17 Mart 2022 Perşembe

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(161. YAZI)İsra Süresi 61-) Yani (bir zamanlar) meleklere: Âdem'e secde edin! demiştik. İblis'in dışında hepsi secde ettiler. İblis: "Ben, dedi, çamurdan yarattığına secde eder miyim!" 62-) Dedi ki: "Şu benim üstümde kerametli kıldığına bir bak! Yemin ederim ki, eğer beni kıyamet gününe te'hir edersen, pek azı dışında, onun zürriyetini kendime bağlayacağım!"(Adem'in şeytanın üzerinde bir keramete yani üstünlüğe sahip olması onun akıl, yetenek, icad ve ilerleme kaydetmesiyle ilgilidir. Hem zihinsel şeytan hemde zihinsel şeytanların süret bulmuş hali olan din adamları insanları bu faziletlerden ve erdemlerden alıkorlar yani insanın maddi-manevi ilerlemesine engel olurlar.) 63-)(Allah) buyurdu: Git! Onlardan kim sana tâbi olursa, şüphesiz ki hepinizin cezası cehennemdir. Tam bir cezadır.64-) Onlardan gücünün yettiği kimseleri savtinle (sesinle kötülüklere) teşvik et; süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına, evlâtlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun. Şeytan, insanlara, aldatmadan başka bir şey vâdetmez.(Bu âyette anlatılan şeytan zihinsel şeytan değil, gerçek anlamda şeytanın kılığına girmiş, ete kemiğe bürünmüş, şeytanın süret almış hali olan din adamıdır. Bu âyette simgesel bir anlatım sanatı mevcuttur. Bu şeytanlarda gerçek bir iman yoktur. Sadece tâbilerinin akıllarını sihirleyici ses ve edebiyat yaparlar. Âyette geçen kötülükler şirktir. Suvariler, ileri gelen din anlatıcıları, yayalar ise, aldattıkları müritlerdir. Verdikleri vaad ise, yalan ve hayali cennetlerdir. Fakat hepsi çölde görülen serap gibi aldatmadan başka bir şey değildir. O da ancak âhirette belli olacaktır.) 65-) Şurası muhakkak ki, benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir saltanatın ve delilin olmayacaktır. (Onlara) vekil olarak Rabbin yeter.(İhlas, dinin Allah'a özel kılınması demektir. Yani dinde Kur'an'dan başka hiç bir kitap kabul etmeyen muhlis, başka kaynaklara iman eden müşrik oluyor.) 66-) (Kullarım!) Rabbiniz (öyle bir Rab) ki, faziletine nâil olmanız için denizde gemileri sizin için yüzdürendir. Doğrusu O, sizin için Rahim'dir.67-) Yani denizde başınıza bir musibet geldiğinde, O'ndan başka bütün dua edip yalvardıklarınız kaybolup gider. O sizi kurtarıp karaya çıkardığında, yine O'ndan (kitabından) yüz çevirirsiniz yani insan çok nankördür.68-) O'nun, sizi kara tarafında yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut üzerinize kum savuran bir fırtına göndermeyeceğinden emin mi oldunuz? Sonra kendinize bir koruyucu da bulamazsınız.69-) Yahut O'nun, sizi bir kez daha oraya (denize) iadenizde üzerinize bir kasırga yollayarak, küfrünüzden dolayı sizi boğmayacağından emin mi oldunuz? Sonra, bundan dolayı kendinize (intikamınızı almak için) bizi arayıp soracak bir destekçi de bulamazsınız.70-) Yani andolsun ki biz, Âdemoğluna ikramda bulunduk yani onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık yani kendilerine güzel güzel rızıklar verdik yani onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden faziletli kıldık.(Şia ve Ehl-i Sünnette var olan "eşrefi mahlukat" söylemi, doğru değildir. Yani Âdemoğlu göklerde ver yerde bulunan her şeyden daha üstün ve değerli kılınmamıştır.? 71-) Her insan topluluğunu imamları ile birlikte çağıracağımız o günde kimlerin kitabı sağından verilirse, onlar, fitil kadar bir zulme uğramamış olarak kitablarını okuyacaklar.72-) Yani bu dünyada (hakka karşı) kör olan kimse ahirette de kördür; üstelik en sapkın bir yoldadır. 73-)(Müşrikler,) sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize isnat etmen için seni, nerdeyse, sana vahyettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi.74-)(Ey Nebi!) Eğer seni (vahyin üzerinde) sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin.75-) O zaman, hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık; sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın.(Yukarıdaki üç âyet din ve iman olarak vahiy'den başka bir kaynağa azıcık meyledenlerin dünya ve âhirette başlarına gelecek olan felaketler anlatıyor. Yani âyetlerden anlayacağımız mezhep müşriklerinin yatacak yerleri yoktur. Özellikle 73.âyet hadisler şirkine dikkat çekmektedir. ) 76-) Yani onlar, seni o yerden (yurdundan) çıkarmak için nerdeyse yeri başına dar edeceler. Aslında onlar da, senin ardından pek az bir müddet kalırlar.77-) Senden önce gönderdiğimiz Resüllerimiz hakkındaki sünnet (kanun da) budur yani sünnetimizde hiçbir değişiklik bulamazsın.78-) Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) salât'ı ikâme et yani fecir Kur'an'ını (ihmal etme) Çünkü fecir Kur'an'ı (huzur ve dinginlik, algılama ve zihin açısından) şahitlidir.79-) Yani gecenin bir kısmında uyanarak, sana özel bir nafile olmak üzere (Kur'an'ı) teheccud et. (Böylece) Rabbin, seni,(sıkıntılardan sonra) övülecek bir konuma ulaştırsın.(Mekke'de inen sürelerde tekil olarak geçen tesbih, salât ve salat'ı ikâme ile ilgili bütün âyetler kelime kelimesine hepsi Nebi (a.s) ın Nübüvvet makamı ile ilgilidir. Özellikle yalnız Nebi (a.s) ın Nübüvvet makamı ile ilgili olan gece ve fecir salât'ından tüm müminleri sorumlu tutmak ve insanları namaza kaldırmek tam bir cehalettir. Yani Hud 114; İsra-78, 79; Tâhâ 130 ve benzeri bütün salât âyetlerinin hepsi Mekki'dir ve hepsi sadece ve sadece Nebi (a.s) Nübüvvet makam ve mertebesi ile ilgilidir. Söz konusu âyetlerin iniş sebep ve hikmet de Müzzemmil süresinde çok açık bir şekilde açıklanmıştır. Dolayısıyla namaz gibi bir ibadet olmadığı gibi sabah namazı diye bir şey de yoktur. Namaza çağrı da sadece cuma namazı için meşru kılınmıştır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder