12 Ağustos 2020 Çarşamba

 YALNIZ YAŞAYANLARDAN DEĞİL ÖLÜLERDEN DE ÇEKECEĞİMİZ VAR.

(1.YAZI) 

 İnsanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için Allah'ın gönderdiği Elçilerin önünde engel oldukları gibi,

Kur'an ehli muvahhidlerin önünde de en büyük engel ölülerdir.

Kur'an hakikatının önünde en büyük bataklık

 ve aşılmaz akabe ölü olan sözde âlimler ve müçtehitlerdir.

Tevhid akidesinin insanlara ulaştırılmasına mâni  olan yine  bu sözde âlim ve büyük müçtehit  olarak görülen ölülerdir.

Hakikat avcılarına karşı cesetleri toz olmuş  hurafecilerden  daha çetin bir mücadele  hiç kimse ortaya koyamaz.

Ölüp gittiler, toprak olup, toz oldular ama kör olası hurafelerini başımıza musallat ederek, inanç,  fikir ve hürriyetimizi  geçmişin karanlıklarına  mahkum ettiler.

Kendileri ölüp gittiler ama bıraktıkları dini paramparça etme mirasları  sayesinde onlara kayıtsız şartsız tâbi olanlar birbirlerini durmadan  katlettiler.

Kur'an'ın ilmine ve hikmetine ölülerden daha yaman bir muhalif asla bulunamaz.

Kur'an, ilim, hikmet, akıl ve tefekkür dostları ölü âlimlerden çektiklerinin binde birini yaşayan cahillerden çekmediler.

Muvahhidler hayatta olan cahil hurafecileri aşsa da ölüleri asla aşamazlar.

Ölüler asla aşılamazlar.

Çünkü ölüleri aşmaya çalışmak, onların çürümüş fikirlerine karşı gelmek en tehlikeli bir ihanet  olarak kabul edilmektedir.

Şimdiye kadar ölülerin nasıl açılacağı ile alakalı hiç kimse bir fikir ortaya koyamamıştır.

Ölüleri aşıp Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne, Kur'an'ın sistemine,

Allah'ın kitabının hikmetine, Vahyin aydınlığına nasıl  kavuşacağız .

 Yaşayanları aşmak o kadar zor değil,asıl zor ve müşkül olan  kemikleri  çürümüş olanları aşmanın yolunu bulmaktır.

Aslında en büyük icatlardan ve buluşlardan bir tanesi, belki de en önemlisi ölülerin uydurma rivayet ve  dinlerini aşarak Kur'an'a ulaşmak olacaktır.

Kur'an ehli muvahhidler ne zaman ölüleri aşmayı başarırlarsa Kur'an ikliminin aydınlığına çıkmış olacaklar.

Ölüleri aşmadan Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür ve sorgulama nimetlerinden tam olarak faydanamayız.

Aslında ölüleri aşmanın yolu Allah'ın kitabı Kur'andır, çünkü o her türlü hastalığa karşı mükemmel bir kalkandır.

Dolayısıyla ölülerin uydurma dinlerini Allah'ın izin ve inayetiyle Kur'an ile aşarız. 

Zorla yaşatılmaya çalışılan ölüler olmasaydı bu ümmet  böyle izdırapların, karanlıkların,

 zulüm ve vahşetin,

cehalet ve yobazlığın, ahmaklık ve kaos girdapının tam merkezinde  olur muydu?

HURAFELERİN GÜCÜ ADINA, SÖZ VE HÜKÜM ÖLÜLERİNDİR ARTIK!!

( Ey Nebi!  ) Senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları:

 Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi"

(Zuhruf- 23 )

(Elçileri) Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmişsem ( yinemi bana uymazsınız)? deyince , dedilerki:

Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi (tevhid'i) inkar ediyoruz"

(Zuhruf- 24)

Kur'an, ilim, hikmet, aklı kullanma, tefekkür etme,  sorgulama ve eleştiri yapma gibi ne kadar önemli bir şey varsa onu öldürdüler.

Ölmüş insanların fikirlerini ve içtihatlarını zorla yaşatmaya devam ediyorlar.

Dinlerini Kur'an ehli muvahhidlerden ve hayat veren  Kur'an'dan öğreneceklerine hâlâ toz ve toprak  olanlardan öğrenmeye çaba gösteriyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder