem (a.s) için meleklerin secde etmesinde rastlıyoruz.Ve meleklere “Âdem için secde edin” dedik. İblis hariç secde ettiler. O ise diretti yani kibirlendi yani kâfirlerden oldu"(Bakara-34) “Meleklerin Âdem'e secdesi” konulu âyetlerde geçen "secde" kelimesi, bir fiili, hareketi ve ritüeli değil, bir emrin gereğini kayıtsız şartsız kabul etmeyi simgelemektedir. Şimdi âyetlerle konuyu daha da açmaya çalışalım. "Ey Meryem! Rabbine gönülden bağlan yani secde et yani rükû edenlerle birlikte rükû et.Ayette “gönülden bağlan” şeklinde çevirisi yapılmış ve emir kipinde olan"uknuti" kelimesi, dilimize de geçmiş ve çok aşina olduğumuz bir fiil olan" ikna, kanaat" gibi kelimelerle aynı yapıya sahiptir. Söylenen şey: İkna ol, boyun bük, kabul et.Demek ki secde dediğimiz şey "ikna olduktan" sonra yapılıyor veya ikna olmayla ilgili bir sürecin sonucu oluyor.O zaman ikna olmayı sağlayan etken nedir?"Şüphesiz Rabbinin katında olanlar, O'na kulluk etmekten büyüklenmezler; O'nu tesbih ederler ve yalnız O'na secde ederler" (Âraf-206)Yeri gelmişken, yukarıdaki âyette geçen “yalnız O'na secde ederler” cümlesini unutmayalım. Çünkü bu haber gerek Âdem için yapılan secdeyi ve gerekse aşağıda okuyacağımız âyetteki secdeyi doğru anlamak için bir mantık sınırı vermektedir. Yaratılışta bildiğimiz anlamda Âdem’e secde edilmemiştir. Âdem için Allah’ın emrine ikna olunmuş, kanaat getirilmiştir. Yani eşyanın onun aklının emrine verilmesi vardır. Bu şartlarda konumuz olan âyette anne-baba ve kardeşleri tarafından secde edilen Yusuf (a.s) değildir. Yani "hu" zamirinin muhatabı Yusuf (a.s) değil, yüce Allah'tır. Yusuf (a.s) ın olması mümkün değildir. Eğer öyle olsaydı Kur'an çelişkili bir kitap olurdu.Halbuki Kur'an'ın çelişkiden uzak ve hatadan masum olduğu ilâhi bir hükümdür. (Nisa-82)101-) "Rabbim! Mülkten bana (nasibimi) verdin ve bana hadiselerin te'vilini de öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim velimsin. Beni müslim olarak vefat ettir ve beni sâlihlere ilhak eyle!"102-) İşte bu (Yusuf kıssası) gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Onlar hile yaparak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin (ki bunları bilesin).103-) Sen ne kadar (iman etmeleri için) hırs göstersen de insanların çoğu mümin olacak değillerdir.104-) Halbuki sen bunun (Resüllük görevini îfa) için onlardan bir ücret istemiyorsun. O (Kur'an) âlemler (insanlar) için ancak bir zikirdir.105-) Göklerde ve yerde nice âyetler vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.106-) Onların çoğu, ancak şirk koşarak Allah'a iman ederler.107-) Allah tarafından kuşatıcı bir azabın gelmesi veya farkında olmadan kıyametin ansızın kopması karşısında kendilerini emîn mi gördüler?108-)(Ey Nebi!) De ki: "İşte bu, benim yolumdur. Ben Allah'a dâvet ediyorum, ben ve bana uyanlar basiretli bir yol üzerindeyiz. Allah'ı tenzih ederim yani ben müşriklerden değilim."109-) Senden önce de, şehirler halkından kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. (Kâfirler) yeryüzünde hiç seyretmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler! Sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Hâla aklınızı kullanmayacak mısınız?110-) Nihayet Resüller ümitlerini yitirip de kendilerinin yalanlandıklarını sandıkları sırada onlara yardımımız gelir ve dilediğimiz kimse kurtuluşa erdirilir. (Fakat) suçlular topluluğundan âfetimiz asla geri çevrilmez.111-) Andolsun onların (geçmiş Nebi-Resül ve kavimlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur'an) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi tafsil eden (bir kitaptır); iman eden kavim için bir rahmet yani hidayettir.(Yusuf Süresinin Sonu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder