1 Ağustos 2020 Cumartesi

KUR'AN'SIZ DİN 
(8.YAZI) 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti fetö tipi yapılanmalara karşı inanç ve fikir yönünden mucadele etme kabiliyetinden mahrum bir durumdadır.
Çünkü devletin resmi kurumları  olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilahiyat fakülteleri fetö tipi yapılanmalarla fikri bir mucadele yürütmekten uzaktır.
Daha doğrusu  Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilahiyatçıların dini ile fetö tipi yapılanmaların dini arasında bir fark yoktur.
Şimdi bakın Diyanet İşleri Başkanlığı nasıl bir hurafeye iman ediyor.
"NÜBÜVVET MÜHRÜ" 
(Hatem- i Nübüvvet)
"Hz. Muhammed'in iki kürek kemiği arasında bulunan ve Nübüvvet'inin alametlerinden biri sayılan "ben" "Hâtem-i Nübüvvet" tamlaması Türkçe'de "Nübüvvet mührü, "peygamberlik mührü, peygamberlik nişanı" gibi terkiplerle  karşılanmaktadır.
 "Nübüvvet mührü", siyer, şemâil, hasâis, delâilü'n-nübüvve kitaplarında Resul-ü Ekrem'in nübüvvetinin delili sayılmakla birlikte son "peygamber" oluşunun  bir işareti olarak da değerlendirilmiştir.
 Nitekim hâtem (mühür) genelde yazıların altına basılıp son sözün söylendiğine işaret eder. Resulullah'a "hâtemü'n nebiyyin" "nebilerin sonuncusu" denilmesi (Ahzab- 40) onun hem nübüvveti nihayete erdiren son "peygamber, hem de bütün "peygamberlerin" nübüvvetini tasdik eden (mühürleyen) ilahi bir delil olduğu şeklinde açıklanmaktadır.
 "Hz. Peygamber'in" kürek kemikleri arasında sol kürek kemiğine daha yakın, elle hissedilebilecek  kadar kabarık,  güvercin yumurtası büyüklüğünde, siğile benzetilen kırmızı beze şeklinde bir et  parçasının bulunduğu ve bunun "Nübüvvet mührü" olarak isimlendirildiği hadis ve siyer kaynaklarında belirtilmektedir"
( Diyanet Takvimi- 8 Ocak- 2019- Salı)
Diyanet İşleri Başkanlığı Allah Resulü (a.s) a iftira edilen bütün rivayetlerin onun tarafından söylendiğine iman ediyor.
İşte bundan dolayı Diyanet İşleri Başkanlığı ne kadar ahmakça olursa olsun  hadis kaynaklarında var olan hiçbir rivayete karşı gelmemektedir.
Yani akılsızlığın ve düşüncesizliğin bir sınırı olması gerekmez mi?
Muhammed (a.s) ın risaletine Allah'ın kitabı Kur'an  yeterli değil midir?
"Hakikatın üstünü örten kafirler: Sen Resul olarak gönderilmiş bir elçi değilsin, derler. 
De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında kitabın ilmi olan (muvahhidler) yeter"
(Râd-43)
"Yâsin, Hikmet dolu Kur'an hakkı için, sen şüphesiz gönderilen elçilerdensin"
(Yasin-1,2,3)
"De ki : Hangi şey şehadetçe en büyüktür? De ki: ( Allah'tan başka ilah olmadığına- Allah'ın Resulü olduğuma dair ) benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kuran bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu..."
(En'am-19)
Fakat Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an'a hakkıyla iman etmediği için yüce Allah ona Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü, vahyin hikmet ve güzel ahlakını kapatmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, cemaat ve tarikatlar Kur'an'a şirk koştukları için  ebediyen hidayete eremeyeceklerdir.
"Kendilerine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da ona sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır! Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına sağırlık verdik. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayete eremeyeceklerdir"
( Kehf-57)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder