27 Ağustos 2020 Perşembe

 HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR?

 (22. YAZI )

 Allah Resulü'nün hadis yazımına izin vermediğini, kendi sözlerinin yazımını yasakladığını hadisçiler bile kabul ederler. 

Ehli Sünnet mezhep âlimlerinin  iddialarına göre ise,  hadislerden de aynı Kur'an gibi dini hükümler çıkartılmalıdır. 

Yani hadislerde Kur'an gibi dinin kaynağıdır.

Peki dinin kaynaklarından biri de hadis ise,  Allah resulü nasıl olur da hadis yazımını yasaklar, insanların dini eksik öğrenmelerini, kendi sözlerine yalan katılmasını, sözlerinin bir kısmının unutulmasını göze alır.

 Kur'an'da kalemle yazı yazmaya dikkat çekilir, vasiyetin ve borcun yazılması emredilir. 

Eğer hadisler dinin kaynağı ise, vasiyetler ve borçlar bile yazılırken, Allah Resulü'nün dinin kaynağının yazılmasını engellemesi hiç mümkün olur muydu ? 

Eğer Resulullah dinin bir kaynağının kayda geçmiş olmasını engellemişse dinin tam ve eksiksiz bir şekilde öğrenilmesini de engellemiş olmaz mı? 

Demek oluyor ki eğer hadisler dinin kaynağı olsaydı, bunu en iyi bilen Resulullah olurdu. 

Onları yazdırır ve şu anda olduğu gibi hadislerin içine onbinlerce yalan karışmasını önlemiş olurdu.

Zaten hadislerin piyasaya çıkış tarihi Allah'ın Resulü'ne iftira olduklarını gösteriyor. 

Görüldüğü gibi Allah Resulü hadis yazdırmamakla kalmamış, şirk olduğunu bildiği için bunu yasaklamıştır. 

Basiret ve feraset sahibi hikmetin Resulü insanların hurafelere meyledici, Resulleri ilahlaştırıcı, mezheplere ve şialara bölünmeye müsait karakterlerini bildiğinden küfür ve şirke yol açacak hadis yazımı yasaklamıştır. 

Hem de hadis yazımını yasakladığını hiç kimse inkar edememektedir. 

Daha önce söylediğimiz gibi hadis tarihi bu gerçeği açık ve net olarak ortaya koyuyor.

Bugün gelinen nokta Resulullah'ın ilim, hikmet ve basiretini bir kez daha takdir etmemize sebep olmaktadır. 

 Hadisleri  dikkatli bir şekilde ele alacak olursak piramit biçiminde olduklarını görürüz.

 Piramitin tepesi Allah Resulü'nün dönemi olup aşağıya inildikçe piramitin eni artmaktadır.

 Piramitin temeline vardığımızda Resulullah'ın yaşadığı çağdan korkunç bir şekilde geniş olduğunu fark ederiz. 

Yani Resulullah (a.s) ın yaşadığı zaman diliminden uzaklaştıkça hadisler olağanüstü  bir şekilde artmışlardır. 

Halbuki makul olan tam tersi olması gerekirdi. 

Çünkü Resulullah'ın yanında olanlar hadisleri en çok bilenlerdi. 

Demek oluyor ki, Resulullah'ın arkadaşlarının dahi Kur'an'dan, onun tek kaynak olduğundan başka hiçbir amaç ve çabaları olmamıştır. Esasen sahabelerin hadislerle alakalı çalışma içine girmemeleri Kur'ani bir şuurdan  kaynaklanıyordu. 

Onlar dinde vahyin tek kaynak olduğunu, vahiy haricinde olan sözlerin şirk ve küfür olduğunu  çok iyi biliyorlardı. 

Ehl-i Sünnet hadis bilginlerinin iddiasına göre iki milyon hadis vardır. 

En sahih!! hadis kitabının derleyicisi olarak gösterilen Muhammed  Buhari'nin kitabındaki hadisleri 600 bin hadis arasından, Müslim'in ise 300 bin hadis arasından seçtikleri söylenir. 

Ebu Davud'un kitabındaki hadisleri 500.000 hadisten, mezhep kurucusu olan Malik'in muvattası 100.000 hadisten, Ahmed  bin  Hanbel ise musnedini 750.000 hadisin arasından seçtiği söylenmektedir. 

 Allah Resulü'nün 23 Yıllık elçilik yaptığını esas alır ve Miladi takvime göre hesaplarsak yaklaşık yirmi üç çarpı 365 eşittir 8395 gün elçilik yapmış olur. 

Mekke dönemini hariç tutalım. Çünkü Mekke dönemi sadece Kur'an tebliğiyle geçirilmiş bir zaman dilimidir. 

Kaldı 10 yıl,  geceleri çıkaralım, gazveleri savaşları bir tarafa bırakalım, daha önce anlatmaya çalıştık. 

Allah Resulü utangaç, mahçup, haya sahibi ve başkasının işine karışmayı sevmeyen bir tabiata sahip bulunuyordu. 

 Bir de Şia'daki hadis kaynaklarında bulunan hadisleri ele alalım. 

Bizim Buhari şerifimiz! varsa, onların Kafi'i şerifleri var. 

Bizim Allah'ın kılıcı Halid Bin Velid'imiz varsa, onların Allah'ın aslanı  Ali leri var.

Bizim iki şeyhimiz varsa onların da iki şeyhleri var( meşhur iki hadis kaynağı) Ehl-i Sünnet uydurdu, Şia  uydurdu, Şia uydurdu Ehl-i Sünnet  cevap verdi. 

Ehli Sünnet ve Şia arasındaki hadis uydurma yarışı aynen çocukların sidik yarışına benzer.

 Herhangi bir kişiye bir yıl önce en çok beraber vakit geçirdiği kişinin, babasının, çocuğunun karısının veya kocasının sözlerini ve yaptıklarını yazmasını söyleyelim.

 Aradan sadece bir yıl geçmesine rağmen yazılan sözleri gördüğümüzde Allah Resûlü'nün vefatından 200 yıl, 300 yıl, 400 yıl hatta 500 yıl sonra, gün başına 100 adet rivayet edilen hadislerin, toplam sayısından bile bunların içinden ne kadar çok yalan olduğunu anlayabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder