18 Mart 2022 Cuma

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(162. YAZI)İsra Süresi 80-) Yani şöyle de: Rabbim! Gireceğim yere sıdk ile girmemi sağla ve çıkacağım yerden de sıdk ile çıkmamı sağla yani bana tarafından, yardım edici bir sultan kıl.81-) Yani de ki: Hak geldi; bâtıl yıkılıp gitti. Zaten bâtıl yıkılmaya mahkumdur.82-) Yani biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir ve zalimlerin yalnızca husranlarını artırır.83-) Yani insanın üzerine nimeti serdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir yani yan çizer ve ona bir de zarar ziyan dokunacak olsa iyice ye'se düşer.84-) Yani de ki: Herkes, kendi mizaç ve karakterine göre amel yapar. Bu durumda, Rabbiniz kimin yolunun hidayette olduğunu en iyi bilendir.85-) Ve sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir yani size (ondan) ancak az bir ilim verilmiştir.(Âyette bulunan ruh, vahyin iniş şeklidir. İnsanlarda var zannedilen ruh değildir. Çünkü insanda ruh diye bir şey yoktur. İnsanlar beden yani kabirde çüreyecek olan vucüt elbisesi, ruh olarak bilinen elektrik enerjisi ve nefisten oluşurlar. Ölüm anında elektrik kesilir, kabirde vucüt elbisesi yok olur, geriye sadece nefis kalır. Azap ve ödül alacak olan nefistir.) 86-) Eğer biz dilersek sana vahyettiğimizi gideririz; sonra bu durumda sen de bize karşı hiçbir koruyucu bulamazsın.87-) Ancak Rabbinin rahmeti (sayesinde Kur'an bâki kalmıştır). Çünkü O'nun sana olan fazileti çok büyüktür olmuştur.88-) De ki: Andolsun, bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek için üzere insü cin bir araya toplansalar yani birbirlerine arka da olsalar, onun bir benzerini getiremezler.89-) Yani şüphesiz ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde tasrif ettik. Yine de insanların çoğu küfürden başkasını kabullenmediler.90-) Yani onlar: "Sen, dediler, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla iman etmeyeceğiz."91-) "Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki, içlerinden gürül gürül nehirler akıtmalısın."92-) "Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin."93-) "Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın yani bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece (göğe) çıktığına da asla iman etmeyiz."De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer Resül'den başka bir şey değilim" (Yani ey Mekke müşrikleri! Bu istediğiniz şeyleri siz gerçekleştirebilir misiniz? O halde bir beşer olarak bunları bende gerçekleştiremem. Böyle şeyleri benden istemeyin.) 94-) Yani kendilerine hidayet geldiğinde, insanların (buna) iman etmelerini sırf, "Allah, Resül olarak bir beşeri mi gönderdi?" demeleri menetmiştir.95-) Deki: Eğer yerde yerleşmiş gezip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten, Resül olarak bir melek gönderirdik.96-) De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah kâfidir. Zira O, kullarından haberdardır onları görmektedir.97-) Yani Allah kime (vahiy'le) hidayet verirse, işte hidayeti bulan odur ve kim de (vahiy) hidayetini kaybederse artık onlara, Allah'ın dununda veliler bulamazsın yani kıyamet gününde onları kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzükoyun haşrederiz. Onların kalacağı yer cehennemdir ki, ateşi yavaşladıkça onun alevini artırırız.(Hidayet bulmanın ve hidayete ulaşmanın tek yolu vahiy'dir. İster Nebi olsun, ister Resül olsun kim olursa olsun hiç kimse yüce Allah tarafından indirilen vahiy'den bağımsız olarak hidayeti bulamaz. Hidayetin tek kaynağı son vahiy olan Kur'an'dır.) 98-) Cezaları işte budur! Çünkü onlar, âyetlerimize kafir oldular yani "Sahi bizler, bir kemik yığını ve kokuşmuş toprak olduktan sonra yeni bir yaratılışla diriltileceğiz öyle mi?" demişlerdir.99-) Görmediler mi ki, gökleri ve yeri yaratmış olan Allah, kendilerinin benzerini yaratmaya da kadirdir yani Allah, onlar için bir vâde takdir etti. Bunda şüphe yoktur. Ama zalimler, küfürden başkasını kabullenmediler.(Âyetlere "görmediler mi" denmesinin sebebi, müşriklerin buna iman etmelerinden kaynaklanıyor. Yani müşrikler göklerin ve yerin Allah tarafından yaratıldıklarına iman ediyorlardı.) 100-) De ki: Rabbimin rahmet hazinesini eğer siz temellük etseydiniz, harcanır korkusuyla kıstıkça kısardınız yani insanın eli sıkıdır!101-) Andolsun biz, Musa'ya açık açık dokuz âyet verdik. Haydi İsrailoğullarına sor. Musa onlara geldiğinde Firavun ona, "Ey Musa!senin sihirlenmiş olduğunu zannediyorum!" dedi. 102-) Musa Firavun'a: "Pek âlâ biliyorsun ki, bunları, birer basiret olmak üzere, ancak, göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de senin gerçekten mahvolmuş olduğunu zannediyorum!" dedi. 103-) Derken, Firavun onları ülkeden çıkarmak istemedi. Bu yüzden biz onu ve beraberinde olanların hepsini (denizde) boğduk.104-) Ve arkasından da İsrailoğullarına: "O topraklarda iskan edin! Ahiret vâdi tahakkuk edince, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz" dedik.105-) Ve biz bu Kur'an'ı hak olarak indirdik yani o hakkı getirdi yani seni (bir Resül olarak) ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.106-) Yani biz onu, Kur'an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye (âyet âyet, sûre sûre) ayırdık yani onu peyderpey indirdik.107-) De ki: Siz ona ister iman edin, ister iman etmeyin; şu bir gerçek ki, bundan önce kendilerine ilim verilen kimselere o (Kur'an) okununca, derhal secde ederlerdi. 108-) Yani derlerdi ki: Rabbimizi tesbih ederiz. Rabbimizin vâdi mutlaka yerine getirilir.109-) Yani (Kur'an okumak) onların haşyetlerini arttırmış bir şekilde ağlayarak yığılıp düşerlerdi. 110-) De ki: "İster Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler O'na özeldir." Salâtında yüksek sesle okuma; onda sesini fazla da kısma yani ikisinin arasında bir yol tut.111-) "Çocuk edinmeyen, mülkte şeriki bulunmayan, âcizlikten ötürü bir veliye de ihtiyacı olmayan Allah'a hamdederim" de yani onu büyükle, büyüklükle an. (İsra Süresinin Sonu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder