23 Mart 2022 Çarşamba

KUR'AN-I MÜBİN'İN ANLAMI(166.YAZI) 66-) Musa ona: Sana öğretilen ruşt'ten ilim öğretmen için sana tâbi olayım mı? dedi.67-) Dedi ki: Doğrusu sen benimle sabretmeye güç getiremezsin.68-) Yani iç yüzünü ihâta edemediğin bir habere nasıl sabredersin?69-) Musa: İnşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın yani senin emrine isyan etmem.70-) O kul: Eğer bana tâbi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma! dedi.71-) Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Nebi-Resül) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.(Kıraat Farklılığı Âyette geçen "lituğrika ehlehe" "halkını boğmak için mi" kelimesi, diğer bir kıraate göre, "liyuğraka ehlehe" "halkının boğulması için mi" olarak okunmuştur. 72-) İlim sahibi: Ben sana, benimle sabretmeye güç getiremezsin, demedim mi? dedi.73-) Musa: Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme yani işimde bana güçlük çıkarma, dedi.74-) Yine yürüdüler. Nihayet bir gence rastladıklarında hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Bir nefse karşılık olmaksızın, masum bir nefsi katlettin öyle mi! Gerçekten sen istenmeyen bir şey yaptın!75-)(İlim ve hikmet sahibi:) Ben sana, benimle beraber sabretmeye güç getiremezsin, demedim mi? dedi.76-) Musa: Eğer, dedi, bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme. Gerçekten benim tarafımdan (ileri sürebilecek) özrün sonuna ulaştın.77-) Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar.(İlim ve hikmet sahibi) hemen onu doğrulttu. Musa: Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın, dedi.78-)(İlim ve hikmet sahibi) şöyle dedi: "hézé firâku beyni ve beyneke" İşte bu, benimle senin aranda ayrılış zamanıdır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim."79-) "Gemi var ya, o, denizde çalışan miskinlerindi. Onu ayıplı hâle getirmek istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir melik vardı."80-) "Erkek çocuğa gelince, onun ana-babası, mümin kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları taşkınlığa ve küfre batırmasından korktuk."81-)(Devam etti:) "Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan hayırlı, arınmış yani daha merhametlisini versin."82-) "Ve duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı ve babaları ise salih bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar yani ben bunu kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabretmeye güç getiremediğin şeylerin te'vili budur."(Te'vil, Nebi ve Resüllerin vahiy yoluyla çözdükleri gayb haberleridir. Yani yorum anlamına gelmiyor. Kur'an'da nerde "te'vil" geçiyorsa, orada yüce Allah'ın iradesi ve ilmi yani vahiy mevcuttur. Yusuf (a.s) da te'vil yoluyla sorunları çözmüştü.) 83-) Resûlüm! Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar. De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım.84-) Gerçekten biz onu yerde iktidar ve kudret sahibi kıldık yani ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.85-) O da bir yola tâbi oldu.86-) Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Ve onun yanında bir kavim buldu. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek veya haklarında güzellik etme yolunu seçeceksin, dedik.87-) O, şöyle dedi: "Zulmedeni cezalandıracağız; sonra o, Rabbine döndürülecek; sonra Allah da ona (hiç kimsenin) istemeyeceği bir azap ile cezalandıracak."88-) "Ve iman edip de salih amel işleyen kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık vardır yani buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz."89-) Sonra yine yola tâbi oldu.90-) Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık.91-) İşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.92-) Sonra yine yola tâni oldu.93-) Nihayet iki sed arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu.94-) Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu yerde Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir harç kılalım mı?95-) Dedi ki: "Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşılmaz bir sed kılayım"96-) "Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye getirince (vadiyi doldurunca): "Üfleyin (körükleyin)!" dedi. Artık onu kor haline sokunca: "Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim" dedi.97-) Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler.98-)(Zülkarneyn:) Bu, Rabbimden bir rahmettir. Fakat Rabbimin vâdi gelince, O, bunu yerle bir eder yani Rabbimin vâdi haktır, dedi.99-) O gün (kıyamet gününde bakarsın ki) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir halde bırakmışızdır; Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya toplamışızdır.100-) Yani cehennemi o gün kafirlere arz etmişizdir.101-) Onlar, gözleri zikrimi (Kur'an'ı) görmeye kapalı tutan ve onu duymaya da tahammül edemeyenlerdi. 102-) Kâfirler, benim dunumda (yanımda-yöremde-astımda) kullarımı evliya edineceklerini mi sandılar? Biz cehennemi kâfirlere bir menzil olarak hazırladık.103-) De ki: Size, (yaptıkları) ameller bakımından en çok husrana uğrayanları bildirelim mi?104-) Bunlar; dünya hayatında bütün çabaları boşa gitmiş ama güzel işler başardıklarını sanıyorlardı. 105-) İşte bunlar, Rablerinin âyetlerine yani O'na kavuşmaya kâfir olan, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir ki, biz onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız.106-) İşte, kafir oldukları, âyetlerimi ve resûllerimi alaya aldıkları için onların cezası cehennemdir.107-) İman edip salih amellerde bulunanlara gelince, onlar için menzil olarak Firdevs cennetleri vardır.108-) Orada devamlı kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.109-) De ki: Rabbimin sözleri için deniz mürekkep olsa ve bir o kadar da ilâve getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir.110-) De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlâh'ınızın, tek bir İlâh olduğu vahyediliyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, salih amellerde bulunsun yani Rabbine ibadette hiç kimseyi şirk koşmasın. (Kehf Süresinin Sonu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder