1 Ağustos 2020 Cumartesi

PARALEL DİN
 (11. YAZI)
En önemli mesele nedir?    
Dürüst bir şekilde  vicdanımıza müracaat ederek  şu soruları kendimize sormalıyız.
 Allah tarafından Resüllere (Allah'ın selâmı onların üzerine olsun)
indirilen tevhid  dini söz  konusu  olduğunda hangimiz hakikî  hangimiz  paralel  dinin  yanında yer alıyoruz?
 F Gülen ve terör örgütü  ile mücadele hususunda cesaretli
 olmamızın sebebi: 
Allah'ın dinine yaptıkları hakaret ve iftiralar mıdır?
Yoksa devlet adamlarının bu terör örgütüne açtığı savaş mıdır?
F Gülen kırk yıldan beri bu millete Ehl-i Sünnet ve   Şia'nın kaynaklarındaki uydurma ve yalan rivayetlerle
 Said Nursi'nin akıl almaz ve fikir kabul etmez hurafelerini anlatarak,  Kur'an ehli muvahhidleri sapık ilan  eden bir Kur'an  cahilidir.
 Bu alçak  yapıya karşı tutumunuzu  değiştiren şey sadece bunların devlete karşı koştukları siyasi şirk midir?
 Yoksa bunların Allah'a iftira, Allah'ın Resulüne hakaret ve tevhid akidesine  karşı koştukları gerçek şirk günahı mıdır?
 Yani biz bu casus, hırsız, kumpasçı, şantajcı, takiyyeci, müşrik, cani, cahil, Kur'an, ilim, hikmet, akıl, tefekkür,
tevhid ve sorgulama düşmanı,  hurafeci yapının Allah'a karşı koştukları şirk günahını en az devleti ele geçirmeye çalışmaları kadar önemsedik mi?
 Bu yalancı, iftiracı, hurafeci  ve aklını kiraya veren söz konusu örgüte karşı hissettiğimiz nefret ve yürüttüğümüz mücadelenin temelinde, bunların
Allah'ın dinine karşı paralel bir yapılanma içerisinde olmaları yatıyorsa, bu Kur'an'i ve Tevhid'i duruşumuzu,
Allah'ın diniyle  kıyaslandığında parelel durumda olan herkese ve her yapıya  göstermeliyiz.
Kur'an ahlakına sahip olma,
Allah Resulü'nün yolunda bulunma, onur, cesaret, dürüstlük ve  samimiyet bunu  gerektirir.
Gerçek müslüman budur. 
Rahman ve Rahim olan Allah, söz konusu grubun ülkede en güçlü ve etkili olduğu dönemde bunlara karşı Kur'an'i ve  Tevhid'i mücadele verenlerle,
siyasi iktidarın bu grubu terör örgütü ilan ettikten sonra onlara karşı  mücadele başlatanlar  arasındaki farkı
elbetteki kayda geçirmiştir.
 İkinci  grupta yer alanlar hiç şüphesiz diğer gruplarda mücadelelerini başlatmak için siyasi iktidarın
onları da "sakıncalı, hurafeci, yalancı ve güvenilmez, paralel devlet yapılanması " ilan etmesini bekleyeceklerdir.
Dolayısıyla, Kur'an ve Tevhid eksenli bir  bakış açısı ile olaylara
bakan kişiye Allah, basiret, feraset ve furkan bahşedecek,
diğerleri de siyasi ve dünyevi menfaatler peşinde koşmaya devam edeceklerdir.
 Mesela:  Neden Diyanet İşleri başkanlığı 15 temmuz darbesine kadar paralel devlet yapılanması ile ilgili olumsuz  hiçbir sözü olmamıştır.
Paralel terör örgütü ile Diyanet İşleri başkanlığının inancı arasında bir fark olmadığı içindir. 
 Diyanet İşleri başkanlığı Allah Resulü'ne karşı her türlü iftira ve hakareti  yapan  diğer paralel dini yapılanmalar aleyhinde neden sesini çıkarmaz?
Allah'ın Resulü siyasi ranttan daha  önemli değil mi?
Yüce Allah'a hakaret ile Allah Resulü'ne hakaret arasında bir fark var mıdır?
Allah Resulü'ne karşı iftira ve ihanet dine iftira ve ihanet değil midir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder