NEBİ İLE RESUL'ÜN ARASINDA BULUNAN FARKLARIN BİLİNMESİNİN ÖNEMİ:
(1.YAZI)
Kur'an'ın anlaşılmasında Nebi ile Resülün arasında bulunan farkları anlamak çok önemlidir.
Çünkü Allah'ın isim ve sıfatlarından sonra Kur'an'ın en önemli iki kavramı Nebi ve Resul kavramlarıdır.
Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları anladığımızda Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü daha iyi anlaşılaktır.
Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları anlamakla "Nebi" veya "Resul" adına nispet edilen bütün rivayetlerin yalan olduğu ortaya çıkacaktır.
Bundan önemlisi binlerce rivayetin üzerine bina edilen tüm içtihatların ve mezheplerin din adına iftira edilmiş korkunç bir parçalanma, taklit,kaos,anarşi,zulüm,cehalet,şirk ve küfür yani büyük bir fitne oldukları ortaya çıkacaktır.
Nebi ile Resul arasında bulunan farklar anlaşıldığında Şia ve Ehl-i Sünnet âlimlerinin Allah'ın Resulü'nü Kur'an'dan koparıp uydurma rivayetlere götürmelerinin nasıl ölümcül bir cinayet olduğu görülecektir.
Yani Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları çözdüğümüzde gerçek olarak bütün Resulleri anlama yolunun sadece vahiy'den geçtiğinin farkına varacağız.
Daha önemlisi Nebi ile Resul arasında bulunan farkları anladığımızda bir rivayetin %100 Nebi'den geldiği bilinse bile insanları bağlayamacağı orta çıkacaktır.
Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farklar ortaya çıktığında rivayetlerin yani uydurma dinin Kur'an'a karşı en büyük bir şirk olduğunun farkına varılacaktır.
Esasen şirk'in açık olarak anlaşılması Nebi ve Resul ile birlikte Kur'an kavramlarının anlaşılmaması ilgili bir durumdur.
Mesela:
"İhlas" itikadi ve imâni bir kavram iken, yani "ihlas" itikadi bir kavram olarak, "Dinin Allah'a özel kılınması iken" Şia ve Ehli Sünnet dininin muhaddis ve müctehidleri ihlası ameli bir kavram olarak "ibadetleri Allah için yapmak ve samimi olmak" olarak anlamışlardır.
Halbuki "din Allah'a özel kılınınca" ibadetler otomatikman Allah için yapılmış olacaktır.
Nebi'nin haysiyet ve şerefi koruma altında olmakla beraber, sözlerinin Resul gibi bağlayıcı olmadığı, Nebi ve Resul'ün arasında bulunan farkların ortaya çıkması ile anlaşılacaktır.
İnsanlar sadece Allah tarafından gönderilen vahiy'den sorumlu tutulmuşlardır.
Ve bu gerçek Kur'an'ın yüzlerce âyetinde kayıt altına alınarak Allah tarafından kesin bir hükme bağlanmıştır.
Nebi ve Resul arasında bulunan farklar ortaya çıktığında asırlardan beri insanların sırtında bir yük ve kambur olan iftira ve yalan din büyük bir darbe alacaktır.
Belki de bu sayede insanlar uzak kaldıkları rahmet ve hidayet olan hanif dine dönerek hem dünya hayatında hem de âhirette mutlu olacaklardır.
İşte bütün bu gerçeklerden dolayı Kur'an ehli muvahhidler olarak ilk önce biz Nebi ile Resul arasında bulunan farkları anlamak ve çevremizdeki insanlara anlatmak durumundayız.
Burada aklımıza şöyle bir soru gelebilir.
Muhammed kimdir?
Muhammed, doğumundan kendisine vahiy gelinceye kadar Ebubekir ve Ali gibi Mekke vatandaşı bir beşerden başka bir şey degildir.
(Şura-52; Kehf-110; Fussilet-6)
Nebi ve Resul nedir?
Muhammed (a.s) yirmi dört saat, gece gündüz, her zaman, bütün özel hallerinde ve ictima'i hayatında Nübüvvet kimliğine sahiptir.
Nübüvvet makam ve mertebesi hiçbir ondan asla ayrılmaz, kesintisiz olarak sürekli onunla beraber devam eder.
Hatta Nübüvvet makam ve mertebesi âhirette bile devam edecektir.
(Nisa-69; Tahrim-8)
Resul, Allah tarafından kendisine indirilen vahyi insanlara ulaştırdığı andaki konumudur.
Yani Resul denildiği zaman aklımıza indirilen vahiy gelmesi gerekiyor.
Risalet misyonu ile vahiy arasında hiçbir fark yoktur.
Resul'ler değerlerini Allah tarafından indirilen vahiy'den alırlar.
Elçiler vahiy sayesinde değerlidir.
Yani Allah'ın Resulleri vahiy kadar değerli kılınmışlardır.
Beşer Resul vefat edinceye kadar konuşan Kur'an'dır.
Beşer Resul vefat ettikten sonra onu sadece yüce Allah tarafından indirilen kitap Resul yani vahiy temsil etmektedir.
Bir çok âyette geçen Resul kavramı vahiy anlamında kullanılmıştır.
Yani Resul aynı zamanda Kur'an anlamına geliyor.
Yoksa insanların büyük çoğunluğunun beşer Resul'e ulaşmaları mümkün değildir.
Beşer Resul'e ulaşmayan insanlar kitap Resulden sorumlu tutulmuşlardır.
Beşer Resulü'n daveti de zaten Allah tarafından indirilen vahiy'den başka bir şey değildir.
"Rabbinizden size indirilen (Kur'an'a) tabi olun. O'nu bırakıp da başka dostların (evliya )peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz"
( Araf-3)
"Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. Başka yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti"
( En'am-153)
Allah'ın Resulleri de sadece kendilerine indirilen vahyi tebliğ eder ve sadece ona uyarlar.
Aslında Resullerin yalanlanması, onlarla alay edilmesi, onların inkar edilmesi tamamen Allah'ın yalanlaması, Allah ile alay edilmesi, O'nun inkar edilmesi demektir.
"Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz. Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlar"
( Enam- 33)
Anlattığımız bu gerçeklerden sonra "peygamber" kelimesinin Kur'an'ın anlaşılmasında ne kadar tehlikeli ve Kur'an'ı nasıl tahrif ettiği daha net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Nebi ile Resul'ün bulunan farkları fark ettiğimizde Allah Resulü'ne karşı ne kadar korkunç iftiralar atıldığı anlaşılacaktır.
Yani sahte yüceler ve dokunulmaz mâsumların ne kadar Kur'an cahili oldukları ortaya çıkacak, gerçek kimliklerine kavuşarak aşağılık seviyelerine inmiş olacaklardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder