YALNIZ YAŞAYANLARDAN DEĞİL ÖLÜLERDEN DE ÇEKECEĞİMİZ VAR.
(1.YAZI)
İnsanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için Allah'ın gönderdiği Elçilerin önünde engel oldukları gibi,
Kur'an ehli muvahhidlerin önünde de en büyük engel ölülerdir.
Kur'an hakikatının önünde en büyük bataklık
ve aşılmaz akabe ölü olan sözde âlimler ve müçtehitlerdir.
Tevhid akidesinin insanlara ulaştırılmasına mâni olan yine bu sözde âlim ve büyük müçtehit olarak görülen ölülerdir.
Hakikat avcılarına karşı cesetleri toz olmuş hurafecilerden daha çetin bir mücadele hiç kimse ortaya koyamaz.
Ölüp gittiler, toprak olup, toz oldular ama kör olası hurafelerini başımıza musallat ederek, inanç, fikir ve hürriyetimizi geçmişin karanlıklarına mahkum ettiler.
Kendileri ölüp gittiler ama bıraktıkları dini paramparça etme mirasları sayesinde onlara kayıtsız şartsız tâbi olanlar birbirlerini durmadan katlettiler.
Kur'an'ın ilmine ve hikmetine ölülerden daha yaman bir muhalif asla bulunamaz.
Kur'an, ilim, hikmet, akıl ve tefekkür dostları ölü âlimlerden çektiklerinin binde birini yaşayan cahillerden çekmediler.
Muvahhidler hayatta olan cahil hurafecileri aşsa da ölüleri asla aşamazlar.
Ölüler asla aşılamazlar.
Çünkü ölüleri aşmaya çalışmak, onların çürümüş fikirlerine karşı gelmek en tehlikeli bir ihanet olarak kabul edilmektedir.
Şimdiye kadar ölülerin nasıl açılacağı ile alakalı hiç kimse bir fikir ortaya koyamamıştır.
Ölüleri aşıp Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne, Kur'an'ın sistemine,
Allah'ın kitabının hikmetine, Vahyin aydınlığına nasıl kavuşacağız .
Yaşayanları aşmak o kadar zor değil,asıl zor ve müşkül olan kemikleri çürümüş olanları aşmanın yolunu bulmaktır.
Aslında en büyük icatlardan ve buluşlardan bir tanesi, belki de en önemlisi ölülerin uydurma rivayet ve dinlerini aşarak Kur'an'a ulaşmak olacaktır.
Kur'an ehli muvahhidler ne zaman ölüleri aşmayı başarırlarsa Kur'an ikliminin aydınlığına çıkmış olacaklar.
Ölüleri aşmadan Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür ve sorgulama nimetlerinden tam olarak faydanamayız.
Aslında ölüleri aşmanın yolu Allah'ın kitabı Kur'andır, çünkü o her türlü hastalığa karşı mükemmel bir kalkandır.
Dolayısıyla ölülerin uydurma dinlerini Allah'ın izin ve inayetiyle Kur'an ile aşarız.
Zorla yaşatılmaya çalışılan ölüler olmasaydı bu ümmet böyle izdırapların, karanlıkların,
zulüm ve vahşetin,
cehalet ve yobazlığın, ahmaklık ve kaos girdapının tam merkezinde olur muydu?
HURAFELERİN GÜCÜ ADINA, SÖZ VE HÜKÜM ÖLÜLERİNDİR ARTIK!!
( Ey Nebi! ) Senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları:
Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi"
(Zuhruf- 23 )
(Elçileri) Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmişsem ( yinemi bana uymazsınız)? deyince , dedilerki:
Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi (tevhid'i) inkar ediyoruz"
(Zuhruf- 24)
Kur'an, ilim, hikmet, aklı kullanma, tefekkür etme, sorgulama ve eleştiri yapma gibi ne kadar önemli bir şey varsa onu öldürdüler.
Ölmüş insanların fikirlerini ve içtihatlarını zorla yaşatmaya devam ediyorlar.
Dinlerini Kur'an ehli muvahhidlerden ve hayat veren Kur'an'dan öğreneceklerine hâlâ toz ve toprak olanlardan öğrenmeye çaba gösteriyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder