15 Mart 2022 Salı

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(160. YAZI)İsra Süresi 9-) Şüphesiz ki bu Kur'an en kıvamlı yola hidayet eder yani salih amellerde bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.10-) Ve âhirete iman etmeyenlere gelince, onlar için de elem verici bir azap hazırlamışızdır.11-) Yani insan hayrı davet ettiği kadar şerri de davet eder yani insan pek acelecidir!12-) Ve biz, geceyi ve gündüzü iki âyet (delil) kıldık. Nitekim, Rabbinizin nimetlerini araştırmanız, ayrıca, yılların sayı ve hesabını bilmeniz için gecenin karanlığını silip (yerine, eşyayı) aydınlatan gündüzün aydınlığını getirdik yani biz, her şeyi açık açık tafsil ettik.13-) Yani biz, her insanın tâirehu (amelini- kaderini) kendi boynuna bağladık yani insan için kıyamet gününde, açılmış olarak (yaptıklarını) önüne neşredilecek (menşuran) bir kitap çıkarırız.14-) Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter.15-) Kim (vahyin) hidayet yolunu seçerse, ancak kendi nefsinin hidayetini seçmiş olur yani kim de (vahyin hidayetinden) saparsa, kendi nefsinin aleyhine sapmış olur yani hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü üslenmez yani biz, bir Resül (vahiy-Resül) göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz.(Tebliğ kavramı, Kur'an'da vahiy ve Resül bağlamında kullanılılır. Aslında vahyin kendisi hem beyan'dır hemde belâğ'dır. "Resül göndermeden azap etmeyiz" demek, vahiy göndermeden azap etmeyiz demektır.Resül ile vahiy aynı şeydir. Tebliğ, Nebi bağlamında kullanılmaz.) 16-) Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşılarına (salih amellerde bulunmalarını) emrederiz; buna rağmen onlar orada fasıklık yaparlar. Böylece o ülke, helâke müstahak olur; biz de orayı darmadağın ederiz.17-) Yani Nuh'tan sonraki asırlarda nicelerini helâk ettik yani kullarının günahlarını bilen ve gören olarak Rabbin yeterlidir.18-) Her kim bu acele geçen (dünyayı) dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız.19-) Ve kim de ahireti ister yani bir mümin olarak ona yaraşır bir emek ile çalışırsa, işte bunların çalışmaları meşkürdür. (şükre şâyan görülmüştür) 20-) Hepsine, onlara da bunlara da (dünyayı isteyenlere de ahireti isteyenlere de) Rabbinin vergisinden (istediklerini önlerine) sereriz yani Rabbinin vergisi (kullarına) kısıtlanmış değildir. 21-) (Ey Nebi!) Bir bak, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün (farklı) kılmışızdır yani elbette ki âhiret, dereceler ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür.22-) (Ey Nebi!) Sakın Allah ile beraber bir ilâh tanıma! Sonra kınanmış ve kendi başına terkedilmiş olarak oturur kalırsın.23-) Yani Rabbin, sadece kendisine ibadet etmenizi ve ana-babanıza da güzellikle davranmanızı kesin bir şekilde karara bağladı. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında büyüklük çağına ulaşırsa, kendilerine "öf!" bile deme yani onları azarlama yani her ikisine de güzel söz söyle.24-) Yani onları merhametten gelen alçakgönüllülük kanatlarını üzerlerine ger yani "Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl terbiye edip büyütmüşlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!" de. 25-) Rabbiniz sizin nefislerinizde olanı çok iyi bilir. Eğer siz salih olursanız, şunu bilin ki Allah, boyun bükerek (vahye) yönelenlere karşı Ğafur'dur. 26-) Ve akrabaya, yoksula, yol evladına hakkını ver yani gereksiz yere de saçıp savurma.27-) Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.28 -) Ve (Eğer elinin dar olması sebebiyle) Rabbinden umduğun bir rahmeti, beklerken o hak sahiplerine şimdilik ilgi gösteremiyorsan, hiç olmazsa onlara gönül alıcı bir söz söyle.29 -) Ve sakın elini boynuna kilitleyip asma onu büsbütün de açıp saçma. Sonra (bakmakla yükümlü olduğun kimseler tarafından) kınanmış mahsur (pişman) bir durumda oturur kalırsın.30-) Rabbin rızkı dilediğine bol verir, dilediğine miktarında verir. Şüphesiz ki O, kullarından haberdar olandır, onları görendir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder