KUR'AN'IN "RESÜL" ANLAMINDA KULLANILDIĞI ÂYETLER
(8.YAZI)
Örnek:
"Hala bilmediler ki, kim Allah'a ve Resul'üne karşı koyarsa elbette onun için içinde ebedi kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu büyük bir alçaklıktır"
(Tevbe-63)
Bu âyetteki "karşı koyma" "had" kelimesi de sadece "Resul" (Elçi) için kullanılan bir kelimedir.
Mesela:
"Allah'a ve Resulüne düşman olanlar "yuhâddunallâhe ve resülehu" işte onlar en aşağıların arasındadırlar.
Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galip olandır"
(Mucadele-20-21)
Yine bu âyet (Tevbe-63) "kitap Resul" ile ilgilidir.
Çünkü "Resul" (Elçi) bir bilgiyi iletmek için gönderilen Elçi'ye "Resul" denildiği gibi onunla gönderilen bilgiye de "Resul" (Elçi) denir.
(Müfredat- Ragıp-Resül maddesi )
Dolayısıyla Kur'an'da bulunan "Resul" kelimeleri ya "beşer Resul" ya da "Allah'ın indirdiği vahiy" anlamında kullanılmıştır.
Bazı âyetlerde kullanılan "Resul" ( Elçi) kelimeleri ise tamamen "vahiy" anlamına gelmektedir.
Çünkü "Beşer Resul" ölümlüdür, yaşadığı zaman sınırlıdır ve çoğu zaman yaşadığı coğrafyanın dışına çıkma imkanı olmamıştır.
Fakat "kitap Resul" öyle değildir.
Onun coğrafyaları ve okyanusları aşmasının önünde hiç kimse engel olamaz.
"Kitap Resul'ün" hareket alanı kiyamet gününe kadar devam edecektir.
Yani kitap Resul'ün son derece geniş ve sınırsız bir hareket kabiliyeti vardır.
Zihinlerde, akıllarda, yüreklerde, her türlü elektronik cihazda kısaca her zaman ve zeminde yaşama imkanına sahiptir.
Yani Kur'an'da geçen "Resul" kelimelerini "vahiy" olarak anlamanın hiçbir sakıncası yoktur.
Hayatta olduğu sürece konuşan Kur'an "Beşer Resul'dür.
Allah'tan sonra mutlak olarak itaat edilecek tek kişi "Beşer Resul'dür.
Vefat ettikten sonra artık onun "tek temsilcisi" ve "miras olarak bıraktığı" "onun dilinde hayat bulan" vahiy'dir yani Kur'an'dır.
Rahmân ve Rahim olan Allah bir çok âyette "Resul" kavramını kullanmakla bize şu uyarıyı yapmaktadır.
"Sakın Allah Resulü'ne vahiy'den başka bir yoldan gitmeye kalkmayın"
Dolayısıyla Emevi Abbasi rivayetlerinden Allah Resulü'ne gidilen yol kesinlikle şirke, küfre, karanlığa sapıklığa ve nihayetinde cehennemde son bulacaktır.
Allah'ın Resulü'nü vahiy'den ayırmak Kur'an'da küfür olarak görülmüştür.
( Nisa- 150, 151)
Yani Allah Resulü'ne vahiy dışında gitmek dini anlamayı imkansız kılacak, hak olanın içine batılın karıştımasını sağlayacak, kavram kargaşası yaratacak ve neyin orijinal din olduğu ümmi halk tarafından anlaşılmayacaktır.
Örnek:
"Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sürenin müminlere indirilmesinden çekiniyorlar.
De ki: Siz alay edin! Allah o çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır.
Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler.
De ki: Allah ile, O'nun âyetleriyle ve onun elçisiyle mi alay ediyorsunuz?
(Tevbe- 64, 65)
Yukarıdaki âyette kurulu sisteme dikkat etmek gerekir.
Sistem şu şekilde kurulmuştur.
"De ki: Allah ile, O'nun âyetleriyle ve onun elçisiyle mi alay ediyorsunuz?
Yani Allah'ın âyetleri (indirilen vahiy) ile Elçi sadece Allah'a davet eden bir bütünün parçalarıdır.
Her ikisi de Allah'ı temsil ederler.
Kitap ile Resul'ün arasında hiçbir fark yoktur.
"Küfür, isyan, tekzip, şikak,emanet, tebliğ, davet, ihanet yapılmaması gereken gibi bir çok kavram sadece elçi ve indirilen vahiy için kullanılmıştır.
Vefat edene kadar canlı yani konuşan Kur'an "Beşer" olan "Resul'"dür.
"Beşer" olan "Resul" vefat ettikten sonra onu sadece Allah tarafından indirilen vahiy temsil eder.
Dolayısıyla Allah'ın Resulünü Kur'an'dan başka hiçbir kaynak temsil edemez.
Yani Allah'a ve Resul'üne varmak için yol arayanlar vahiy'den başka bir hidayet bulamazlar.
Şia ve Ehli Sünnet'in kaynaklarındaki rivayetlerin tümü yalan, uydurma, Allah Resulü'ne iftira, sapıklık, hurafe ve şirkin en karanlık olanıdır.
Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynak yoktur.
Örnek:
"Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir.
Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyar, salat-ı ikame ederler, zekatı verirler,
Allah ve Resulü'ne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir hikmet sahibidir"
(Tevbe-71)
Yukarıdaki âyette bulunan "Resul" kavramının "Kitap Resul" olduğu açık olarak görülmektedir.
Çünkü bugün ve yarın beşer Resul'e itaat etme imkanı kalmamıştır.
Olmayan bir şeye itaat edilmez.
Hani Resul nerede?
Aslında uydurma dinin ortaya çıkmasının en büyük sebebi Kur'an'da bulunan "Nebi" ile "Resul" sisteminin bilinmemesinden kaynaklanmıştır.
Şia ve Ehli Sünnet'in muhaddisleri, müctehitleri ve Mezhep âlimleri Kur'an'dan zerre kadar nasipleri olmayan, akıllarını kullanmayan, tefekkür ve sorgulama nimetlerinden mahrum birer gelenekçi ve hurafeci idiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder