1 Ağustos 2020 Cumartesi

RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN ŞİRK, HURAFE VE YALANLAR
 (63. YAZI )
Kişi uyanık iken Allah'ın Resülü'nü görmesi :
Said Nursi diyor ki: 
"Hatta Celaleddin es Suyuti gibi, uyanık iken, çok defa sohbeti Nebeviyeye  mazhar olan veliler...",(Sözler- 458 Yirmi Yedinci Söz, Yirmi Yedinci Sözün Zeyli, Birinci Hikmet, Tılsımlar Mecmuası 102)
"...Sonra ehl-i keşfin tasdikiyle yetmiş  defa Resulü Ekrem (aleyhissalatu vesselam) temessül edip, yakaza halinde (uyanık iken)  onun sohbetine müşerref olan Celaleddin-i Suyuti gibi Allameler  ve muhakkikler..."
 (Mektubat- 104-19. Mektup Mücizatı  Ahmediye, Yedinci Nükteli İşaret, Mukaddime)
 "Âlem-i yakazada, ( uyanık iken) Resulü Ekrem (aleyhisselamla) mükerrer (bir çok defa) surette müşerref olan Celaleddini Suyuti...",( Mektubat- 130-On Dokuzuncu Mektup)                                 
 CEVAP: 
Said  Nursi,  bu haberleri nereden almıştır? 
Neden bu gibi şeyleri söylemiştir? Bu gibi şeylerin olmasının  mümkün olamayacağını ona hatırlatan aklı başında hiç kimse yok muydu? 
Eğer Allah Resulü (aleyhisselam)ın böyle bir şeyi yapmaya gücü olsaydı, yâni Allah tarafından  kendisine insanlar  uyanıkken onları  ziyaret etme yetkisi verilseydi, ilk önce kendisinden 30- 40 sene sonra birbirlerini öldüren ashabına temessül  eder onları uyarırdı.
F Gülen de bu temessul hurafelerini Said Nursi'den alarak cemaatinin dini duygularını istismar ederek onları aldatmıştır.
Said Nursi uydurma hadislerle ilgili şöyle diyor. 
"Bütün ümmet bin seneden beri telakk-i bil kabul ettiği ve alemi İslam içinde en  az bir kısım ulemanın başka tevillerle bir  derece zaafiyetine hükmettiklerine  mukabil,
Cumhur muhaddisin ve  ümmeti Muhammediye (âleyhisselam) ın  kabul ettiği, ahir zamanda gelen bazı hadiseler hakkındaki muhtelif rivayetleri te'vil,  yani,
mümkün bir ihtimal mânâsıyla bu zamanda vukua gelen ve gözle görülen hadiselere tam mutabık çıkması bir yana,
 Dünyada hiçbir ilim ehli  yanlış diyemez. 
 Faraza o  hadislerden birisi mevzu(uydurma ) da olsa mevzuun manası hadis değil demektir.
 Yoksa manası yanlış demek değildir ki, darb-ı mesel  nevinden
ümmet o  rivayeti kabul etmiş.
Bu  nevi te'vilata  yanlış diyenler,
kaç cihette  yanlış
olduğu gibi,  ümmetin telakkisine  ihanet ve hadisleri inkardır.
Ve "süfyan'a dair hiçbir hadis yoktur, varsa mevzudur " diyen müddei hiç hadis kitaplarını okumadığı, 
belki Kur'an'ın sürelerini de ne kadar olduğunu bilmediği halde, biri  milyon,
 diğeri beş yüz bin  hadisi hıfzına  alan imamı Ahmed İbni hanbel ve imamı
Buhari gibi müçtehitlerin,  böyle külli ve umumi bir tarzda cesaret edemedikleri halde, o müddeî, külli bir surette ve umumi bir tarzda "Sufyan hakkında hiçbir hadis yoktur, varsa mevzudur" demesiyle haddinden
 binlerce defa tecavüz edip büyük bir hatayı irtikap etmiş, farzımuhal olarak hadis de olmazsa ümmeti İslamiyede  bir hakikatı içtimaiye  ve
müteaddit def'alar eseri görülmüş vâki ve hak bir hadise-i istikbaliyedir.
Mudafalar-  280, 281 Afyon müdafası)
CEVAP :
Şimdi biz yukarıda geçen cehalet dolu fikirlerin hangisine cevap verelim. 
Said Nursi'nin 
"Ahmed bin Hanbel'in bir milyon.
Buharinin beş yüz bin hadisi hıfızlarına aldıklarını "söylemesi ve buna inanması tam bir akıl tutulmasıdır.
Madem bu kadar hadisi ezberlemişler, neden en azından bu hadislerin  yüzde birini bile kitaplarına almadılar?
Said Nursi'nin Kur'an okuduğunu ve anladığını  söylemek,
ilme değer verdiğine inanmak ve aklını kullandığına ihtimal vermek imkansızdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder