22 Mart 2022 Salı

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(165. YAZI)Kehf Süresi 60-) Bir zamanlar Musa genç arkadaşına demişti ki: "Durup dinlenmeyeceğim; tâ iki denizin birleştiği yere kadar varacağım, yahut uzun bir süre yürüyeceğim."61-) Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular yani denizde kaybolup gitmişti.62-) Buluşma yerlerini geçip gittiklerinde Musa genç arkadaşına: Kuşluk yemeğimizi getir. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi.63-) Genç adam: Gördün mü! dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Yani onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. Ve acayip bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.64-) Musa: İşte aradığımız o idi, dedi. Hemen izlerinin üzerine geri döndüler.65-) Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona indimizden bir rahmet (vahiy ve risâlet) vermiş yani ona kendimizden bir ilim öğretmiştik."LEDÜNNİ İLİM" Kur'an'da geçen "vesile, (Mâide-35) evliya, (Yunus-62,63) zikir, (Râd-28) rabıta" (Âli İmran-200) kavramları gibi, tasavvuf ve tarikat ehlinin istismar ettiği kavramlardan bir tanesi de "ledünni ilim" kavramıdır. Vesile : İnsanın sâlih amellerini Yüce Allah'ın af ve mağfiretini elde etmek için vesile edinmesi anlamına gelmektedir. Mesela: (Bu cennet nimetleri) "Ey Rabb'imiz! İman ettik; bizim günahlarımızı bağışla, bizi cehennem azabından koru!" diyenler; sabredenler, sadık olanlar, huzur'da boyun bükenler, infak edenler ve seher vaktinde Allah'tan bağış dileyenler içindir"(Âli İmran-16,17)EVLİYA: GENEL ANLAMDA EVLİYA Genel anlamda evliya vardır ve çoktur. Yani her kim tevhid inancına sahip olur yani din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynak kabul etmez, güzel ahlak sahibi olur ve Allah'ın emirlerini yerine getirirse Allah o kişinin velisidir. (Yunus-62,63; Bakara-257)ÖZEL ANLAMDA EVLİYA: Özel anlamda evliya hem yoktur hemde şirktir. Yani birinin adını anarak onu Allah'ın veli bir kulu olarak tayin etmek şirktir. (Şura- 6,9)Çünkü kimin ne olduğunu Allah'tan başka hiç kimse bilemez ZİKİR: Kur'an'da geçen "zikir" kavramlarının büyük çoğunluğu vahiy anlamına gelmektedir. (Nahl-44; Hicr-9; Tâhâ-99)RABITA: İlgili âyetin (Ali İmran-200) bağlam ve bütünlüğüne baktığımızda "Rabıta" kavramının, şeytan evliyasının adlarını anmak, zikir yapmak ve onlara kulluk etmek değil, Kur'an'ın ve hanif İslam dininin etrafında kenetlenme ve onlardan kopmama anlamına geldiğini görüyoruz. "LEDÜN" veya "LEDÜNNİ İLİM"Tasavvuf ehli ve tarikatçılar Kehf süresi 65. âyetinden bulunan "ledunne ilmen" ifadesini istismar ederek "ledünni ilim- ilmi ledün- ledün ilmi" nin şeytan evliyasına Allah tarafından vahiy'den bağımsız olarak verildiğini iddia ederler. Hatta daha da ileri giderek bu "ledünni ilim" sayesinde şeytan evliyasının Nebi ve Resüllerden üstün olduğunu söylerler. Gerekçeleri şudur. "Nebi ve Resüller belli bir yoldan yani bir aracı vasıtasıyla vahiy alırken, bizim evliyamız Allah'tan aracısız yani direkt olarak vahiy alıyorlar"Halbuki "ledünni ilim" yüce Allah'ın Nebi ve Reüllere vahiy vasıtasıyla indirmiş olduğu ilimden başka hiçbir şey değildir. Vahyin bir çok ismi mevcuttur. Bunlar bazıları "zikir, furkan, şeriat, nur, resül, heblilléh, ilim, apaçık âyetler, hüküm, kitap, sırat-ı müstakim, hadis, kelâmullâh, hidayet, rahmet, müjde, nezir" gibi kavramlardır. Ledün ilmininin vahiy anlamına geldiğini gösteren âyet.(Ey Rasul!) İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir zikir verdik" (ve ked éteynéke min "LEDÜNNE" zikran) (Tâhâ- 99) Dolayısıyla "ledünni ilim" Nebi ve Resüllere Allah tarafından indirilen vahiy'dirYukarıdaki âyette geçen ve Musa (a.s) ile yol arkadaşlığı yapan kişi Nebi veya Allah Resulüdür.Çünkü söz konusu âyette "eteynehu rahmeten min indiné ve allemnéhu min ledunné ilmen" "ona katımızdan bir rahmet ve bir ilimiz öğrettik" buyruluyor. Kur'an'ın dilinde "rahmet" ve "ilim" "vahiy" ve "Nübuvvet" anlamına gelmektedir. Gemiyi parçaladığı halde, hem geminin sahipleri tarafından, hem de yolculardan hiç kimsenin kendisine müdahale etmemesi, onun Allah tarafından manevi bir misyona sahip olduğunu göstermektedir. Anne- babasına bile "tuğyan" ve "küfür" yanı şiddet uygulayabilecek bir psikopatlığa sahip olan genci öldürmesi de çevreyi çok iyi bilen, insanları tanıyan, ve gencin yapmış olduğu bütün kötülükleri vahiy'le bildiğini gösteriyor. Çünkü "ledünni ilme" sahipti. Ledünni ilmin tek manası "vahiy'dir" Ayrıca öldürülen "ğulam" çocuk değil, kısasta öldürülebicek yaşta olgun bir genç olduğunu şu cümleden anlaşılıyor. "...Musa dedi ki: Temiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) öldürdün öyle mi!..."(Kehf-74)Demek ki, öldürülen kişi, cinayet işleyebilecek bir yaşta idi. Duvarın içinde bulunan gizli hazineyi bilmesi ise Allah tarafından aldığı vahiy sayesinde olmuştur. Çünkü yüce Allah'tan sonra, aldıkları vahiyle sadece Nubuvvet'e bağlı Resüller gaybı bilir. (Cin-26,27; Hud-49; Kasas-44,45,46) Kıssa şöyle bitiyor. "Bütün bunları ben kendiliğimden yapmadım. İşte hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur"(Kehf-82) Yüce Allah vahiy haricinde yani direkt olarak hiç kimseye ilim vermez.İlmin tek kaynağı vahiy'dir.(Bakara-120; Râd-37)Bilimsel icad ve keşiflerin kaynağı da aklı kullanma, tefekkür etme, plan ve program dahilinde araştırma ve analiz yapmadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder