27 Mart 2022 Pazar

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(169. YAZI)Tâhâ Süresi, 135 âyet olup Mekke'de inmiştir. Rahman Rahim Allah'ın Adıyla 1-) Tâ. Hâ. 2,3-) Biz, Kur’an’ı sana, güçlük çekesin diye değil, ancak (Allah’tan) korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik. 4-) Kur’an yeri ve yüce gökleri yaratan Allah tarafından peyderpey indirilmiştir. 5-) Rahmân, (ilim ve kudretiyle) Arş’a istivâ etmiştir. 6-) Göklerde, yerde ve ikisi arasında bulunan şeyler ile toprağın altında olanlar hep O’nundur. 7-) Eğer sen, sözü açıktan söylersen, bilesin ki O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir. 8-) Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O’na özeldir. 9-)(Ey Nebi!) Musa hadisi (sözü) sana ulaştı mı? 10-) Hani o, bir ateş görmüş ve ehline: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm. Belki ondan size bir meş’ale getiririm veya ateşin yanında bir hidayet edici (yol gösterici) bulurum, demişti. 11-) Oraya geldiğinde kendisine : Ey Musa! diye nida edildi: 12-) Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuçlarını çıkar! Çünkü sen mukaddes Tuvâ vâdisindesin! 13-) Yani ben seni seçtim. Şimdi vahyedileni işit. 14-) Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah’ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana ibadet et yani zikrim (vahiy) için salât'ı ikâme et! (Bu âyette açık olarak salât'ın vahyi öğrenme ve öğretme, eğitim ve öğretim sistemi yani salât'ın insanlara vahiyle zihinsel destek sağlamak olduğunu görüyoruz.) 15-) Saat mutlaka gelecektir. Herkes peşine koştuğu şeyin karşılığını bulsun diye neredeyse onu gizleyeceğim. 16-) Ona iman etmeyen yani nefsinin hevasına tâbi olan kimseler sakın seni ondan (vahiy'den) alıkoymasın; sonra mahvolursun! 17-) Şu sağ elindeki nedir, ey Musa? 18-) O, benim asamdır, dedi, ona dayanırım, onunla davarlarıma yaprak silkelerim yani benim ona başkaca ihtiyaçlarım da vardır. 19-)(Allah:) At onu, ey Musa! dedi. 20-) Onu hemen attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi! 21-)(Allah buyurdu:) Al onu! yani korkma! Biz onu ilk siretine iade edecğiz. 22-) Bir de elini koltuğunun altına sok ki, bir başka âyet olmak üzere o, kusursuz ve lekesiz beyazlıkta çıksın. 23-) Ta ki, sana, (böylece) en büyük âyetlerimizden bazılarını gösterelim.24-) Firavun’a git. Çünkü o haddi aştı. 25-) (Musa:) Rabbim! dedi, göğsüme genişlik ver. 26-) Yani işimi bana kolaylaştır. 27- 28) Yani dilimdeki bağı çöz ki, sözümü anlasınlar. 29-30) Ve birde ehlimden kardeşim Harun'u bana vezir kıl, 31-32) Onunla yükümü bağla yani onu işime ortak kıl. 33-34) Böylece seni çok tesbih edelim yani seni çok analım. 35-) Şüphesiz sen bizi görmektesin. 36-)(Allah:)Ey Musa! dedi, istediklerin sana verildi. 37-) Yani (ey Musa!) andolsun ki, biz sana bir defa daha minnette bulunmuştuk. 38-) Bir zaman, vahyedilecek şeyi annene (şöyle) vahyetmiştik: 39-) Musa’yı sandığa koy; sonra onu yemme (denize) bırak; deniz onu sahile atsın da, benim düşmanım yani onun düşmanı olan biri onu alsın yani (ey Musa!) sanin üzerine kendimden bir sevgi koydum. 40-) Hani, kız kardeşin gidip «Ona kefil olacak birini size bulayım mı?» diyordu. Böylece seni, gözü aydınlık olsun ve üzülmesin diye annene geri verdik yani sen, birini öldürdün de seni gamdan kederden kurtardık yani seni bir çok sınamadan geçirdik yani bunun için senelerce Medyen halkı arasında kaldın. Sonra takdire göre geldin ey Musa! 41-) Yani seni, nefsim için yetiştirdim. 42-) Sen ve kardeşin âyetlerimle git yani sakın benim zikrimi (vahyi) ihmal etmeyin. 43-) Firavun’a gidin. Çünkü o, haddi aştı. 44-) Onunla konuşurken yumuşak söz söyleyin. Umulur ki o, tezekkür eder veya huşu duyar. 45-) Dediler ki: Rabbimiz! Doğrusu biz, onun bize ifrat derecesinde kötü davranmasından yahut iyice haddi aşmasından korkarız. 46-)(Allah) buyurdu ki: Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm. 47-) Haydi, ona varın deyin ki: Biz, Rabbinin iki elçisiyiz. İsrailoğullarını hemen bizimle birlikte gönder yani sakın onlara eziyet etme! Andolsun ki sana Rabbinden bir âyetle geldik yani hidayete tâbi olanlara selam olsun (Selamın hidayete tâbi olanların üzerinde olduğu bize vahyedilmiştir) 48-) Andolsun ki bize vahyedilen, yalanlayan ve yüz çevirenlerin üzerine azap olsun.(Azabın yalanlayan ve (vahiy'den) yüz çevirenlerin üzerinde olduğu bize vahyedilmiştir) 49-) (Firavun:) Rabbiniz de kimmiş, ey Musa? dedi. 50-) (Musa:) Bizim Rabbimiz, her şeye hılkatini (fıtrat ve özelliğini) veren, sonra da (vahiy'le) hidayeti gösterendir, dedi. 51-) (Firavun:) Öyle ise, önceki medeniyetlerin durumu ne olacak? dedi. 52-) (Musa:) Onun ilmi, Rabbimin indinde bir kitaptadır. Rabbim, kaybetmez ve unutmaz, dedi. 53-) O, yeri size beşik yapan yani onda size yollar açan ve gökten de su indirendir. Onunla her çeşit bitkiden çiftler çıkardık. 54-) Yeyiniz; hayvanlarınızı otlatınız. Şüphesiz bunda (kötülüklerden) engelleyen akıl sahipleri için (Allah’ın kudretini gösteren) âyetler vardır. 55-) Sizi ondan (topraktan) yarattık ve yine sizi oraya iade edeceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız. 56-) Andolsun biz ona (Firavun’a) âyetlerimizin hepsini gösterdik; yine de yalanladı yani (haktan) kaçındı. 57-) Dedi ki: Bizi, yaptığın sihirle yerimizden çıkarasın diye mi geldin, ey Musa? 58-) Öyle ise, muhakkak surette biz de sana, aynen onun gibi bir sihir getireceğiz. Şimdi sen, seninle bizim aramızda, ne senin, ne de bizim muhalefet etmeyeceğimiz uygun bir yerde buluşma zamanı ayarla. 59-) Musa: Buluşma zamanınız, bayram günü, kuşluk vaktinde insanların toplanma zamanı olsun, dedi. 60-) Bunun üzerine Firavun dönüp gitti. Tuzağını (sihirbazlarını) topladı; sonra geldi. 61-) Musa onlara: Yazıklar olsun size! dedi, Allah hakkında yalan yere iftira etmeyin! Sonra O, bir azap ile sizi mahveder! Andolsun İftira eden, perişan olur. 62-) Bunun üzerine onlar, durumlarını aralarında tartıştılar yani gizli gizli konuştular. 63-) Şöyle dediler: "Bu ikisi, muhakkak ki, sihirleriyle sizi yerinizden çıkarmak yani sizin örnek yolunuzu gidermek isteyen sadece iki sihirbazdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder