21 Mart 2022 Pazartesi

RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN ŞİRK , HURAFE VE YALANLAR (23.YAZI)RİSÂLEİ NUR KÜLLİYATI VE TALEBELERİ :Dünya değişim ve dönüşüm sürecinde hızla yol alırken değişmeyen tek şey insanların akıl ve ilimle bağlantılı evrensel, manevi ve ahlaki ihtiyaçları ile tek kesin delil olan Allah'ın yüce kitabı Kur'an-ı Mubin'dir. "Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. Onun sözlerini değiştirecek yoktur. O işitendir, her şeyi apaçık bilendir" (En'am- 115)Bundan dolayı, eğer Risâle-i Nur talebeleri, ilme ve  akla, tefekkür ve sorgulamaya, Kur'anın bağlam ve bütünlüğü olan hikmete kesin dönüş yapmayacak olurlarsa, inandıklarının aksine, Risâle'i Nur Külliyâtı üzerlerinde olumlu etkiden çok daha fazla tahribat ve yıkıma sebep olacaktır. Özellikle Risâle-i Nur'un içinde bulunan uydurma rivayetlerle birlikte, Risâle-i Nur Külliyatının Allah tarafından Said Nursi'ye ilham edildiği ve yazdırıldığı iftirasına inanmak bir zihin kaybı, psikolojik hastalık, bir cinnet ve akıl tutulmasından başka bir şey değildir.Şunu önemle açıklamak isteriz ki, eğer bu akıl almaz uydurmalar, son Nebi olan Muhammed (a.s) ın Nübüvvet makam ve mertebesine, Risâlet misyonuna bir hakaret ve leke olmasaydı, cemaatin tv'lerinde ve radyolarında milyonlarca insana ısrarla ulaştırılmamış olsaydı, günümüz insanlarını en çok etkileyen eser olmasaydı,muellifinin de neredeyse hata etmez bir şahsiyet haline getirilmeseydi, Kur'an'ın tam bir tefsiri olarak görülmeseydi,  bu uydurmalara cevap vermek abes ile iştigal etmek olurdu. Yani bizim Risâle-i Nur Külliyatında bulunan Ehli Sünnet ve Şia'nın hurafelerine cevap vermeye iten ana sebep, Kur'an'ın ve Resülullahın doğru anlaşılması, Kur'an ve Resul'ün aklını ve ahlakını her türlü lekeden temizleme gayretinden başka bir şey değildir.Dolayısıyla esas gayemiz, insanlar akıllarını kullansınlar, doğruları öğrensinler, hakka önem versinler,ilmin değerini bilsinler. Din ve hüküm olarak ümmet sadece Allah'ın kitabına iman ve itimat etsin. Başkalarının akıl ve mantık kabul etmez hurafe ve yalanlarına teslim olmasın.Said Nursi'nin Risâle-i Nur Külliyatına aldığı yalan rivayetleri ele almaya devam ediyoruz.Diyor ki: "Resul'ü Ekrem (a.s.m) Ömer İbni Sa'd'ın başına elini sürmüş, dua etmiş, o dua'nın bereketiyle, bütün başı beyaz, yalnız Resulü Ekrem (a.s.m) ın elini koyduğu yer simsiyah olarak kalmış"(Mektubat- 19. Mektup, Mücizât-ı Ahmediye, Sayfa- 151)Cevap :Saçların beyazlaşıp ağarması Allah'ın değişmez bir yasası, hücre ve genetik kodlarla alakalı bir şeydir. Ey akılsız hurafeciler! Siyah saçların beyazından daha faziletli ve üstün olduğu nerede yazılmış, kim söylemiş. Halbuki beyaz saçlar insanı daha olgun gösterir, günahlardan sakındırır, insanın ibret almasını sağlar, ölüme, mezara, dolayısıyla Allah'a doğru yol aldığını hatırlatır. Yani uydurmanın da bir mantığı olmalı değil mi?Şu uydurmaya lütfen dikkat edin, Said Nursi diyor ki:  "Abdurrahman İbni Zeyd ibnil Hattab, hem küçük (bücür) hem çirkindi, Resul'ü Ekrem(a.s.m) eliyle başını meshedip dua etmiş, o duanın bereketiyle, kametçe (boyca ) en bala kamet ve süretçe en güzel bir sürete girmiş"(Mektubat-19. Mektup, Mücizât-ı Ahmediye, Sayfa- 151)Cevap :Allah size akıl fikir versin. Hiç dua ve başın meshedilmesiyle boy uzar süret güzelleşir mi?Yüce Allah Kur'an'da şöyle buyuruyor. "ALLAH size şekil verip de şeklinizi güzel yapandır "(Mu'min- 64 )Başka bir âyette "yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir" ( Müminün-14 )Diğer bir ayette "Andolsun ki biz insanı en güzel bir şekilde yarattık" (Tin- 4)Bu rivayetleri uyduranlar ve eserine alanlar Allah'ın kudret eline şirk karıştırmış olmuyorlar mı?Yani (Haşa) Allah'ın çirkin bir işini Resulullah düzeltiyor öyle mi? Veya özürlü birine çirkin demek ne kadar İslami bir ahlak anlayışına uygun düşüyor?Hiç aklınızı başınıza almaz mısınız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder