HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR? 

( 16. YAZI )

 Kur'an'dan  öğrendiğimiz en önemli gerçek şudur. 

Çoğunluğa ve toplumda hakim olan inanca uymak insanı asla doğruya götürmemektedir.

 Oysa bugün insanların, dini adeta bir geleneğe dönüştürdüklerini, din adına birçok çarpık kabulün kökenini araştırmadan, bu kabulleri dinin bir parçası olup olmadığını sorgulamadan, "yaygın görüştür, bu böyledir, doğrudur, sünnettir, hadistir, içtihattır, atalarımız doğru söylemiştir onlar yanılmazlar, icma edilmiştir" diye  hemen kabul ettiklerini görüyoruz.

Halbuki yüce Allah Kur'an'da  şöyle buyuruyor.

"Şüphesiz yeryüzünde hareket eden canlıların Allah katında en kötüsü aklını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir"

 (Enfal- 22) 

"Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut akıllarıni kullanacağını mı sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yol bakımından  daha da sapıktırlar"

(Furkan-44)

Allah'ın yolu,  Kur'an, akıl, ilim, güzel ahlak,  adalet, merhamet ve vicdandır. 

Allah'ın yolu, tefekkür ve sorgulamadır. 

Allah'ın razı olmadığı canlı tipi gerçeklere sağır olan, âyetlete karşı gelen ve aklını işletmeyen taklitçi  ahmaklardır. 

Bu tipler Allah'ın diğer canlılardan ayırt edici özellik olarak verdiği aklı yerinde kullanmadıkları için Allah'ın sayısız delilleri ile birlikte Kur'an ve ilim delillerini de görememektedirler. 

Kur'an'ın anlattığı rahmet dinini  göremeyenler,  Allah'ın yüce sistemini,  uydurma ibadetler, salavatlar,  dualar, hurafeler, efsaneler, rüyalar, içinden çıkılması gerçekten zor ve uygulanması mümkün olmayan iftira bir dine  çevirmişlerdir.   

Bu tavırlarıyla da yüz milyonlarca vicdan sahibi ve  aklı selimi dinden uzaklaştırmışlardır. 

Hatta bir çok insanı dinsizlige sürüklemişlerdir. 

  Kuran'ın anlattığı İslam'ı, bu geleneksel, zorlaştırılmış, mantıksızlastırılmış dinden ayıklamak ve temizlemek  çok önemlidir. 

Böylece Kur'an'ın anlattığı İslam : Üzerindeki habis urlardan, ağır yüklerden, esaret zincirlerinden, akılsız eklemelerden, ahmakça uydurmalardan, batıl inanaçlardan  kurtulacaktır. 

Hem de Kur'an'dan ve dolayısıyla İslam'dan soğutulmuş akıllı kitlelerin geri kazanılması mümkün olacaktır.

 Dini bir şiddet ve ilkel yaşam tarzıymış gibi sunan talibanların, IŞİD'in, El Kaide, Boko Haram'ın ve tarikatlar ın bu derece yayılmasını ve tehlikeli boyutlara kavuşmasını sağlayanlar, Kur'an'ı dinin tek kaynağı olarak yeterli görmeyen ehli sünnet ve Şia'nın fetva makamlarıdır. 

Çünkü dinde Kur'an'ı tek kaynak olarak kabul edenler hiç bir zaman bir güç olmamışlardır.

 Bu Şia ve Ehli Sünnet âlimleri,  uydurma izahlarla, muhaddis ve müctehidlerini,  kendi imamlarını, dinin kaynağı yapmış, Allah'ın dini adına Kur'an ile birçok konuda ters düşen inanç ve ibadetler ortaya çıkarmışlardır.

Onlara bir kaç sorumuz var. 

Din tüm insanların anlaması için mi? 

Yoksa sadece üç dört kişinin anlaması için mi indirildi? 

Dört halifenin mezhebi neydi? Kur'an'da Hanefilik, Şafilik, Şiilik, Vahhabilik şeklinde bir mezhepten söz edilebilir mi? 

Kur'an, Dinin rehberi diye kendisinden mi bahsediyor?

 Yoksa Buhari, Müslim, 12 imamın eserlerinden mi? 

  Yüce Allah şöyle buyurur.

"...Bu kitab-ı sana her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik "

 (Nahl- 89 ) 

Diğer bir ayette

"Bu sana indirilen hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış sonra da detaylı açıklanmış bir kitaptır. Allah'tan başkasına kul olmayasınız diye..."

( Hud- 1, 2, 3)

Başka bir ayet "Ona rabbinden Mucizeler indirilmeli değil miydi? dediler. Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım. kendilerine okunmakta olan kitabı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi ?Elbette iman eden bir millet için onda rahmet ve ibret vardır"

(Ankebut- 50, 51) 

"Kur'an insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarır"

 (İbrahim- 1)

Allah'ın kesin delili olan Kur'anı okuyanlar dosdoğru bir yol üzerinde olurlar.

"Sen sana vahyedilene sımsıkı sarıl, Şüphesiz sen dosdoğru bir yol üzerindesin. Doğrusu Kur'an sana ve ümmetine bir öğüttür. ileride ondan sorumlu tutulacaksınız" 

(Zuhruf- 43,44)