RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN ŞİRK, HURAFE VE YALANLAR
(65. YAZI )
Risâle'i Nur'da Hiristiyan ve Müslümanların ittifakına(!)
Said Nursi tarafından beklenen Mehdi de ortak edilmiş ve bu ittifak işinin programı olan Risâle-i Nur'u Mehdi'nin neşir ve tatbik edeceği de iddia edilmiştir..."
Said Nursi diyor ki:
"Sonra gelecek o mübarek zat (Mehdi) Risâle'i nuru bir program olarak neşr ve tatbik edecek"
(Sikke-i Tasdiki Gaybi- 9. parlak fıkralar)
Risâle'i Nur Kulliyatında Said Nursi İsa (a.s) ın vekili(!) olarak takdim edilmiştir.
"Ruhum bir mürşid-i ekmel taharri ederdi (arardı-araştırırdı)
Aramak üzereyken bana ilham olundu ki:
"Mürşidi sen uzakta arıyorsun, pek yakında bulunan Bediüzzaman vardır.
O zâtin Risale'i Nur'un müceddidi hükmündedir.
Hem aktabdır, hem Zülkarneyndir, hem ahir zamanda gelecek İsa (Aleyhisselam)ın vekilidir.
Yani müjdecisidir" denildi.
(Mustafa Hulusi- Barla Lahikası, 133, Yirmi Yedinci Mektuptan )
Kendisi hakkında "Mehdi ve Zülkarneyndir, İsa (a.s) ın vekilidir" ile ilgili talebelerinin söylediklerine Said Nursi aynen şöyle cevap veriyor.
"...Ben de o kardeşlerimin pek ziyade hüsnün zanlarını
(talebelerinde bulunan Sait Nursi'nin Mehdi olduğu inancı)
bir nevi dua ve bir temenni ve Nur talebelerinin Kemal'i itikatlarının bir tereşşuhu gördüğümden onlara çok ilişmezdim"
"Hatta eski evliyanın bir kısmı, Kerameti gaybiyelerinde
Risale'i Nur'u aynı o ahir zamanın hidayet edicisi olduğu diye keşifleri, bu tahkikati ile te'vili anlaşılır"
( Emirdağ Lahikası- 1, 262 yirmiyedinci mektuptan)
Said Nursi talebelerince kendisine verilen Mehdi payesini hiç de reddetmez ve tevazu perdesinin arkasındaki kimliğiyle der ki "Ahir zaman, o büyük şahsı
Ehli Beyt'ten olacak.
Gerçi mânen ben Hazreti Ali'nin (Radıyallahu Anh) bir veledi manevi hükmündeyim"
"Ondan hakikat dersi aldım"
Âl-i Muhammed (Aleyhisselam) bir manada hakikî Nur şakirdlerine şamil olmasından, Ben de Âl-i Beyt'ten sayılabildim.
Fakat bu zaman şahsi mânevi zamanı olmasından ve Nur'un mesleğinde hiçbir cihette benlik, şahsiyet, şahsi makamları arzu etmek, şan ve şeref kazanmak olmaz.
Nur'da ihlası bozmamak için, uhrevi makamat dahi verilse bırakmağa kendimi mecbur bilirim"
( Emirdağ Lahikası- 1, 262 yirmiyedinci mektuptan)
CEVAP :
Mehdilik konusu Risale'i Nur Külliyatında geniş bir şekilde ele alınmıştır.
Özet olarak kurgu şöyledir.
"Âhir zamanda Hristiyanlık ve Müslümanlık birleşecektir.
Büyük Deccal bir şahıs, bir fert, bir insan değil, fakat bir şahs-ı mânevidir.
Bu şahsı maneviyi pozitivizm, materyalizm, komünizm,
ateizm ve dolayısıyla dinsizlik oluşturmaktadır.
Bu büyük Deccalı Hz İsa'nın şahsı manevisinde birleşen Hristiyanlar ve Müslümanlar alt edecektir.
Deccalı ve âhir zamanda inecek olan Hz İsa'yı bir şahs-ı manevi olarak gören Said Nursi, her nedense İslam Deccal'ı Süfyanı ve onu alt edecek Mehdi'yi bu kez şahsi manevi olarak görmemektedir.
içinde teşevvuş olsa da Risale i Nur'daki ifadelerinden,
İslam Deccal'ı Süfyanı, Mehdi'nin yeneceği, bu Süfyan'ın Mustafa Kemal olduğu, Mehdi'nin ise kendisi olduğu anlaşılmaktadır.
Fakat Said Nursi'nin bu kurgusu da boş çıkmıştır.
Çünkü dünya çapında komünizm yıkılmış, bugün Rusya İslam ülkelerine ve Müslümanlara en yakın ülkelerden biri olmuşken,
en büyük ve gelişmiş silah sanayisi ile Hiristiyan Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa İslam ülkelerine ve
Müslümanlara karşı en ölümcül saldırıları yaparak günde onlarca,
binlerce, birkaç yıl boyunca milyonlarca Müslümanın ölmesine ve perişan olmasına sebep olmuşlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder