1 Ocak 2021 Cuma

 KUR'AN'IN "RESÜL" ANLAMINDA KULLANILDIĞI ÂYETLER

(4.YAZI)

 Allah Resulü'nün görevinin sadece vahyi  tebliğ etmek olduğunu şu âyet çok güzel bir şekilde dile getirmektedir.

 (Ey elçi!) Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana kitabı hak olarak indirdik, sakın hainlerden taraf  olma"

(Nisa-105)

Örnek: 

"Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Resül'e karşı çıkar (yuşékiki- Resül'e)  ve müminlerin (muvahhiderin) yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız, o ne kötü bir yerdir"

( Nisa-115)

Yüce Allah vahiy vasıtasıyla kıyamet gününe kadar gelecek insanlara hitap ettiğine ve "Beşer" olan "Resul" vefat ettiğine göre, yukarıdaki âyette geçen "Resul"  kimdir?

 Kesinlikle bu ayette anlatılan "Beşer Resul'den" sonra kıyamet gününe kadar misyonunu icra edecek olan "Kitap Resul'dür"

"Müminlerin yolu" ise Kur'an'ı tek kaynak edinen "muvahhidlerin yolu"dur.

Âyetlerin bağlam ve bütünlüğü  bu gerçeği gösteriyor.

 Çünkü Nisa süresi 115. âyetinin hemen arkasında şu âyet  gelmektedir.

 "Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, ondan başka günahları dileyen (gayret gösteren)  kimse için bağışlar. Kim  Allah'a şirk koşarsa büsbütün sapıtmıştır"

( Nisa-116)

"Allah'ın elçilerini(Rusulihi) inkâr edenler Allah ile  elçilerini(Rusulihi) birbirinden ayırmak isteyip  "Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına inanmayız" diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu, İşte bunlar gerçek kafirlerdir.

 Ve  biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır. Allah'a ve elçilerine iman eden ve onlardan hiç birini diğerlerinden ayırmayanlara  (gelince) işte Allah onlara bir gün mükafatlarını verecektir. Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir"

 Nisa-150 -151 -152)

 Yüce Allah indirmiş olduğu vahiy'lerde elçilerin inanç, ahlak ve hayatlarını koruma altına alarak dokunulmaz kıldığı için Allah'ın elçilerini vahiy dışında hiçbir kaynakla değerlendirme altına alamayız.

 Çünkü yüce Allah indirmiş olduğu vahiy'lerde özellikle Kur'an'ı Mübin'de  elçilere çok geniş bir yer ayırarak önemli bütün özelliklerini ortaya koymuştur.

 Dolayısıyla Allah'ın bütün elçilerini gerçek olarak öğrenmek ve onlar hakkında sağlıklı  bilgi  edinmek isteyenler Kur'an'a  başvurmaktan başka hiçbir yolları bulunmamaktadır.

 Elçiler hakkında vahiy haricinde kaynak arayanlar onlar hakkında uydurulan  birçok iftira ile  karşılaşacaklar.

 Fakat yüce Allah,  elçilerinin inanç, ahlak, edep ve hayatlarını en güzel şekilde anlattığı için onlar hakkında sağlıklı  bilgi sadece ve sadece Kur'an'dan elde edilecektir.

Aslında Kur'an, iman, ibadet ve ahlak kaidelerinde olduğu gibi elçiler hakkında da başka bir hiçbir esere  ihtiyaç bırakmamıştır.

İşte bu yüzden Yahudiler, Hristiyanlar, Şia ve Ehli Sünnet'in âlimleri Allah'ın elçilerini vahiy haricinde aradıkları için küfür ve şirke saplanmışlardır.

 Elçiler hakkında vahiy haricinde başka kaynağa yönelmemek için yüce Allah, Kur'an'ın dörtte birini elçilerinin hayatına ayırmıştır.

 Allah Kur'an'ı mübinde elçilerini en ince detayına kadar anlatmıştır.

 Allah'ın elçilerini vahiy dışında arayanlar  Kur'an cahili ahmak kimselerdir.

 Allah'ın elçilerini Kur'an dışında arayan âlimlerde  zerre kadar akıl yoktur.

 Şu iki âyet"Beşer Resul"ile"Kitab Resul" arasında bir farkın olmadığını gösterir.

 "Bir kısım elçileri (Rüsülen) sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık.

Allah Musa ile gerçek olarak konuşmuştur"

(Nisa-164 )

(Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak elçiler(Rüsülen) gönderdik ki insanların elçilerden(Rüsül) sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah İzzet ve hikmet sahibidir"

( Nisa-165)

 Nisa164. ayet "Beşer Elçileri" anlatırken, 165. âyet "Kitap Resulleri" anlatıyor.

 Nihayetinde "Kitap Resul" "Beşer Resul" olan şahsiyetin dilinde hayat buluyor.

 Ancak 165.âyette

(Yerine göre) müjdeleyici ve sakındırıcı olarak elçiler(Rusülen) gönderdi ki insanların elçilerden sonra Allah'a karşı bir bahaneleri olmasın" cümlesi bize açık olarak  şu gerçeği gösteriyor.

 İnsanların kıyamet gününe kadar

"Kitap" olan  "Resul'e" ulaşma imkanları olduğu halde,

"Beşer" olan "Resul'e" ulaşma  imkanları yoktur.  

Dolayısıyla vahye ulaşabilen hem "Beşer" olan  "Resul'e"  hem de "Kitap" olan "Resul'e"  ulaşmış olacaktır.

Örnek: 

 Şu âyete iyice dikkat etmek gerekir.

Çünkü  bu âyet açık olarak "Kitap" olan "Resul'e"  çağrı yapıyor.

" Ey insanlar! Elçi (Resul) size Rabbinizden  gerçeği getirdi (bundan şüphe etmeyin), şu halde kendi iyiliğinize  olarak ona iman edin.

 Eğer inkâr ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah'ındır.

Allah sonsuz İlim ve hikmet sahibidir"

( Nisa-170)

"Ey insanlar!..." hitabı kıyamet gününe kadar gelecek insanlara yapıldığını her akıllı insan kabul eder. 

"Resül size Rabbinizden hakkı getirdi. Resül size Rabbinizden  hak ile geldi..." cümleleri, hangi Resül hakkında olabilir. 

Veya neden her yerde "Resül" kavramı kullanılmıştır ?

Neden Muhammed veya Nebi denilmemiştir? 

 Allah'ın elçileri sadece indirilen vahyi tebliğ ettiklerine yukarıdaki âyet mükemmel bir örnektir.

 "Ey insanlar! Resul size Rabbinizden hakkı getirdi..." cümlesi bunun en açık delilidir.

Örnek: 

"Ey Ehli Kitap!

"Resulümüz" (Resülüné) size kitapta gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi, birçok (kusurunuzu) da affediyor.

Gerçekten size Allah'tan bir nur ve  apaçık bir kitap geldi"

 (Mâide-15)

 Yukarıdaki ayette bulunan "Resulümüz kitapta gizlemekte olduğunuz bir çok şeyi açıklamak üzere geldi..." cümlesi kitap Resul ile ilgilidir. 

Daha sonra gelen âyetin meali  şöyledir. 

"Gerçekten size Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi.

Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları hidayetiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola iletir"

( Maide-16)

 Örnek: 

 "Ey Ehli Kitap elçilerin(Rusül) arası kesildiği bir sırada size elçimiz(Resuluné) geldi.

Gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette): bize bir müjdeleyici ve uyarıcı (elçi) gelmedi" demeyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir"

( Maide-19)

 Yukarıdaki âyet Allah tarafından indirilmeyen, elçi tarafından tebliğ edilmeyen bir şeyin insanları bağlamadığını,

insanların sadece Allah tarafından indirilen vahiy'den sorumlu olduklarını mükemmel bir sistem dahilinde anlatıyor.

 Dolayısıyla Kur'an rastgele üstünkörü okunup geçilecek bir kitap değildir.

 Kur'an'ı  okurken ondan bir şeyler öğrenmek istemeyenler boşuna onu okuyorlar demektir.

 Çünkü Allah şöyle buyuruyor.

 (Ey Resul!) Biz onu böylece Arapça bir Kur'an  olarak indirdik ve  onda ikazları tekrar tekrar açıkladık.

 Umulur ki onlar (bu sayede şirkten) korunurlar. Yahut da o (Kur'an) kendileri için bir ibret ortaya koyar.

Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. Sana onun vayhi tamamlanmadan önce Kuran (okumakta) acele etme ve "Rabbim benim ilmimi arttır" de"

 (Taha-113-114)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder