29 Ağustos 2020 Cumartesi

 KUR'AN'SIZ DİN 

(15.YAZI)

Diyanet'in din anlayışı tamamen Emevi- Abbasi  Ehl-i Sünnet dininin kaynaklarındaki rivayetlere ve bu rivayetlerden çıkarılan içtihatlara dayanır.

Diyanet'in din anlayışı mezheplere dayanır. 

Anlama açısından Allah'ın kitabına itibar edilmez.  

 Diyanet'in ( Ankara) Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünden, Kur'an'ın kendi içinde bulunan çözümünden ve bir sistem üzerine indiğinden  haberi yoktur.

Aslında Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları bilmeyenlerin Kur'an'dan, Allah Resulü'nden ve İslam'dan konuşmaları abesle iştigaldır.

 Diyanet, insanları ölülerin inanç ve fikirlerine mahkum ettiği için bin yıl geçse de Kur'an'ın ruhunu, ahlakını ve  hikmetini anlaması mümkün değildir.

 Dolayısıyla daha Allah Resulü  hayatta iken dinin Allah tarafından tamamlandığını

(Mâide-3; En'am- 115)

diyanet nereden bilsin?

Allah Resulü'nün İnsanları sadece vahiyle uyardığını (Kaf- 45; En'am- 19, 51;  Enbiya- 45)  ve sadece Allah tarafından indirilen vahye tabi olduğunu

( Ahkaf- 9; Yunus-109; En'am- 106) 

diyanet hiçbir zaman anlayamaz.

Allah elçilerinin sadece kendilerine indirilen  vahyi  tebliğ ettiklerini (Nahl-35; Râd- 40; Mâide- 99, 117; Âraf- 61, 62, 67, 68 )

 insanların sadece Kur'an'dan sorumlu olduklarını

(Zuhruf- 43, 44)

 Din ve hüküm olarak Kur'an'ın yeterli bir kitap olduğunu

( Ankebut-50, 51)

 din ve hüküm olarak Kur'an'dan  başla kaynak olmadığını,

(Yusuf- 40; Kehf-26, Şura- 10) 

 Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynağa iman edilmeyeceğini(Casiye- 6; Mürselat- 50)

 Resule karşı gelmenin cehennemlik bir sapıklık olduğunu,   (Ahzab- 36)

Buna karşılık, Nebiye karşı gelmenin günah bile olmadığını

(Ahzab- 37; Mucadele-1)

 Allah'ın ayetlerinin gizlenmesinin küfür ve lânetlik  bir fiil olduğu

(Bakara- 159, 174)

cahil Diyanet'in idrakinde değildir.

 Hakkın  sadece Allah'tan indirilen vahiy'de bulunduğunu;

(Bakara-147; Yunus- 94)

Hidayet'in sadece Allah tarafından indirilen vahiy ile mümkün olduğunu

 (Yunus-32, 35, 108; Sebe- 50 )

Diyanet İşleri Başkanlığı,  Din ve hüküm  olarak Kur'an'ın yanında başka kaynak kabul etmenin şirk olduğunun

  (Kasas- 87)

 bilincine sahip değildir.

 Diyanet, cehalet ve taklit olan  Ehli Sünnet dininin pençesinde ölümüne kıvranmaktadır.

Şimdi bu iddialarımızı sağlam bir zemine oturtalım. 

 Diyanet İşleri Başkanlığı'na şöyle bir soru yöneltiliyor.

"İtikadi hükümlerin referans sistemleri nelerdir?

 Örnekler vererek açıklar mısınız?

 DİYANET'İN CEVABI:

"İtikatla ilgili meselelerde kur'an-ı Kerim ve Hz.Peygamber (s.a.v) den  rivayet edilen mütevatir haberler delil olarak kabul edilir.

 Tevatür yoluyla nakledilen rivayetler kesin bilgi ifade eder, ahad yolla gelen rivayetleri zan  ifade eder.

 Zan, şüphe taşıdığından ve şüphe ile de itikat   oluşturulamayacağından, ahad  haber akaitte müstakil olarak delil  kabul edilmez.

Ama o konuda Kur'an'da bir nas  varsa,  onun açıklanmasında yararlanılabilir.

 Dolayısıyla itikadi ve ameli yükümlülüğün temeli akıl değil, nakildir.

 Bu konularda akıl nakli destekler.

 Kelam alimlerinin bu yaklaşımına rağmen, Ehl-i hadisten olan Hanbelilerden  Kadı Ebu Ya'la  gibi bazı alimler ve Zahiriler muttasıl bir senetle  Hz. Peygamber'e ulaşan haber-i vahidleri  hem İtikatta ve hemde  amelde delil sayarlar"

( Bkz, İbni Hazm, el- ihkam, 1/87; Sahih Ahad Hadisin  itikatta delil olması, s, 210)

( Sorularla İslam,  DİYANET İşleri Başkanlığı yayınları, s, 33, 4. Baskı, Ankara, 2018  )

YAZARLAR

Prof. Dr. Şevki Aydın

 Prof. Dr. Bünyamin Erul

 Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı

 Prof Dr. Ramazan Altıntaş

 Prof. Dr. Yavuz Ünal

 Prof. Dr. İlyas Üzüm

 Prof. Dr. Ahmet Yaman

 Doçent Dr. Halil Altuntaş

 Dr. Hüseyin Kayapınar

 Dr. Muhlis Akar

 Dr. Seyit Ali Topal.

Tashih  Ramazan Özalpdemir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder