10 Mart 2022 Perşembe

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(156.YAZI) 84-) Ve her ümmetten bir şahit göndereceğimiz gün, artık kâfirlere izin verilmez yani onların özür dilemeleri istenmez. ŞÂHİD Bir çok kavram gibi "şâhid" kavramı da Kur'an'da Allah, vahiy ve Resul bağlamında kullanılmıştır. Allah bağlamında kullanıldığı âyetler. "De ki: Ey ehl- i kitap! Allah yaptıklarınıza şâhid olurken niçin Allah'ın âyetlerinin üzerini örtüp onları inkar ediyorsunuz"( Âli İmran- 98)"De ki: Hangi şey şehadetçe en büyüktür? De ki: (Allah'tan başka ilah olmadığına dair) benimle sizin aranızda Allah şahittir. Bu Kuran bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu..."( Enam- 19) Yukarıdaki âyet kiyamet gününe kadar din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiç bir kaynağın olamayacağını açık olarak ortaya koyuyor.Yani din anlatanlar sadece Kur'an'dan konuşmaları ve sadece Kur'an'ı Mübin ile uyarı ve ikaz yapmaları gerekir."Mümin olanlar, Yahudi olanlar, Sabiiler, Hristiyanlar, Mecusiler ve Müşrik olanlara gelince, muhakkak ki Allah bunlar arasında kıyamet gününde ayrı ayrı hükmünü verir. Çünkü Allah her şeyin üzerinde şâhid olandır"(Hac- 17)Kur'an'da Allah'ın her şeyin üzerinde şâhid olduğu ile ilgili onlarca ayet vardır.Resul bağlamında kullanıldığı âyetler. "İşte böyle sizin insanlara şahitler olmanız, Resul'ün de size şahid olması için size vasat bir ümmet kıldık..."(Bakara- 143)"Her bir ümmetten bir şâhid getirdiğimiz ve seni de (Ey Resul! ) bunlara şahid olarak gösterdiğimiz zaman durum nasıl olacak"(Nisa-41)"Ehl-i kitaptan her biri (kendi) ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o (İsa, Resul olarak) onlara şahitlik edecektir"(Nisa- 159)( ...Resul şöyle cevap verdi) içlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine şâhid idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici sen oldun"( Maide- 117)"O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şâhid göndereceğiz..."(Nah- 89) "Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde de böyleydi. Resul'ün size şahid olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce gelmiş kitaplarda gerekse bunda (Kur'an'da) size Müslümanlar adını verdi..."(Hac-78) Kur'an'da "şâhid" kavramı "ümmet" kavramı bağlamında kullanıldığı için, son Nebi ve Nübüvvete bağlı son Resül olan Muhammed (a.s) sadece kendi döneminde yaşayan insanlara "şâhid" olabilir. Beşer Resül olan Muhammed (a.s) kendisinden sonra gelen insanlara şâhid olamaz. Çünkü Kur'an'da "ümmet" kavramı aynı zaman ve zeminde yaşayan "vatandaşlar" için kullanılırken, "millet" kavramı, ister şirk, ister islam olsun dünya tarihinde yaşayan bütün insanlar için kullanılan bir kelimedir. Yüce Allah, İsa (a.s) a "Beni ve anamı Allah'ın yanında iki ilâh edinin diye sen mi söyledin..." sorusuna, İsa (a.s) şöyle cevap vermiştir. "...içlerinde bulunduğum müddetçe onların üzerinde şâhid idim. Beni vefat ettirince artık onların üzerinde gözetleyici sen oldun..."(Mâide-117)Kur'an'da bir çok kavram Allah, vahiy ve resul bağlamında kullanılır. Bazı kavramlar var ki, sadece vahiy ile Resul bağlamında kullanılmıştır. Bazı kavramlarda vardır ki, Allah ile Resul bağlamında kullanılmıştır. Çok az olmakla beraber Nebi bağlamında kullanılan kelimeler de vardır. Kur'an sisteminde vahiyle Resul eşit bir konuma sahiptir. Fakat nihayette esas hedef olarak "vahye yani Kur'an'a tabi olmak ve ondan ayrılmamak emredilmiştir.(Âraf-3; En'am-153,155)Bu ilâhi emir başta Nebi olmak üzere bütün müminler için aynı öneme sahiptir.Onlarca âyete göre Nebi (a.s) da yalnız vahye tabi olmak ve Resül (a.s) da sadece vahyi tebliğ etmek zorundadır.Kur'an'da Nebi ve Resül sistemi çok önemlidir.Nebi vahye tâbi olur (Ahzab-1, 2) Resül ise vahyi tebliğ eder ( Mâide-67) İşte Şia ve Ehli Sünnet'in muhaddis ve müctehidleri Nebi ve Resül sisteminin cahili olduklarından dolayı Allah Resulü'nü Kur'an'dan ayırarak büyük bir kaos, anarşi ve fitneye sebep olmuşlardır. Halbuki Allah'ın son mesajı olan Kur'an'da vahiy ile Resul etle tırnak gibi birbirinin içine girmiş, aynı olmuş, birbirinden ayrılmayacak, iç içe geçmiş bir şekilde dizayn edilmiştir. Fakat Şia ve Ehli Sünnet'in cahil mezhep imamları Resulü anlamak için Kur'an'a, Kur'an'ı anlamak için Resul'e gitmediler. Yani vahye gitmiş olsalardı son Nebi ve Resul ile birlikte bütün elçileri de hakkıyla anlamış olacaklardı.Kur'an'da anlatılan Resul yerine uydurdukları hayal mahsulü bir Muhammed'in peşine takılıp uydurma ve anlamsız yani çok zor bir din yaşadılar. Yalan ve iftira rivayetlerle Allah'ın Resulü Muhammed (a.s) ı tanımanın imkanı yoktur. Yeryüzünde bundan daha absürt bir inanç ve ahlak yoktur.Aydınlıkta kaybettiklerini, kapkaranlık bir dünyada şaşkın şaşkın arayıp duruyorlar.) 85-) Ve o zulmedenler azabı gördüklerinde, artık onlardan azap hafifletilmez yani onlara (rahmet nazarıyla) bakılmaz.86-) Şirk koşanlar, şirk koştukları şeyleri gördükleri zaman derler ki: "Rabbimiz! İşte bunlar, senin dununda (yanında-astında-yörende) dua ettiğimiz şeriklerimizdir." Onlar da bunlara: "Siz yalancılarsınız" diye söz atarlar.87-) Ve o gün Allah'a teslim olurlar yani iftira ettikleri şeyler onlardan kaybolup gider.88-) Kafir olup Allah yolundan engelleyenler var ya, işte onlara, yapmakta oldukları fesatları sebebiyle, azap üstüne azaplarını arttıracağız.89-) Ve o gün her ümmetin içinden kendilerine bir şahit göndereceğiz ve seni de bunların üzerine şahit olarak getireceğiz ve bu kitab'ı sana, her şey için bir açıklama yani bir hidayet ve rahmet kaynağı yani müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.90-) Hiç şüphesiz ki Allah, adaleti yani güzel ahlakı yani akrabaya vermeyi emreder. Ve fahşâyı yani münkeri yani ırkçılığı da yasaklar. O, tezekkür edesiniz diye size vâzediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder