2 Ocak 2021 Cumartesi

 KUR'AN'IN "RESÜL" ANLAMINDA KULLANILDIĞI ÂYETLER

(6.YAZI)

Örnek: 

"Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'üne itaat edin, işittiğiniz halde 'ONDAN' yüz çevirmeyin"

( Enfal- 20)

 Yukarıdaki âyette bulunan "Resulehu" "O'nun elçisi"  Elçi olan Muhammed (Aleyhisselam) olabileceği gibi "kitab Resul" yani  Kur'an'ın olması da uygundur.

 Çünkü "Beşer Resul" fânidir, ölümlüdür, hayatı belli bir zaman ve coğrafya ile  kayıt altına alınmıştır.

 Vefat edinceye kadar canlı Kur'an "Beşer" Resul'dür.

 Vefat ettikten sonra artık "Kitap" "Resul" devreye girecektir.

 "Kitap Resul"ün  hayatı ve tebliğ  faaliyeti kıyamet gününe kadar sürecek olan Allah'ın evrensel mesajıdır.

 "Kitab Resul'ün" hayatı zaman ile sınırlı değildir, bir coğrafyada zorunlu olarak ikamete  mahkum edilemez.

 "Beşer Resul" dünyanın bütün coğrafyalarına, şehirlerine, köy ve kasabalarına, dağ ve ovalarına,  televizyon ve bilgisayarlarına, zihin ve akıllarına, beyin ve gönüllerine  sirayet edecek kadar geniş ve külli  bir potansiyele sahiptir.

 Kısacası  "kitap Resul'ün" ulaşamayacağı  hiçbir yer yoktur.

 Hiç kimse "kitap Resul'ün" önüne maddi bir engel koyamaz.

 Fakat  Şia ve Ehli Sünnet'in sözde âlimleri rivayet ve ictihadlarıyla vahyin  manasını bozarak  önüne  birçok manevi barikatlar ve engeller koymuşlardır.

 Bu âyette dikkatimizi çeken ikinci bir husus  şudur.

 Âyette "Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'üne itaat edin" denildiği halde, devamında 'O'NDAN' yüz çevirmeyin" denildi.

 Halbuki doğrusu "Onlardan yüz çevirmeyin" olması  gerekirdi.

 Fakat burada "Resul" (Elçi) tamamen  Allah'ı temsil misyonunda olduğu için 'ONDAN' yüz çevirme Allah'tan yüz çevirme olacağı için böyle buyrulmuştur.

 Yoksa Kur'an'ı Mübin'de  böyle ince ve hassas  bir sistem kurulmasaydı âyette kesinlikle  bir gramer  hatası olacaktı.

 Yani aslında "O ikisinden (Allah ve Resulü)  yüz çevirmeyin olması gerekirdi"

Âyetlerde bulunan "Resul" kavramı her şeyi değiştiriyor.

Örnek: 

 "Ey iman edenler!  Hayat verecek şeylere sizi 'ÇAĞIRDIĞI' zaman, Allah ve Resulü'ne uyun.

Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun  huzurunda toplanacaksınız"

(Enfal- 24)

  Yukarıdaki âyette de  geçen "Resul" kavramı "kitab Resul" hakkındadır.

 Çünkü "Beşer Resul"ün  hayatı fâni,  "kitap Resul" ise kıyamet gününe kadar dâvetine icabet edenlere hayat vermeye devam edecektir.

Âyetlerde iman edenlerin  Allah ile beraber "Resul'e" (Elçi'ye) de  davet edilmesinin sebebi duyularla algılanan somut  bir varlık olmadığındandır.

 Yani akıl ve tefekkür ile insanın iradesine sığacak bir varlık olmadığından, "Resul" (Elçi) ye de davet yapılmıştır. İnsanları Allah'ın hidayet yoluna ulaştıran tek şey Resul'dür.

 Allah'ın hidayeti onunla birlikte inmiştir.

Kitap Resul ile Beşer Resul'den bağımsız olarak hiç kimse hidayet bulamaz.

Dolayısıyla somut olan "Resül'ün" (Elçin'in) davetine icabet duyularla  kavranamayan Allah'a itaat olacaktır.

 Çünkü "Allah hiç kimseye benzemez"

( Şura- 11)

 İnsanlar sadece Allah'a itaat etmeye  dâvet edilselerdi ne yapacaklarının  bilincine sahip olmazlardı.

 Fakat önlerinde emir ve yasakları, amel ve ahlak kuralları somut olan bir "Resul" (Elçi) olunca her şey yoluna girmekte, su akarını bulmaktadır.

Enfal 24 te de aynen 21.âyet gibi ilginç bir sistem kurulmuştur.

 Şöyle ki, âyette "Ey  iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi 'ÇAĞIRDIĞI' zaman, Allah ve Resulü'ne uyun. Ve  bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer..."

 Yani âyette "Allah" ve "Resul" kavramları geçtiği halde "sizi çağırdıkları zaman" değil,  "sizi 'ÇAĞIRDIĞI' zaman" buyrulmuştur.

 Çünkü "Resul" ( Elçi) Allah'ı temsil görevine sahiptir. 

Yani Elçin'in davetine icabet Allah'a icabet olacaktır.

Örnek: 

"Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'e (Elçiye) hainlik etmeyin, sonra bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz"

(Enfal- 27)

 Bu âyette bulunan "Resul" ( Elçi) "Beşer Resul" olan Muhammed

(aleyhisselam)dan daha çok "kitap Resul" olan vahye gönderme yapılmıştır.

 Çünkü "Beşer Resul" olan Muhammed (Aleyhisselam) bin dört yüz  sene önce vefat etmiştir.

Yani ona ihanet etmek mümkün değildir. 

Muhatap olmadığınız, aynı zamanda ve coğrafyada sizinle  birlikte yaşamayan birisine ihanet edemezsiniz. 

Dolayısıyla bu âyette geçen Resul, kitap Resül olması gerekir. 

 Beşer Resül'ün  tek mirası ve tek  emaneti  olan "Kitap Resul" kıyamet gününe kadar insanlara hidayet vermeye devam edecektir.

Âyette geçtiği gibi gerçekten de bu ümmet kitabına yâni son vahiy olan Resül'e  ihanet etmiştir.

Kitap olan Resul'e ihanet etme ile  beşer Resul olan Muhammed ( Aleyhisselam) a ihanet etme arasında hiçbir fark yoktur.

 Hatta Şia ve Ehli Sünnet dininin muhaddisleri ve âlimleri

sadece Muhammed (Aleyhisselam) a değil, Nuh,  İbrahim, Musa, İsa( as)ile beraber bütün Allah Elçilerine ihanet etmişlerdir.

Çünkü Kur'an'ı anlamak demek, bütün elçilere indirilen vahyi yani İslam'ı yani tevhid akidesini anlamak demektir.

  İnsanları  Allah elçilerinin inanç ve ahlaklarına  götürecek Kur'an'dan başka  sahih kaynak  ve kesin delil bulunmamaktadır.

 Dolayısıyla Şia ve Ehli Sünnet âlimleri uydurma hadisler peşinde koşmakla Kur'an'a ve dolayısıyla  bütün Allah Elçilerine ihanet etmişlerdir.

"Beşer Resul"ün hayatı  sınırlı bir zaman ve belli bir coğrafya ile sınırlıyken,  "Kitap Resul''ün hayat  ve hidayet vermesine  hiçbir şey engel değildir.

Kitap Resul dünyanın her tarafına ve herkese ulaşmak gibi bir kabiliyeti vardır.

 Dolayısıyla Kur'an'da geçen "Resul" kavramlarının büyük çoğunluğu "Kitap Resul" anlamında kullanılmıştır.

 Yanlış bir anlamaya neden olmamak için bir gerçeği tekrar etmek zorunda kalıyoruz.

 "Beşer Resul" olan Muhammed (Aleyhisselam) ile "Kitab Resul" olan Kur'an'ı Mübin  arasında hiçbir fark yoktur.

 Hayatta olduğu sürece  yaşayan Kur'an Elçi olan Muhammed (Aleyhisselam)dır.

 Elçi olan  Muhammed

(Aleyhisselam) vefat ettikten sonra onu sadece ve sadece "Kitap Resul" olan "Kur'an" temsil etmektedir.

Resul (Elçi) Muhammed (Aleyhisselam)a  ulaşmak ve onu gerçekten anlamak isteyenler için, bıraktığı tek miras olan  Kur'an'a gitmekten başka bir yol görülmemektedir.

İşte bundan dolayı bütün bu âyetlerde, Muhammed ve Nebi kavramları değil, her zaman Resül kavramı geçmektedir. 

  Emevi- Abbasi dininin kaynağı olan  hadisler ile Şia'nın absürt yalanları Allah Resulü'nü asla  temsil edemezler.

 Allah Resulü'nü tek temsil eden şey son vahiy olan Kur'an'dır.

Örnek: 

 "Allah'a ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir"

( Enfal-46)

 Bu âyetteki "Resul" kavramı da "Kitab Resul" (Elçi) ile alakalıdır.

Çünkü kıyamet gününe kadar insanların muhatap olacakları "Resul"( Elçi) Kur'an'dan başka bir şey değildir.

 "Beşer Resul" olan Muhammed (Aleyhisselam) vefat ettiğine göre kiyamet gününe kadar itaat edilecek Resul, "kitap Resul''den başka bir şey olamaz. 

 Dolayısıyla yukarıdaki âyette bulunan "Resul" (Elçi) "Kitap Resul" olduğundan asla şüphe yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder