9 Ocak 2021 Cumartesi

 KUR'AN'IN "RESÜL" ANLAMINDA KULLANILDIĞI ÂYETLER

(7.YAZI)

Örnek:

"De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar,

kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler size

 Allah'tan, Resulü'nden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirince kadar bekleyin.

 Allah fasıklar topluluğunu (Kur'an'dan bağımsız olarak)  hidayete erdirmez"

(Tevbe-24)

 Bu âyette geçen "Resul" kavramı(Resulihi) "kitab Resul" anlamında kullanılmıştır.

Çünkü "Kitap Resul" kıyamet gününe kadar gelecek olan insanlara ulaşma imkanına sahip bulunmaktadır. 

Fani ve ölümlü olan "Beşer Resul"ün böyle bir güce sahip olması mümkün değildir.

Yukarıdaki âyete göre insanlar var oldukça onlara rehberlik edecek, her şeyden daha çok değer verecekleri bir  Resul'ün var olması şarttır. 

 Dolayısıyla kıyamet gününe kadar  hanif dinin tek kaynağı, ölümsüz olan "Resul"(Elçi) kitap olan Allah'ın Resul'üdür.

 Yani sizin bütün hısım ve akrabanız, fırkanız ve mezhebiniz size Allah'ın Resulü olan Kur'an'dan daha yakın ve daha önemli ise Allah'ın indireceği ceza ve belaları( anarşi, zulüm, katliam, kargaşa, dağılma, ihtilaf)  bekleyin demek istenmiştir.

 Bu âyet bizi Şuayb (Aleyhisselam) ın kavmine karşı söylediği önemli bir  gerçeğe götürmektedir.

 "Ey Kavmim dedi, size göre benim kabilem Allah'tan daha mı aziz ve değerli ki, onu (Allah'ın emirlerini) arkanıza attınız.  Şüphesiz ki Rabb'im yapmakta olduklarınızı çepeçevre kuşatıcıdır"

 (Hud-92)

 Yani bir millette mezhep, meşrep, fırka ve rivayetler Allah'ın emirlerinden daha itibarlı ise o millet asla iflah olmayacak, rahat yüzü görmeyecektir.

Örnek: 

 "Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah ve Resul'ünün haram kıldığını haram saymayan, ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın"

( Tevbe-29)

 Yukarıdaki âyette geçen "Resul" (Elçi) kavramı da "kitab Resul" ile ilgilidir.

 Çünkü Allah'ın helal ve haram kıldığı şeyleri  kıyamet gününe

kadar ortaya koyacak "kitap Resul"den başka bir kaynak bulunmamaktadır. 

"Beşer Resul" sonsuza kadar helal ve haram olanları insanlara gösteremez. 

Allah'ın helal ve haram kıldığı şeyler sadece vahiy sayesinde  bilinmektedir.

 Vahiy haricinde nelerin helal ve  nelerin haram olduğunu hiç kimse bilemez.

Helal ve haram koyma yetkisi sadece  Allah'a aittir.

 Allah'tan başka hiç kimsenin haram koyma yetkisi yoktur.

(Araf- 32, 33;  Nahl- 116)

Örnek: 

"O (Allah) Müşrikler hoşlanmasalarda (kendi) dinini (Tevhid'i diğer elçilere indirdiği din'den) daha açık olarak ortaya koymak için Resul'ünü hidayet ve hak din ile gönderendir"

( Tevbe-33)

Allah tarafından bütün elçilere indirilen din, tevhid akidesi anlamında İslam dinidir.

Yani tüm elçilere tek bir din indirilmiştir.

(Şura-13; Âli İmran-19- 84; En'am- 159; Rum-30-31-32)

 Dolayısıyla yukarıdaki âyette (Tevbe-33)

 geçen "liyuzhirahu" yani "izhar etme" kavramı, üstün kılmak anlamında değil, "bütün yönleriyle açık olarak ortaya koymak anlamında" kullanılmıştır.

 Çünkü "Allah'ın dini zaten üstündür"

(Tevbe-40)

 Bu âyette esas olarak kastedilen mana şudur. 

Muhammed (a.s) a

indirilen son vahiy kiyamet gününe kadar devam edeceği için, tevhid dini olan İslam daha önce gönderilen vahiy'lerden  daha açık ve birçok örnekle ortaya konacaktır.

 Yani Kur'an, tevhid ile alakalı konularda çok geniş yönlü açıklamalar getirecek itikâdi açıdan  hiç kimseye söz söyleme gereği bırakmayacaktır.

 Dolayısıyla bu âyette geçen "Resul" kavramı da "kitab Resul" anlamında kullanılmıştır.

Örnek: 

"Onların infaklarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resulü'nü inkar etmeleri, salat-a ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek İnfaklarından başka bir şey değildir"

 (Tevbe- 54)

 Allah'ın Resul'ünün inkar etmeleri Allah'ı inkar  anlamına gelmektedir. Çünkü "elçiye zeval yoktur" denilmiştir.

 Bu "Elçi" ise, hayatta olduğu sürece "beşer Resul''dür.

 "Beşer Resul" vefat edince onu "kitap Resul" temsil etmektedir.

 Kur'an'da "Küfür" kavramı sadece "Allah, vahiy, kitap, âyetler ve Resul" için kullanılır.

Kur'an'da Nebi kavramı için küfür, tekzib, isyan, şikak, tebliğ, helal ve haram kılma, kavramları kullanılmaz.

Örnek: 

 "Yine o münafıklardan o (Nebi,  her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek Nebi'yi incitenler de vardır.

 De ki:

O, sizin için bir hayır kulağıdır. Çünkü o Allah'a iman eder, mi mü'minlere güvenir ve o, sizden iman edenler için bir rahmettir.

 Allah'ın Resulü'ne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır"

(Tevbe-61)

 Yukarıdaki âyette "Allah'ın Resulüne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır" denilmesi çok ilginçtir.

Çünkü Nebi makam ve mertebesi için böyle bir tehdit söz konusu değildir.

 Allah Resulü'nü üzmek Allah'a karşı gelmekten başka bir şey değildir.

(Ahzab- 57; En'am- 33)

 "Sizi memnun etmek için  size (gelip) Allah'a yemin ederler.Eğer gerçekten iman etmiş iseler Allah ve Resulü'nü razı etmeleri gerekirdi"

( Tevbe-62)

 Yukarıdaki âyette ilginç bir sistem mevcuttur. 

Şöyle ki, âyetin metninde "Allah" ve "Resul" kavramları geçtiği halde "ehekku en yurduhu" "onu râzı  etmeleri gerekirdi" buyrulmuştur.

 Yani "ikisini razı etmeleri gerekirdi" denilmemiştir.

 Çünkü "Resul" (Elçi) tamamen Allah'ı temsil ediyor.

 Yani kendisine indirilen vahyi insanlara ulaştırıyor.

 Sadece onu tebliğ ediyor.

 Eğer Kur'an'da

"Nebi"ve"Resul" sistemi kurulu olmasaydı  Arap diline göre bu âyette  kesinlikle bir gramer hatası olmuş olacaktı.

Dolayısıyla Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace, Nesai, Küleyni, Ahmet Bin Hanbel, Malik Bin Enes gibi muhaddislerin, dünyanın en vahşi bir döneminde en zalim, gaddar ve  yalancı adamlardan  topladıkları  saçmalıkları 

yani rivayetleri din ve hüküm olarak kabul etmeleri yüzünden peşlerine takılmış lanetten  kurtulamayacaklardır. 

Bizim bu konunun üzerinde ısrarla durmamızın esas sebebi budur.

Din ve hüküm olarak insanların tek sorumlu oldukları şey Allah tarafından Allah Resulü'ne  indirilen vahiy'dir.

 Emevi ve Abbasi hurafelerinden hak din değil, iblislerin ve tağutların şirk dini çıkar.

Ancak yüce Allah tarafından indirilen vahiy ile millet şirk pisliğinden kurtulur. 

Yoksa hiç bir zaman huzur, mutluluk, güzel ahlak ve merhamete ulaşamayız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder