20 Mart 2022 Pazar

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(144. YAZI)Kehf Süresi 31-) İşte onlara, alt taraflarından nehirler akan Adn cennetleri vardır. Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle bezenecekler yani ince ve kalın dîbâdan yeşil elbiseler giyecekler. Ne güzel karşılık yani ne güzel ağırlanma yeri!32-) Onlara, şu iki adamı darbı misal olarak ver: Bunlardan birine her türlü üzümden iki bahçe kıldık ve her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış ve aralarında da ekinler bitirmiştik.33-) İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş yani hiçbirini eksik bırakmamıştı ve ikisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık.34-) Bu adamın başka ürünleri de vardı. (Bir gün) arkadaşıyla tartışırken ona: "Ben, mal ve nefer (çoluk çocuk-çevre) bakımından senden daha izzetliyim" dedi. 35-) Yani bu şekilde kendi nefsine zulmederek cennetine girereken, "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını zennetmiyorum" dedi. 36-) "Yani saatin kopacağını zannetmiyorum ve Rabbimin huzuruna döndürülürsem, hiç şüphem yok ki, (orada) bundan daha hayırlısını bulurum" (dedi.) 37-) Arkadaşı ona: "Sen, dedi, seni topraktan, sonra nutfeden (spermadan) yaratan, daha sonra seni bir adam biçimine sokan Allah'a karşı kâfir mi oldun?"38-) "Lâkin O Allah benim Rabbimdir yani ben Rabbime hiç kimseyi şirk koşmam."39-) "Yani cennetine girdiğinde: Mâşâallahu lâ kuvvete illâ billâhi- kuvvet yalnız Allah'ındır, deseydin ya! Eğer mal ve evlât bakımından beni kendinden daha az görüyorsan (şunu bil ki):"40-) "Umulur ki Rabbim bana, senin cennetinden daha hayırlısını verir yani senin cennetine gökten yıldırımlar gönderir de kupkuru bir yer haline gelir."41-) "Yahut, sabahleyin (cennetinin) suyu dibe çekilir de bir daha onu arayıp bulamazsın."42-) Ve derken onun ürünleri kuşatılıp yok edildi. Böylece sabahleyin bağı uğruna yaptığı infaktan ötürü ellerini oğuşturup kalmış yani cennetinin çardakları yere çökmüş, "Yazıklar olsun bana, keşke Rabbime hiç kimseyi şirk koşmamış olsaydım! diyordu. 43-) Yani kendisine Allah'ın dununda yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi kendine yardım edecek güçte de değildi.44-) İşte burada velâyet, Hak olan Allah'a özeldir. Karşılığı en hayırlı veren O'dur yani en hayırlı âkıbeti ancak O verir. 45-) Yani onlara şunu da darbı misal olarak ver: Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkisi (önce gelişip) birbirine karışmış; arkasından rüzgârın savurduğu çerçöp haline gelmiştir yani Allah, her şeyin üzerinde muktedir olandır. 46-) Mal ve oğullar, dünya hayatının zinetidir yani bâki olan salih ameller Rabbinin indinde hem sevapça daha hayırlı yani emel bağlama bakımından da daha hayırlıdır.47-) Ve o gün, dağları yürütürüz yani yeryüzünün çırılçıplak olduğunu görürsün ve onlardan hiç birini bırakmaksızın tümünü haşrederiz.48-) Yani hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna arzedilmişlerdir: Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize geldiniz. Oysa size vâdedilenlerin gerçekleşeceği bir zaman tayin etmediğimizi zannetmiştiniz, değil mi?49-) Ve kitap ortaya konmuştur: Suçluların, onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. Yani "Yazıklar olsun bize! derler, bu nasıl bir kitapmış! Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın (yaptıklarımızın) hepsini içine almış!" Ve yaptıklarını karşılarında hazır olarak bulmuşlardır yani senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.50-) Ve biz meleklere: Âdem'e secde edin, demiştik; İblis hariç olmak üzere, onlar secde ettiler. (İblis) Rabbinin emrine fasıklık yaparak cinlerden oldu. Onlar sizin düşmanınız iken, benim dunumda onu ve zürriyetini mi veli ediniyorsunuz? Zalimler için bu ne kötü bir bedeldir!(İblis cinlerden değildir. Secde emrine karşı geldikten sonra cinlerden oldu. Yani "kibirlendi ve kafirlerden oldu" (Bakara-34; Sâd-74) gibi anlamak gerekiyor.) 51-) Ben onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışına ve ne de bizzat kendilerinin yaratılışına şahit tuttum yani ben saptıranları yardımcı edinmedim.52-) Ve o gün (Allah, müşriklere): Benim ortaklarım olduklarını iddia ettiklerinizi çağırın! buyurur. Onları çağırmışlardır; fakat kendilerine icabet etmemişlerdir yani onların arasına tehlikeli bir uçurum koymuşuzdur. 53-) Ve mücrimler ateşi gödüklerinde, orayı boylayacaklarını anladılar yani ondan kurtuluş yolu bulamazlar.54-) Andolsun ki biz, bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali tasrif etmişiz. Fakat (hakka karşı) her şeyden daha çok cedelleşen insan olmuştur. 55-) Yani kendilerine hidayet geldiğinde insanları iman etmekten ve Rablerinden mağfiret talep etmekten alıkoyan şey, sadece, öncekilerinin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesini, yahut azabın göz göre göre kendilerine gelmesini beklemeleridir!56-) Ve biz Resülleri, ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kâfir olanlar ise, hakkı bâtıl ile ortadan kaldırmak için mücadele ederler yani onlar âyetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır.57-) Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da ona sırt çevirenden yani kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır! Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik yani onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayete eremeyeceklerdir.58-) Ve senin, bağışı bol olan Rabbin merhamet sahibidir; şayet yaptıkları yüzünden onları (hemen) muaheze edecek olsaydı, onlara azabı çarçabuk verirdi. Fakat kendilerine tanınmış belli bir süre vardır ki, artık bundan kaçıp kurtulacakları bir sığınak bulamayacaklardır.59-) Ve işte şu ülkeler; zulmettikleri için onları helâk ettik yani onları helâk etmek için de belli bir zaman tayin etmiştik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder