28 Mart 2022 Pazartesi
KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(170. YAZI)Tâhâ Süresi 64-) "Öyle ise hilenizi kurun; sonra saf saf halinde gelin! Muhakkak ki bugün, üstün gelen kurtulmuştur." 65-)(Dediler ki:) Ey Musa! Sen mi atasın yoksa ilk atan bizmi olalım. 66-) Hayır, siz atın, dedi. Sihirleri sayesinde ipleri ve sopaları, hayali olarak kendisine koşuyorlar gibi göründü. 67-) Musa, birden içinde bir korku hissetti.68-) "Korkma! dedik, üstün gelecek olan kesinlikle sensin." 69-) "Sağ elindekini at da, onların yaptıklarını yutsun. Yaptıkları, sadece bir sihirci hilesidir yani sihirci nereye varsa (ne yapsa) iflah olmaz." 70-) Bunun üzerine sihirbazlar secde ettiler; "Harun’un ve Musa’nın Rabbine iman ettik" dediler. (Sihirbazların secdesi "Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik" demeleridir. Kur'an'da secdenin hangi anlama geldiğini görmek isteyen, secde kavramından sonraki kelimeye veya cümleye baksın. İşte o kelime ve cümle secdenin hangi anlama geldiğini gösteriyor.) 71-) (Firavun Şöyle dedi:) Ben size izin vermeden önce ona iman ettiniz öyle mi! Gerçek şu ki o, size sihir öğreten büyüğünüzdür. Şimdi elleriniz ile ayaklarınızı tereddüt etmeden çaprazlama keseceğim yani sizi hurma dallarına asacağım yani hangimizin azabının daha şiddetli ve baki olduğunu bileceksiniz. 72-) Dediler ki: "Seni, bize gelen apaçık beyyanâta yani bizi yaratana tercih edemeyiz. Öyle ise hükmün neyse onu uygula! Sen hükmünü ancak bu dünya hayatında geçirebilirsin" 73-) "Bize, hatalarımızı ve senin bize zorla yaptırdığın sihri bağışlaması için Rabbimize iman ettik yani Allah hayırlı ve bâkidir." 74-) Şurası muhakkak ki, kim Rabbine mücrim olarak gelirse, onun için cehennem vardır orada ne ölür ne de dirilir! 75-) Ve kim de salih amellerde bulunmuş bir mümin olarak O’na gelirse, işte üstün dereceler bunlar içindir. 76-) İçinde devamlı kalacakları, zemininden nehirler akan Adn cennetleri! İşte arınanların mükâfatı budur. 77-) Andolsun ki biz Musa’ya: Kullarımla birlikte gizlice yola çık da (size) yetişilmesinden korkmaksızın yani endişe etmeksizin onlara denizde kuru bir yol aç, diye vahyetmiştik. 78-) Bunun üzerine Firavun, askerleri ile birlikte onların peşine düştü. Denizde onları kaplayan şey (felaket) kaplayıvermişti. 79-) Ve Firavun, kavmini saptırdı yani hiçbir zaman hidayete yöneltmedi. 80-) Ey İsrailoğulları! Sizi düşmanınızdan kurtardık yani Tûr’un sağ tarafına (gelmeniz için) size vâde verdik ve size menn ile selvâyı indirdik. 81-) Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yeyiniz, bu hususta taşkınlık etmeyiniz; yoksa gazabım size helal olur yani kime gazabım helal olursa gerçekten o, çöküp gitmiştir. 82-) Ve muhakkak ki ben, tevbe eden yani iman eden yani salih amel işleyen, sonra (vahiy'le) hidayet bulan kimseyi mağfiret ederim. 83-) Seni acele ile kavminden ayrılmaya sevkeden nedir, ey Musa! 84-)(Musa:) İşte, dedi, onlar da benim izimdeler yani Rabbim razı olasın diye sana acele ile geldim. 85-)(Allah buyurdu:) Senden sonra biz, kavmini (Harun ile kalan İsrailoğullarını) fitne (sınama) ettik yani Sâmirî onları saptırdı. 86-) Bunun üzerine Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndü. Ey kavmim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Şu halde ahid size uzun mu geldi, yoksa üstünüze Rabbinizin gazabının helal olmasını mı istediniz ki, bana olan vâdinizden hilaf ettiniz? 87-) Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi özgür irademizle dönmedik. Lakin biz, o kavmin (Mısır’lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı. 88-) Bu adam, onlar için, böğürebilen bir buzağı cesedi çıkarttı. Bunun üzerine: İşte, dediler, bu, sizin de, Musa’nın da ilâhıdır. Fakat o unuttu. 89-) O şeyin, kendilerine hiçbir sözle mukabele edemeyeceğini yani kendilerine ne bir zarar ne de bir fayda vermeye mâlik olmadığını görmezler mi? 90-) Andolsun Harun, onlara daha önce: Ey kavmim! demişti, siz bunun yüzünden sadece fitneye uğradınız. Sizin Rabbiniz şüphesiz Rahman (olan Allah’tır.) Şu halde bana tâbi olunuz yani emrime itaat ediniz. 91-) Onlar: Biz, dediler, Musa aramıza dönünceye kadar buna itikaf yapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz! 92,93-)(Musa, döndüğünde:) Ey Harun! Dalâlete düştüklerini gördüğün halde bana tâbi olman konusunda sana mâni olan neydi? Yoksa emrime âsi mi oldun? 94-) (Harun:) Ey anamın oğlu! dedi, saçımı ve sakalımı tutma! Ben, senin: "İsrailoğullarının arasına ayrılık düşürdün yani sözümü tutmadın!" demenden korktum. 95-) (Musa:) Ya senin amacın nedir, ey Sâmirî? dedi. 96-)(O da:) Ben, onların görmediklerini gördüm yani Resülün izinden bir kabza kaptım onu (erimiş mücevheratın içine) attım yani nefsim bana böyle yapmayı hoş gösterdi, dedi. 97-) (Musa:) Git! dedi, artık hayatın boyunca sen: «Dokunmak yok!» diyeceksin yani senin için, kurtulamayacağın bir vâde var. İtikaf yapmış olduğun ilâhına da bak! Andolsun, biz onu yakacağız; sonra da onu parça parça edip denize savuracağız! 98-) Şüphesiz sizin ilâhınız, kendisinden başka ilâh olmayan Allah’tır yani O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder