19 Ağustos 2020 Çarşamba

 KUR'AN'SIZ DİN 

(13.YAZI)

Diyanet İşleri Başkanlığına soruluyor. 

 Ashab'ı kiramın, Hz Peygamber (sav) in  abdest suyu,  saçları ve hırkası ile teberrük ettikleri doğru mudur?

 Cevap:

 "....Asrı saadette! sahabenin Hz. Peygamber (s.a.v)e  olan teveccühlerinde  zaman zaman aşırıya gittiklerini ifade eden örnekler bulmak mümkündür.

 İlk bakışta bu durumu sahabenin saygıdaki itidal hassasiyetiyle çeliştiği düşünebilir.

 Örneğin, bazı  sahabiler Hz. Peygamber(s.a.v) in abdest aldığı suya dokunmaktan ya da o suyu yüzlerine  sürmekten manevi bir haz duyarken,  bazıları da hırkası ve saçının bir teli gibi ona ait bir unsuru muhafaza ederek onun manevi hatırasını canlı tutmanın gayreti içerisine girmişlerdir"

( Sorularla İslam- sayfa, 58)

 Aslında Diyanet'in din anlayışı ile fetö'nün veya cübbeli Ahmed'in din anlayışı arasında bir fark yoktur.

Onun için Türkiye Cumhuriyeti Devleti  fetö tipi terör örgütleri ile mücadelede başarılı olamaz.

 Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti fetö'ye karşı hukuken bu savaşı kazansa da din ve algı olarak kaybetmeye mahkumdur.

 Çünkü  Diyanet İşleri Başkanlığı'nın din anlayışı ile  fetö'nün din anlayışı arasında bir fark bulunmamaktadır.

Anlayacağınız bu millet fetö'nün uydurma dini ile  Diyanet'in Ehl-i Sünnet dini arasında sıkışıp kalmış bir durumdadır.

Uydurma dinin ilahiyatçıları da Kur'an'a karşı sırt dönerek kendi bataklıklarında boğulup  gitmektedirler.

Diyanet'in  uydurma Ehli Sünnet  rivayetlerini aktarmaya devam edelim.

Diyanet İşleri Bakanlığı şöyle devam ediyor.

"Yine Enes bin Malik'in annesi Ümmü Süleym, Allah Resulü'nün evlerinde asılı duran tulumdan su içtiğini görünce onun mübarek ağzının dokunduğu yeri kesip saklamıştır"

(Sorularla İslam- s, 59)

 Halbuki Allah Resulü  kendisine indirilen vahiy dışında bizim gibi bir beşer olduğu ile alakalı bir çok ayet vardır.

"De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim.

(Şu var ki) bana ilahınızın sadece bir tek ilah olduğu vahiyediliyor.

Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa ameli salih işlesin  ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak koşmasın"

( Kehf- 110)

"De ki: Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Bana ilahınız bir tek ilah olduğu vahiyediliyor. Artık O'na yönelin o'ndan mağfiret dileyin müşriklerin vay haline"

(Fussilet- 6)

Dolayısıyla elçilik misyonu dışında Allah Resulü'nün hiçbir azası veya elbisesi kutsal değildir.

 Yani onu özel kılan şey kendisine indirilen vahiy'den başka bir şey değildir.

 Allah Resulü Muhammed (a.s) diğer elçiler gibi  değerini sadece kendisine indirilen vahiy'den almaktadır.

 Muhammed (a.s) ın  elbisesi ile diğer insanların elbisesi arasında bir fark olmadığı gibi, onun  saçının ve sakalının da diğer insanların saç ve sakalından hiç bir üstünlüğü yoktur.

Fakat  Kur'an, ilim, aklı kullanma, tefekkür ve sorgulama düşmanı Diyanet ve  cemaatler bu gerçekleri nereden bilsinler?

Diyanet İşleri Başkanlığı, cemaat ve tarikatlar  atalarından kendilerine intikal eden  taklidi bir imana sahiptirler.

Atalardan intikal eden taklidi imana Allah değer vermez.

Taklidi iman değerli olmayınca, ona bağlı olan ibadetler de Allah'ın indinde geçerli olmazlar.

 Dolayısıyla Diyanet'in  yürüttüğü dini hizmetlerin  Allah katında hiçbir değeri yoktur. 

 Yani Diyanet'in yaptırdığı Hac, Umre, Kur'an kursları, yurt ve cami  gibi faaliyetlerin  hepsi israf ve servet kaybıdır. 

Sorularla İslam adlı eserinde diyanet  diyor ki:

"Aynı şekilde Mescid-i Haram'ın ikinci müezzini Ebu Mahzura,  Allah'ın elçisi başını okşayıp kendisini Mekke'ye müezzin tayin ettikten  sonra ölünceye kadar perçemindeki saçları sırf onun (s.a.v)  elleri değdi diye tıraş etmemiştir"

( Ahmet Bin Hanbel- Müsned 3. 408 )

(a.g.e- s. 59)

Aynı şekilde "Rasulullah (s.a.v) in eli  dokunmuştur" diye hocası Enes Bin Malik'e "ver elini öpeyim" diyen Basra'lı  büyük muhaddis Sâbit b. Eslem el-Bunânin'nin de aynı manevi haz peşinde olduğunu tahmin etmek güç değildir.

 (Sorularla İslam- s,59)

 Diyanet İşleri Başkanlığı o kadar Kur'an ve siyer cahili bir kurum ki,  bu söyledikleri uydurma  rivayetlerle "ashabın, Kur'an'ı ve Allah Resulü'nü  anlamadığını" göstermeye çalışmaktadır.

 Halbuki sahabi Allah Resulü'nün  eşyalarını ve beşeri özelliklerini asla kutsallaştırma yoluna gitmemiş böyle şeylere hiçbir zaman değer vermemiştir.

 Bakınız Kur'an cahili Diyanet İşleri Başkanlığı  ne diyor?

"Hadis siyer ve megazi kitaplarında bu sevgi ve saygının tezahürü olarak Hz. Peygamber (s.a.v) in zâtı ve eşyası ile teberrük  etmeye dair birçok örnek olay anlatılır"

(Teberrük: Maddi ve manevi bereket arzulama anlamına gelir)

 Kaynaklarımızda yer alan rivayetlerden öğrendiğimiz kadarıyla Hz. Peygamber (s.a.v)in abdest suyu, hırkası  ve saçının teli ile teberrükte  bulunma meselesi ashabın çoğunluğu ile alakalı olmayan,  azınlıkta kalan bazı sahabilerin şahsi tavırları olarak telakki  edilmelidir"

 (a.g.e-s 59)

Ey diyanet! Bu yalan ve iftiraların  hesabının sorulacağı gün mutlaka gelecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder