1 Ağustos 2020 Cumartesi

NEBİ (A.S) IN ARKADAŞLARI (ASHÂB) GÖKTEKİ YILDIZLAR GİBİ MİYDİ? 
Nebi (a.s) ın  arkadaşları arasında Allah'ın razı olduğu, (Tevbe-100; Fetih-18) fedakar ve kahraman kimseleri  (Ahzab-23)  anlatan onlarca âyet mevcut olduğu  gibi, ashabın olumsuz tavır ve  hareketlerini anlatan onlarca  âyet de mevcuttur. 
Fakat Ehl-i Sünnet, din atalarını yüceltmek ve insanları onların inanç ve fikirlerine mahkum etmek gayesiyle ilk etapta ashabı gökteki yıldızlar gibi hata etmez olarak göstermişlerdir.
 Şia âlimleri de Ahzab-33.âyetine dayanarak  on iki imamın  her türlü  günah ve hatadan masum olduklarına inanırlar. 
 Allah Resulü'nün arkadaşlarının gökteki yıldızlar gibi olmadıklarını ortaya koyan yüzlerce âyetten bir kaç örnek:   
1-) "Allaha ve Resulü'ne ihanet etmeleri..."
 ( Enfal- 27 ) 
2-) "Savaştan kaçmaları..."
 (Âl-i İmran-152,153 ; Tevbe- 24,25 ) 3-) "Allah'ın düşmanlarını dost edinmeleri..."
 (Mumtehine- 1,2,3,4 )
 4-) "Nebi (a.s) ın eşine zina iftirasında bulunmaları..."
 (Nur- 11/ 21) Tam 10 âyet )
 5-) "Nübüvvet makamına ve Risâlet misyonuna saygısızlık..."
 ( Hucurat- 1, 2, 3,4 ;  Ahzab- 53, 69 : Tevbe- 58,61 ) 
6-) "Nebi (a.s) konuşma yaparken,  onu ayakta bırakarak ticarete, oyun ve eğlenceye koşmaları ..."
(Cuma-11) 
7-) Ashab, "Allah'a din öğretmeye kalkıyorlar..." 
(Hucurat-16)
8-) "Allah Resulü'nün arkadaşları Nebi (a.s) ile birlikte savaşa gitmekten çekiniyor"
(Tevbe-38,39,40,41)
9-) "Nübüvvet makamına ve Risâlet misyonuna eziyet etmeleri..."
(Ahzab-69)
"Nebi (a.s) arkadaşları dünya malına kanarak haksız yere adam öldürmeleri ..."
(Nisa-94) 
Bütün bunlardan başka Kur'an'da münafıklarla alakalı müstakil bir sürenin bulunması, 
yüzlerce âyette münafıkların anlatılması, 
İsrail oğullarının Allah'ın Elçilerine karşı saygısız tavırlarının Resulullah'ın arkadaşlarına örnek olarak aktarılması gösteriyor ki, sahabelerin büyük çoğunluğunun Kur'an' nın ahlakını temsil etmekten uzak kaldıklarını açıkça ortaya koymaktadır. 
Yani ashab ile günümüz müslümanları arasında takva haricinde bir farkın bulunmadığını söyleyebiliriz.
 Mesela : Allah Resul'ü (a.s) vefat eder etmez birbirleriyle savaşmaları ve  bu savaşlarda binlerce müslümanın hayatını kaybetmesi bu hakikatı gözler önüne seriyor. 
Ali ile Muaviye arasında Siffin'de yapılan savaşta 70 bin, Ali ile  Aişe arasında Basrada Cemel olayında 15 bin yine Ali ile Hariciler arasında Nehravanda yapılan savaşta binlerce kişi ölmüştür. 
 Peki bütün bu gerçeklere rağmen  Ehl-i Sünnet âlimleri neden  Allah Resulü'nün arkadaşlarının (Ashabın) hepsini gökteki yıldızlar gibi gösterip saf ve ümmi insanları aldatıyorlar ? 
Bunun nedeni şudur : 
Ehli Sünnet ve Şia arasındaki siyasi çatışmalarda, Şia, Ali, Hasan, Hüseyin, Fatma, Ehli Beyt ve 12 İmam hakkında onları yücelten, Ebubekir, Ömer, Osman, Talha, Aişe, Hafsa ve sahabelerin dördü dışında ( Mikdat b Esved, Ammar b Yasir, Selmanı Farisi, Ebu Zer el Gıfari Allah Resulü'nün bütün arkadaşlarının dinden çıkıp kafir olduklarını konu edinen binlerce hadis uydurmaya başlayınca, buna mukabil Emevi beslemesi Ehl-i Sünnet'in yalancı muhaddisleri de, Şia'dan aşağı kalmamak için Ebu Bekir, Ömer, Osman, Âişe, Hafsa ve sahabeler hakkında büyük bir  iftira ile  hadis kulliyatları meydana getirmişlerdir. 
Ehli Sünnet'in yalan rivayetlerinin en önemli sebeplerinden biri de Emevi saltanatının  vahşetini örtbas etmektir. 
İşte Ehli Sünnet ve Şia'ya bağlı mukallitlerin Kur'an'dan habersiz bulunmalarının en büyük sebebi bu uydurma rivayetler ve uydurma din olmuştur. 
Emevi saltanatı döneminde uydurulan, Abbasi idaresi döneminde kayda geçirilen ve Osmanlı Saltanatı döneminde en katı bir sadakatle yaşanan ırkçı Emevi Ehl-i Sünnet rivayetlerinin bir çoğundaki hadislerin Allah'a, Allah'ın Resulüne , dine, ilme, akla ve güzel ahlaka hakaret içerdiğinden ümmetin haberi yoktur. 
Dolayısıyla Emevi ve Abbasiler döneminde uydurulan aynen  Şia mezhebi gibi rivayetler üzerine kurulan Ehli Sünnet dini, ümmi insanları aldatmayı ve yalan söylemeyi kendine  temel prensip edinmiştir. 
Şia ve Ehli Sünnet dini, yalanı kendisine kaynak kabul eden bir sistem olarak şekillenmiştir.
 Bu yüzden ne Ehli Sünnet ve ne de Şia hiçbir zaman Kur'an'ın rahmet ve adalet iklimine ayak basamayacaklardır. 
 Ehli Sünnet ve Şia inançta ve fikirde, ibadet ve hürriyette bize öyle kötü bir miras bıraktılar ki, sadece yaşayan cahillerinden değil, ölmüş alimlerinden de çekeceğimiz var. Ehli Sünnet ve Şia'nın dinlerinden bağımsız olarak Kur'an'a yaklaşmayan ondan hiçbir şey anlayamaz.
 Çünkü Kur'an kendisine karşı yüz çevirmelerinden ötürü Ehli Sünnet ve Şia' ya kapılarını tamamen kapatmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder