KUR'AN'SIZ DİN
(15.YAZI)
Diyanet'in din anlayışı tamamen Emevi- Abbasi Ehl-i Sünnet dininin kaynaklarındaki rivayetlere ve bu rivayetlerden çıkarılan içtihatlara dayanır.
Diyanet'in din anlayışı mezheplere dayanır.
Anlama açısından Allah'ın kitabına itibar edilmez.
Diyanet'in ( Ankara) Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünden, Kur'an'ın kendi içinde bulunan çözümünden ve bir sistem üzerine indiğinden haberi yoktur.
Aslında Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları bilmeyenlerin Kur'an'dan, Allah Resulü'nden ve İslam'dan konuşmaları abesle iştigaldır.
Diyanet, insanları ölülerin inanç ve fikirlerine mahkum ettiği için bin yıl geçse de Kur'an'ın ruhunu, ahlakını ve hikmetini anlaması mümkün değildir.
Dolayısıyla daha Allah Resulü hayatta iken dinin Allah tarafından tamamlandığını
(Mâide-3; En'am- 115)
diyanet nereden bilsin?
Allah Resulü'nün İnsanları sadece vahiyle uyardığını (Kaf- 45; En'am- 19, 51; Enbiya- 45) ve sadece Allah tarafından indirilen vahye tabi olduğunu
( Ahkaf- 9; Yunus-109; En'am- 106)
diyanet hiçbir zaman anlayamaz.
Allah elçilerinin sadece kendilerine indirilen vahyi tebliğ ettiklerini (Nahl-35; Râd- 40; Mâide- 99, 117; Âraf- 61, 62, 67, 68 )
insanların sadece Kur'an'dan sorumlu olduklarını
(Zuhruf- 43, 44)
Din ve hüküm olarak Kur'an'ın yeterli bir kitap olduğunu
( Ankebut-50, 51)
din ve hüküm olarak Kur'an'dan başla kaynak olmadığını,
(Yusuf- 40; Kehf-26, Şura- 10)
Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynağa iman edilmeyeceğini(Casiye- 6; Mürselat- 50)
Resule karşı gelmenin cehennemlik bir sapıklık olduğunu, (Ahzab- 36)
Buna karşılık, Nebiye karşı gelmenin günah bile olmadığını
(Ahzab- 37; Mucadele-1)
Allah'ın ayetlerinin gizlenmesinin küfür ve lânetlik bir fiil olduğu
(Bakara- 159, 174)
cahil Diyanet'in idrakinde değildir.
Hakkın sadece Allah'tan indirilen vahiy'de bulunduğunu;
(Bakara-147; Yunus- 94)
Hidayet'in sadece Allah tarafından indirilen vahiy ile mümkün olduğunu
(Yunus-32, 35, 108; Sebe- 50 )
Diyanet İşleri Başkanlığı, Din ve hüküm olarak Kur'an'ın yanında başka kaynak kabul etmenin şirk olduğunun
(Kasas- 87)
bilincine sahip değildir.
Diyanet, cehalet ve taklit olan Ehli Sünnet dininin pençesinde ölümüne kıvranmaktadır.
Şimdi bu iddialarımızı sağlam bir zemine oturtalım.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na şöyle bir soru yöneltiliyor.
"İtikadi hükümlerin referans sistemleri nelerdir?
Örnekler vererek açıklar mısınız?
DİYANET'İN CEVABI:
"İtikatla ilgili meselelerde kur'an-ı Kerim ve Hz.Peygamber (s.a.v) den rivayet edilen mütevatir haberler delil olarak kabul edilir.
Tevatür yoluyla nakledilen rivayetler kesin bilgi ifade eder, ahad yolla gelen rivayetleri zan ifade eder.
Zan, şüphe taşıdığından ve şüphe ile de itikat oluşturulamayacağından, ahad haber akaitte müstakil olarak delil kabul edilmez.
Ama o konuda Kur'an'da bir nas varsa, onun açıklanmasında yararlanılabilir.
Dolayısıyla itikadi ve ameli yükümlülüğün temeli akıl değil, nakildir.
Bu konularda akıl nakli destekler.
Kelam alimlerinin bu yaklaşımına rağmen, Ehl-i hadisten olan Hanbelilerden Kadı Ebu Ya'la gibi bazı alimler ve Zahiriler muttasıl bir senetle Hz. Peygamber'e ulaşan haber-i vahidleri hem İtikatta ve hemde amelde delil sayarlar"
( Bkz, İbni Hazm, el- ihkam, 1/87; Sahih Ahad Hadisin itikatta delil olması, s, 210)
( Sorularla İslam, DİYANET İşleri Başkanlığı yayınları, s, 33, 4. Baskı, Ankara, 2018 )
YAZARLAR
Prof. Dr. Şevki Aydın
Prof. Dr. Bünyamin Erul
Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı
Prof Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Yavuz Ünal
Prof. Dr. İlyas Üzüm
Prof. Dr. Ahmet Yaman
Doçent Dr. Halil Altuntaş
Dr. Hüseyin Kayapınar
Dr. Muhlis Akar
Dr. Seyit Ali Topal.
Tashih Ramazan Özalpdemir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder