25 Mart 2022 Cuma
KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(167. YAZI)Meryem Süresi, 98 âyet olup Mekke'de inmiştir. Rahman Rahim Allah'ın Adıyla 1-) Kâf. Hâ. Yâ. Ayn. Sâd. 2-) Bu, Rabbinin, Zekeriyya kuluna rahmetinin zikredilmesidir. 3-) Hani o, gizli bir sesle Rabbine nida etmişti: 4-) Rabbim! dedi, kemiklerim zayıfladı ve başım ağardı.Yani Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bir zaman şaki olmadım. 5-) Yani ben, arkamdan dâvâ başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Ve karım da kısırdır yani kendinden bana bir veli (oğul) bağışla.6-) Ki o bana ve Ya’kub ailesine vâris olsun yani Rabbim, onu rızana lâyık kıl!7-) (Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya’dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık. 8-) Zekeriyya: Rabbim! dedi, karım kısır olduğu yani ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir? 9-)(Allah:) Öyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydır yani daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de ben yaratmıştım, buyurdu. 10-) O: Rabbim! dedi, (çocuğum olacağına dair) bana bir âyet ver. Allah: Senin âyetin, sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşmamandır, buyurdu. 11-) Bunun üzerine Zekeriyya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak: "Sabah akşam tesbih edin" diye onlara vahyetti.(Âyette "evha ileyhim" "onlara vahyetti" olarak geçmesi, Zekeriyya (a.s) ın kavmiyle doğal (sözlü) olmayan bir yolla iletişim kurması ve bu iletişim sırasında dil'e, dilsel göstergelere yani "dedi, söyledi, konuştu" gibi, sözlü diyaloğu ifade eden fiillere başvurmamasından kaynaklanmıştır. Beşerde beşere vahiy sadece bu âyette geçmektedir. Buda sözle değil işâretle gerçekleşmiştir.) 12-) "Ey Yahya! Kitab’ı (Tevrat’ı) bütün kuvvetinle al!" (dedik) yani henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik. 13-) Yani tarafımızdan ona (ailesine karşı) düşkünlük ve (vahiy'le) arınmışlık (verdik) yani o, takvalı idi. (Âyette bulunan "hanenen" ifadesi, bir şeye karşı aşırı bağlılık, düşlünlük ve sevgi anlamına gelmektedir. Daha çok aileye karşı düşkün olanlar için kullanılır.) 14-) Yani ana-babasına karşı çok erdemli idi yani cabbar bir isyankar değildi. 15-) Yani doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün ona selam olsun!(dedik) 16-) Ve kitap’ta Meryem’i de zikret. Hani o, ehlinden ayrılarak doğu tarafında bir mekâna çekilmişti. (Âyette "zikret" denilmesinin sebebi, Kur'an'la ilgili bir durumdur. Yani bir bak, zikir olan Kur'an'da Allah onun hakkında ne söylüyor?Dolayısıyla Nebi ve Resüller hakında haber sahibi olmak için Kur'an'dan başka kaynaklara gitmek caiz değildir.) 17-) Meryem, onlarla kendi arasına bir örtü edinmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine bir beşer olarak temessül etti. 18-)(Meryem) dedi ki: Senden, Rahman'a sığınırım! Eğer takvalı bir kimse isen (bana dokunma). 19-) Ben, yalnızca, sana arınmış bir çocuk bağışlamam için Rabbinin bir Resülüyüm, dedi.20-)(Meryem:) Bana bir beşer değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi. 21-) Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydır. Yani biz, onu insanlara bir âyet ve kendimizden bir rahmet kılacağız. Yani bu iş karara bağlanmıştır. 22-) Meryem onu yüklendi. Bunun üzerine onunla ıssız bir mekâna çekildi.23-) Doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti. "Keşke bundan önce ölseydim yani insanlar tarafından unutulup giden biri olsaydım!" dedi. 24-) Altından ona şöyle nida etti: "Hüzünlenme! Rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir." Kıraat Farklılığı ("fenédéhé min tehtihe" altından ona nida etti" cümlesinde bulunan, "min tehtihe" yi "men tehtihe" "altında olan" olarak da okunmuştur. O zaman mana "alt tarafında olan ona nida etti" oluyor.) 25-) "Yani hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün." 26-) "Ye, iç yani gözün aydın olsun! Eğer beşerden birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah’a savm adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım." (Birincisinde "beşer" ikincisinde "insan" denilmesinin sebebi, Meryem'in başına gelenlere karşı habersiz ve masum olduğundan ilki beşer, mesele anlaşılınca iş beşeri olmaktan çıkıp insanlar için büyük bir şok oldu.) 27. Nihayet onu taşıyarak kavmine gelince, dediler ki: Ey Meryem! Andolsun sen tuhaf bir şey getirdin! 28-) Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi ve annen de iffetsiz değildi. 29-) Bunun üzerine ona işâret etti "Biz, dediler, beşikte olan bir sabî ile nasıl konuşuruz?" 30-) Dedi ki: "Ben, Allah’ın kuluyum. O, bana kitab’ı verdi yani beni Nebi kıldı"31-) "Ve nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı Yani diri olduğum sürece bana salât'ı yani zekât'ı (arınmayı) emretti." 32-) "Ve beni anneme karşı erdemli kıldı yani beni şaki bir zorba yapmadı." 33-) "Ve doğduğum gün, öleceğim gün yani diri olarak kaldırılacağım gün selam üzerimdedir." 34-) İşte, hakkında şüphe ettikleri Meryem oğlu İsa -hak söz olarak- budur. 35-) Allah’ın bir evlât edinmesi, olacak şey değildir! O, bundan münezzehtir. Bir işe karar verdiği zaman, ona sadece "Ol!" der ve oluş sürecine girer. 36-) (İsa şunu da söyledi:) Yani Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise (sadece) O’na ibadet ediniz. İşte müstakim yol budur.37-) Sonra hizipler kendi aralarında ihtilâfa düştüler. Azim güne şahit olunduğu zamanda o kâfirlerin vay haline! 38-) Bize gelecekleri gün (başlarına gelecek olanlarla) onları işittir ve göster. Çünkü o gün zalimler apaçık bir sapkınlık içinde olacaklar. 39-) Yani (ey Resül!) Sen pişmanlık ve üzüntü günü hakkında onları uyar. Yani onlar bu gafletin içine dalmış oldukları halde yani henüz iman etmemişken (bakarsın) iş karara bağlanmıştır. (Âyette geçen "hasret" kaçırılan fırsat yüzünden duyulan büyük bir pişmanlık ve üzüntü anlamına gelmektedir.) 40-) Yere ve onun üzerindekilere sadece biz vâris oluruz yani onlar yalnız bize döndürülürler. 41-) Ve kitap’ta İbrahim’i de zikret. Zira o, tasdik edici bir Nebi idi. 42-) Bir zamanlar babasına dedi ki: Ey babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niye ibadet edersin? 43-) Ey babacığım! Andolsun sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Öyle ise bana tâbi ol ki, seni düz yola hidayet edeyim. 44-) Ey babacığım! Şeytana ibadet etme! Çünkü şeytan, merhametli olan Allah’a âsi olmuştur. (Âyette geçen şeytan, İbrahim (a.s) ın mucadele ettiği, şeytan süretine girmiş, şeytanın ete kemiğe bürünmüş hali olan o günün müşrik din adamıdır. Yani zihinsel şeytan değildir.) 45-) Ey babacığım! Rahman tarafından sana azap dokunup da şeytanın velisi olmandan korkuyorum. 46-) Babası: Ey İbrahim! dedi, sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni recmederim! Yani uzun bir zaman beni terket! 47-)(İbrahim:) Sana selam olsun! Rabbimden senin için istiğfar dileyeceğim. Çünkü O bana karşı çok lütufkârdır. 48-) Sizden de, Allah’ın dununda (yanında-astında) ibadet ettiğiniz şeylerden de uzlete çekiliyor yani sadece Rabbime dua ediyorum. Umarım:(senin için) Rabbime dua etmemle şaki olmamış olurum. 49-) Nihayet İbrahim onlardan yani Allah’ın dununda ibadet ettikleri şeylerden uzlete çekildiği zaman biz ona İshak ve Yâ’kub’u bağışladık yani her birini Nebi kıldık. 50-) Onlara rahmetimizden bağışta bulunmuştuk yani kendilerine yüce bir sadakat lisanı kılmıştık.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder