25 Mart 2022 Cuma

SALÂT NAMAZ DEĞİLDİR(14.YAZI) Evrensel mesajıyla insanlığın barış, huzur, refah, hidayet, rahmet, adalet ve barışını hedefleyen İslam, Şii ve Sünni kaynaklarıyla bir aşiretin, bir zümrenin, bir bölgenin, ilkel bir kabilenin dini haline geldi. Böylece hayata aydınlık olan Kur'ani kavramlar doğal olarak başka manâlara dönüştü. Kavramları Kur'an'dan çaldılar, fakat içine kendi inançlarının zehirini koyarak milleti felç ettiler.Ambalajın gerçekliğini gören ümmi halk, içinin ölümcül bir mikroplarla dolu olduğunu bilemezdi. Kur'an’ın en önemli kavramlarından olan “salât” bu konuda güzel bir örnektir.Çünkü bu kavram; dünyadaki bütün insanların maddi-manevi ihtiyaçlarını ve sorunlarını çözebilecek bir güce ve misyona sahipti. Eğer Allah’ın emrettiği “salât” kavramı Kur'an'da anlatılan orijinal ve organik anlamından kaydırılıp “namaz” şekli olarak değişmeseydi, bugün; namazın farzları, vacipleri, müstehapları, mendüpları, sünnetleri, mekrühları, müfsidleri, haramları, abdestin farzları, vacibleri, sünnetleri, müfsidleri, mekrühları, mendüplarını anlatan yüzlerce eser yazılmayacak, ümmetin beyni zehirlenmeyecek, kavram kargaşası yaşanmayacak, insanlar vahyin kitabını öğrenecek, dinlerini tek hidayet kaynağından öğrenmiş olacaklardı.Yani insanlar tevhidin önemini, şirkin ve tefrikanın yıkım gücünü, adalet ve merhameti, barış ve hoşgörüyü, topluma ve çevreye karşı ahlâklı davranmayı, icat ve bilimsel buluşlar yapmayı, eğitim ve öğretimi yaygınlaştırmayı, sanatta ve estetikte ileri gitmeyi esas gaye edinecek yani topluma faydalı bu gibi konular sürekli olarak ümmetin gündemini işgal edecekti. Nebi'ye salât'ı, Muhammed'a salavat, ihlası samimiyet, takvayı cemaat liderine ve şeyhe kulluk, Nebi ve Resül'ü peygambere, ibadet ve salât'ı namaz kılmaya çevirmek bozgunculuktur, fitnedir, vahyi tahriftir, kavramları tahriptir, yüce Allah'a iftira etmektir, büyük bir yalandır, hakkın üstünü örtmektir. Kur'an'da geçen hiçbir “salât” kavramı “namaz kılmak” anlamına gelmemektedir.Namaz ritüeli, insanları düşünmeye, sorgulamaya ve öğrenmeye değil, taklidi bir imana, gözü kapalı kabullenmeye ve sorgulamaktan kaçmaya teşvik eder. Ümmet namaz sayesinde cemaat ve tarikatların, fırka ve mezheplerin elinde oyuncak oldu.Namaz dinde en önemli istismar ve menfaat malzemesi haline geldi. Bir çok dernek ve vakıf namaz sayesinde ümmi halkın maddi-manevi varlığını semirdi, yedi bitirdi, emdi tüketti. İnsanlar neden namaz kıldıklarını bilmezler, ümmetin Kur'an'dan haberi yoktur. İman edenler bu yanlış algı yüzünden insanlığa bir çok icat gerçekleştirecek zeki, genç, yetenekli elemanların akıl ve üretimlerinden yoksun kaldı.Cemaat ve tarikatlarla felç edilen gençlik bilimde ve fende geri kalmakla birlikte güzel ahlakta ve özgürlükte de insanlığa iyi bir sınav veremedi. İnsanları hanif dinden uzaklaştırıp onlara ameli yönden işkence yapmak mı istiyorsunuz:"Salât, namazdır, Allahtan gelmiştir" diye bir kaç hadis uydurun, gerisi arkadan gelir.Söylediği her şey yalan ve iftira omalakla birlikte, Cübbeli'nin tarikatlar için söylediği anlamlı bir sözü vardır. Tarikatlar için diyor ki, "parayla beş on tane mürit bul, beş on bin kişi bedava gelir" Gerçekten de bu iş o kadar kolaydır. Batıl olsun, hak olsun insanlar kitaptan uzaktır ve sürekli olarak dini bir arayış içindedirler. İki üç mahalleye bir terör örgütü veya bir tarikat tekkesi kurun bir yıl içinde yüclerce olduğunu göreceksiniz.Amerika, İngiltere ve İsrail Şii ve Sünni coğrafyalardaki programı aynen böyle işliyor. Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünden uzak olan ümmi halk hemen tuzağa yakalanacaktır. Kur'an'da var olan yüzlerce emir ve yasaktan habersiz ümmi insanlara namaz, abdest ve haccın tek ibadet olduğunu öğretirsen onları belli bir disiplin içinde yapmasa da ölümüne iman etmeye ve hayatı pahasına sahip çıkmaya başlar. İşte bundan dolayı yüce Allah “kimse sizi Allah ile aldatmasın” (Fatır- 14)"sakın hakka batılı karştırmayın yani bile bile hakkı gizlemeyin" ( Bakara-42) buyuruyor. Yüce Allah'a ve Resülüne iftira edip “Namaz Allah’ın emri” diyen muhaddis ve müctehidlerin tabiilerine soruyoruz. 1-) Namaz kılınca ne oluyor?2-) Namazın size faydası nedir? 3-) Namaz neden kötülüklerden engellemiyor? Halbuki yüce Allah bir şeyi emredip veya yasakladığı zaman hemen arkasından gerekçesini de ortaya koyuyor. Salât kelimesine mescitte toplu olarak veya evlerde aile fertleriyle birlikte Kur'an'ın eğitim ve öğretim sistemi olarak algılasanız ne kaybedersiniz? O zaman toplumun ilim ve fikirde, güzel ahlak ve merhamette kaydettiği mesafeyi seyredin. Kur'an’ın orijinal ve organik kelimesini hurafe veya yalanlarla doldurmaya ne hakkınız var? Salât namaz anlamına çekilince “İlâhi dinin” insanı kurtarıcılığı, yol göstericiliği de kayboluyor.Kur'an'ın en önemli kavramı olan salât, eriyor ve bir hiç hükmüne geçerek felç ediliyor. Mesela: Dua kavramı, aslında dinamik ve aktif bir fiil iken pasif bir duruma düşürülmüştür.Yani hiç bir emek ve çaba harcamadan, insanı isteyen, dileyen, ne söylediğini bilmeyen bir nesne yapmıştır. Halbuki insan üzerine düşen bütün görevlerini ve sorumluluklarını yerine getirdikten sonra yüce Rabbine iltica eder. Dolayısıyla kendi durum ve ihtiyacına göre anlık dua eder ve zihinsel olarak hiç bir zaman yüce Allah ile kendi arasında bulunan ibadet ve iletişim bağını koparmaz. Bu olmadığı zaman dua, taklide, alışılmış bir ezbere, miskinleşmeye, işi Allaha havale etmeye sebep olmakta, insan yapacağını yapmak yerine, dua edip (dileyip) geçiştirmektedir. Halbuki dua önemli bir ibadet ve aktif bir ameldir.Dolayısıyla insana kendi yaptığından başka hiçbir şey yoktur.(Necm- 39; İsra-13)Bazen öyle oluyor ki, cemaat liderleri, tarikat şeyhleri, müftü ve imamlar dakikalarca süren dua merasimleri yapıyorlar. Tâbi içinde bir sürü riya ve gösteriş mevcuttur. Oysa Kur'an'a baktığımızda Nebi, Resül ve müminlerin duaları bir cümleyi geçmemektedir. Kur'an'da Nebi ve Resüllerin onlarca duası vardır. Hangi Nebi ve Resülün duası beş on saniyeden fazla sürmüştür. Dolayısıyla insanlığın salât'a büyük bir ihtiyacı vardır.Yüce Allah abes bir şey söylemez. Yani boşuna mı, "Biz zayıf bırakılmışlara (ezilenlere) iyilikler yapmak ve onları yeryüzüne önderler yapmak istiyoruz..." (Kasas-5)"...Devlet zenginler arasında dolaşan bir güç olmasın..." (Haşr- 7) buyursun. İşte ümmet, salat sayesinde bu âyetler gibi onlarca âyetten zihinsel desteklerini alıp ona göre bir hayat yaşayacaklardı. Ama salât kavramı tahrif olduğu için Kur'an'ı ezberleyen binlerce hafız bile âyetlerin hangi anlama geldiğinden habersizdir. Diyanetin, tarikatların ve cemaatlerin binlerce kursunda yetişen on binlerce hafız içinde bir tane Kur'an âlimi yoktur. Salât farklı, namaz farklı şeylerdir. Salât vahiy ile gece gündüz, her an yani ömür boyu temas halinde olmayı, akletmeyi, araştırmayı, sorgulamayı, gelişmeyi ve Resulün davasına destek olmayı önceler.Yani bu ilâhi bir emirdir.Ümmetin kıldığı Namaz ritüelli geleneksel bir ibadettir, yani namazın salât gibi yönlendirici bir yönü yoktur. Kur'an'daki salât, insanı, dünyayı ve hayatı inşa eden en önemli ilkelerden bir tanesidir. Sosyal, siyasal, ekonomik ve hukuki anlamda yaşanabilir, eşitlikçi ve paylaşımcı bir dünyanın inşasına yönlendirir.Fakat maalesef Şii ve Sünni din adamları tarafından Kur'an kavramlarının içleri alabildiğince ve profesyonelce boşaltıldı. Kavramlar Kur'ani olmasına rağmen, içerikleri rivayet ve gelenek ile dolduruldu.Bu profesyonelce operasyonda en büyük zulüm salât kavramına yapılmiştır. Bunun sonucunda da ümmetin ve dünyanın en önemli varlığı yani geleceği çalındı. Ümmet ile beraber bütün dünya ümmetleri bugün bunun bedelini ödemektedir Salât ve diğer kavramlar anlaşılmadığı sürece de bu böyle devam edecektir. Neyle suçlanırsak suçlanalım, neyle itham edilirsek edilelim, bu kavramların gerçek anlamlarıyla hayatamıza girmesi için durmayacağız. Durmayacağız çünkü cennetliklerin cehennemliklere sordukları soruya Biz salât'ı ihmal edenlerdendik (Müddessir-43) demeyeceğiz. Bütün önyargılarımızı bır tarafa bırakıp, katledilen kavramlardan sadece salât'ı bir araştırınbunu kendiniz ve Allah Resulü'nün davası için yapın derim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder