HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR?
(17. YAZI )
Kur'an'a uyanlar (daha önceki yazımızda ele aldığımız âyetler gibi) yüzlerce ayetten güç ve destek alırlar.
Peki, Buhari, Müslim Ebu, Davud, Nesai, İbni Mace, Tirmizi, Fetavay-i Hindiyye, İbni Abidin, Mesnevi, Risalei Nur gibi kitaplara uyanlar ve bunları Allah'ın kitabı ve kelamı ( Tevbe- 6) olan Kur'an gibi dinin kaynağı gösterenler, böylece Kur'an'ın dindeki etkinliğini bilerek bozma girişiminde bulunanlar, meşru güç ve desteklerini nereden bulacaklar.
İnsanlar Kur'an'dan başka bir kaynak ile sorumlu tutulmuş değiller ki, Kur'an Allah'ın koruması altında onun elçisi döneminde sayısız sahabe tarafından ezberlendi, sürekli okundu.
İçinde hiçbir çelişki ve aykırılık yoktur.
"Hala Kur'an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı"
(Nisa- 82 )
Âyet, Allah'tan olmayan bir kitapta tutarsızlık olacağını kesin olarak ortaya koymaktadır.
Ey Ehli Sünnet ve Şia âlimleri !
Sizin bu batıl yolunuz nereye kadar devam edecek?
Ey Ehli Sünnet ve Şia âlimleri!
Dininiz, Kur'an, akıl ve bilimle çelişen, birçok zor ve açıklanamaz izahı bünyesinde barındıran, islam'dan insanları nefret ettiren, uydurma hadisler ve içtihatlarla doludur.
Fakat Kur'an'ı Mübin, çağın daim önünde akan tertemiz bir nehir gibidir.
Birçok âyette görüldüğü gibi Kur'an'ın her şeyi açıkladığı, bizi kesin doğruya ilettiği önemle vurgulanmaktadır.
Kur'an her şeyi açıklıyorsa, Buhari ve Müslim gibi kaynaklara ne gerek vardır?
Neden Allah Kur'an'da bize Müslüman diye isim takmışken, Sünni-Şii-Hanefi-Şafii, Hanbeli, Mâliki gibi isimleri kullanıp Allah'ın verdiği ismi yetersiz ve eksik görüyoruz?
Allah'ın verdiği renk(tevhid ile boyandık. Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir. Biz ancak ona kulluk ederiz(deyin)"
(Bakara- 138)
Allah'tan başkasına kulluk yakışır mı?
Yüzlerce âyette Kur'an'ın her şeyi açıkladığı bizi dosdoğru yola ilettiği ortaya konmaktadır.
Kur'an herşeyi açıklıyorsa Allah Resulü adın iftira edilen yüzbinlerce yalana ihtiyacımız olmaması gerekir.
Mezhep içtihatlarıyla veya hadislere dayandırılarak verilen hükümler Allah'ın hükmü değildir.
Allah Kuran'ı Mübin'de şöyle buyurur.
"...Hüküm yalnız Allah'ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. dosdoğru olan din İşte budur. Ama insanların çoğu bilmiyorlar"
( Yusuf- 40)
Mezhepleri dine eşitlemek veya tek hüküm haline getirmek, Allah'ın hüküm koyucu yetkisini başkasına devretmek demektir.
Oysa yüzlerce âyette açık bir şekilde görüldüğü gibi Allah'ın hüküm konusunda hiçbir ortağı yoktur ve olamaz.
Eğer Allah'ın hükmünü içermeyen ve onun tarafından gönderilmemiş olan kitapları, dini hüküm kaynağı yapıyorsak( ister mezhep ilmihali ister hadis kitabı olsun) Allah'ın kitabı Kur'an'la çeliştiğimizi bilmeliyiz.
Bu kitapların Buhari, Müslim, Ebu Davud gibi adlarla anılmaları ve mezheplerin Hanefi, Şafii, Caferi gibi adları, bu kitap ve mezheplerdeki hüküm sahiplerinin Allah değil, bu şahıslar olduklarını daha baştan adlarıyla ortaya koymaktadır. " "Allah'a davet eden, yararlı işler yapan ve ben müslümanlardanım diğen kimseden daha güzel söz söyleyen kim vardır "
(Fussilet- 33)
"Resulüm de ki: İşte bu, benim yolumdur. Ben Allah'a davet ediyorum. Ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz. Allah'ı ortaklardan tenzih ederim ve ben müşriklerden değilim"
(Yusuf- 38)
"Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. Onun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur"( En'am- 115.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder