30 Ağustos 2020 Pazar

 KUR'AN'SIZ DİN 

(16.YAZI)

Kitab'ın adı: Sorularla İslam

Kitab-ı yayınlayan: Diyanet İşleri Başkanlığı

Yayın tarihi: 2018--4.Baskı

YAZARLAR

Prof. Dr M. Şevki Aydın

Prof. Dr. Bünyamin Erul

Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Yavuz Ünal

Prof. Dr. İlyas Üzüm

Prof. Dr. Ahmet Yaman

Doç. Dr. Halil Altuntaş

Dr. Muhlis Akar

Dr. Seyit Ali Topal

Tashih: Ramazan Özalpdemir

Din işleri yüksek kurulu kararı: 20. 02. 2014/05

 Kur'an'ın çok ilginç bir ahlak ve karakteri vardır.

 Kur'an-ı Mübin canlı bir organizma gibi, din ve hüküm olarak kendisini yegane  kaynak olarak  kabul etmeyenlere karşı  kapı ve pencerelerini kapatır.

"Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp  da ona sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır! 

Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik. 

Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayete eremeyeceklerdir"

(Kehf, 57)

 Kur'an, şirk ve hurafelerin  bulunduğu bir zihin ve gönüle  yerleşmez.

 Kur'an şirk ve küfrün  yanında nasıl mekan tutup yerleşsin.

 Kur'an ile şirk, Allah'ın hanif dini ile Emevi- Abbasi iftiraları bir arada olamazlar.

Kur'an'ın ifadesiyle "Körle  gören, karanlıklarla aydınlık, gölge ile sıcak, ölülerle diriler bir olmazlar"

(Fatır-19,20,21,22)

Sonsuz ilim ve kudrete sahip olan yüce  Allah ile sonsuz acziyete sahip olan bir beşer nasıl eşit olarak kabul edilecek? 

Vahiy, Allah'ın kelamı, Emevi- Abbasi Ehli Sünnet uydurmaları ise  Nebi  adına ortaya çıkarılmış İslam'a ve Allah Resulü'ne iftiradan  başka bir şey değildir.

İşte sırtını bu hurafelere  dayayan,  aklını ve zihnini  bu yalanlara kiralayan Diyanet İşleri Bakanlığı  şu uydurmanın Nebi tarafından söylendiğine iman ediyor.

"Tubé limen raâni ve limen raâ men raâni"

"Ne mutlu beni görene ve beni göreni görene"

(a.g.e -s.53)

 Kur'an'ın ilminden ve hikmetinden doğu ile batı kadar uzak olan Diyanet bu rivayetin bir Emevi uydurması olduğunu anlayamayacak kadar cehaletin bataklığında boğulmaktadır.

 Emeviler insanlara korkunç zulüm ve işkence çektirdiler.

Mesela, Emevi ordusu Bizans askerleri ile beraber  Allah Resulü'nün Medinesini talan ederek sahabenin kızlarına  ve kadınlarına  tecavüz ettiler.

 (HARRE  OLAYI)

Ehl-i Sünnet dininin ataları olan Emeviler, Allah Resulü'nün çocuklarını acımasızca  katlettiler.

( KERBELA VAKASI)

Fakat bu zulüm ve katliamlarını örtmek ve  insanları kendilerini eleştirmekten engellemek için Emevi beslemesi muhaddisler, sahabe ve Emevi asrının faziletine dair yüzlerce hatta binlerce hadis  uydurdular. 

 Halbuki Kuran'a baktığımızda Allah Resulü'nün Medinesinde yaşayan Ebubekir ve Ömer  ile günümüzde yaşayan bir Kur'an ehli Muvahhid arasında hiçbir farkın olmadığını rahatlıkla görebiliriz.

 Üstünlük Allah Resulü'nün zamanda yaşamada değil, tevhid, takva ve güzel ahlak ile alakalı bir durumdur.

 Kur'an'da Allah Resulü'nün arkadaşlarının olumsuz hareketlerini anlatan yüzlerce ayet vardır.

 Diyanet onları öven iki ayeti görüyor.

 (Tevbe- 100; Fetih- 18)

 Fakat onları eleştiren yüzlerce âyetten haberi bile olmuyor. 

 Allah Resulü'nün arkadaşlarının nasıl bir ahlaka sahip olduklarını anlatan âyetlerden bir kaçı şöyledir.

ASHAB SAVAŞTAN KAÇIYOR.

 "...Nihayet, öyle bir an geldi ki, Allah istediğiniz  galibiyeti size gösterdikten sonra zaafa düştünüz. Nebi'nin emri  konusunda tartışmaya kalkıştınız ve âsi  olduğunuz..."

(Âli İmran-152)

"O zaman Resul arkanızdan sizi çağırdığı halde siz, arkanıza dönüp bakmadan savaş alanından  kaçıyordunuz..."

(Âli İmran- 153; Tevbe- 25)

RESULULLAH KONUŞMA YAPARKEN ASHAB  OYUN VE EĞLENCEYE KOŞUYORLAR

"Onlar (Ashab) bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona giderler ve seni ayakta yalnız bırakırlar..."

(Cuma- 11 )

ASHAB,  ALLAH'IN DÜŞMANLARINI DOST EDİNİYOR.

"Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin, bunu yaparak Allah'a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?

( Nisa-144)

 "Ey iman edenler! Eğer benim yolunda savaşmak ve rızamı  kazanmak için (hicret yoluna) çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli  muhabbet besleyerek onları (müşrikler) dost edinmeyin.

Oysa onlar size gelen gerçeği inkar etmişlerdir. Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan dolayı Resulü de sizi de  yurdunuzdan çıkardılar.

 Ben (azimüşşan)  sizin saklı tuttuğumuzu da açığa vurduğunuzu da en iyi bilenim.

 Sizden kim bunu yaparsa (Allah'ın düşmanları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur"

(Mümtehine-1)

ASHAB, NEBİ (AS) IN  HANIMINA ZİNA İFTİRASINDA BULUNUYOR.

 "(Nebi'nin hanımına) bu ağır iftirayı uyduranlar  şüphesiz sizin içinizden bir gruptur..."

(Nur- 11)

"Bu iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın müminlerin kendi vicdanları ile iyi  niyette bulunup da "Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?

(Nur-12)

"İftiracıların da bu konuda dört şâhit  getirmeleri gerekmez miydi?  Madem ki şahitler getiremediler, öyleyse onlar Allah indinde yalancıların ta kendileridir"

( Nur- 13)

 "Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz.

 Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah katında çok büyük bir suç idi. Onu duyduğunuzda:

"Bunu konuşup yaymamız  bize yakışmaz. Hâşâ! Bu, çok büyük bir  iftiradır" demeli değil miydiniz?"

(Nur- 15,16)

 Ehl-i Sünnet'in alimlerinin iddia ettikleri gibi Allah Resulü'nün döneminde Medine'de "Asrı Saadet" devri değil, fitne kazanları kaynıyordu.

 Medine'de yaşayan Allah Resulü'nün arkadaşlarına Kur'an şöyle seslenir.

 "Ey iman edenler! Zandan çok sakının.Çünkü zannın bir kısmı günahtır.

Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin.

 Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz değil mi?  O halde Allah'tan korkun.

 Şüphesiz Allah tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir"

(Hucurat-12)

ASHAB, ALLAH RESULÜ'NE KARŞI SAYGISIZLIK YAPIYORLAR

"Ey iman edenler! Allah'ın ve Resul'ünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir bilendir.

 Ey iman edenler! Seslerinizi Nebi'nin sesinin üstüne yükseltmeyin.

Birbirinize bağırdığınız gibi Nebi'ye yüksek sesle bağırmayın.  Yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşuna gidiverir"

(Hucurat-1, 2)

ASHAB, ALLAH VE RESULÜ'NE  İHANET EDİYOR 

"Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'üne ihanet etmeyin, sonra bile bile kendi emanetlerinize  hainlik etmiş olursunuz"

(Enfal- 27)

 Allah Resulü'nün döneminde yaşamak ihlas ve takva açısından bir üstünlük değeri taşımaz.

 Fkat atalarının uydurma Dinine bağlı olan Diyanet  bu gerçekleri nereden bilsin?

 Kur'an'dan yan çizen ve Emevi  Dinine bağlı olan Diyanet bu hakkı  anlayamaz. 

 Diyanet İşleri Başkanlığı Allah'ın kitabından dolayısıyla onun  hikmet ve ahlakından uzak tutulmuştur.

 "...De ki: O (Kur'an), insanlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır.

 (Ona)  inanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalıdır. 

Sanki onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur'an Kur'an'da ne söylendiğini anlamıyorlar)

(Fussilet-44)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder