29 Aralık 2020 Salı

 KUR'AN'IN "RESÜL" ANLAMINDA KULLANILDIĞI ÂYETLER

(2.YAZI)

 "İman etmelerinden, "Resul'ün hak olduğuna" şahit olmalarından ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra küfre sapan bir kavme Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez"

 (Âli İmran-86)

Yüce Allah, dua etme ile kimseye hidayet vermez, hidayet Allah tarafından indirilen vahiy ile indirilmiştir. (Bakara-159)

 Yani "hidayet" vahiy'den bağımsız bir şey değildir.

 Yukarıdaki âyeti güncelleyecek olursak "Resûl" kavramının "Kur'an" hakkında olduğunu rahatlıkla  görebiliriz.

 Çünkü söz konusu âyette yüce  Allah'ın hitabının kıyamet gününe  kadar gelecek  insanları hedef aldığını görürüz.

Halbuki beşer Resül olan Muhammed  (a.s) on dört asır önce vefat etmiştir. 

O halde kıyamet gününe kadar iman edilmesi ve inkar edilmemesi gereken bir Resülün bulunması şarttır.  

Âyetleri hakkıyla yani çok dikkatli okumalıyız. 

Allah'ın kitabını alaya alacak şekilde teğanni ile okumaktan vazgeçmeliyiz. 

Hatta bugün ve ilerideki çağlarda "Kur'an'ın" Allah tarafından gelmiş bir "hak" olduğu daha açık olarak görülecektir.

Örnek: 

 "Size Allah'ın ayetleri okunurken, üstelik "Allah Resulü" de  içinizdeyken nasıl inkâra (hakikatı  görmezlikten) saparsınız?

 Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir" (Âli İmran-101)

Yukarıdaki âyette kurulan sistem şu şekilde işliyor

"Allah'ın âyetleri-- Allah'ın Resulü-- Allah'a bağlanma-- hidayet"

 Demek oluyor ki, "Allah'ın âyetleriyle" yani   "Resul" le  "Allah'a ulaşma" "hidayeti" beraberinde getiriyor.

Din ve hüküm olarak bunlardan başka bir yerde hidayet arayan sadece sapıklığı ve şaşkınlığı bulacaktır.

 Yukarıdaki âyette de "Resul" kavramına "Kur'an" manasını vermemizin hiçbir sakıncası yoktur. Çünkü "Beşer" olan "Resul" Muhammed (a.s) yirmi üç  yıllık dünya hayatında insanların içinde bulunuyor, ahlak ve hareketleriyle, okuduğu vahiy ve mükemmel   edebiyle  onlara yol gösteriyor ve örnek oluyordu.

 "Beşer" olan "Resul" Muhammed (Aleyhisselam) vefat ettikten sonra Allah insanlık âlemini "Resul"den mahrum eder mi?

  Asla etmez.

İşte bundan dolayı fâni  olan beşer   "Resul" vefat ettikten sonra Allah onun örnekliğini, ahlak ve edebini en güzel bir şekilde ortaya koyan ve onun dilinde hayat bulan  ebedi bir "Resul" olan Kur'an'ı   miras olarak bıraktı.

 Dolayısıyla âyetlerin kalıp ve karakterlerine baktığımızda "Resûl" kavramının iki anlama geldiğini, Allah'ın ebedi bir mucizesi olarak görüyoruz.

 Şu âyete bir bakalım.

 "Allah'a ve Resul'üne  itaat edin ki rahmete kavuşturalasınız"

 (Âli İmran- 132)

 Bugün birisi haklı olarak çıkar da:  "Resul" yani Muhammed (a.s) 1400 sene önce vefat etti. 

Bu emir kıyamet gününe kadar gelecek insanları muhatap aldığına göre, biz bugün kime itaat edeceğiz? derse, ona nasıl bir cevap vereceğiz?

Dolayısıyla âyette açık olarak "Kur'an'ın" "Resul" olduğunu görüyoruz.

 Çünkü Allah'ın  bu hitabı kıyamet gününe kadar gelecek insanlara yönelik bir emirdir.

 "Beşer" olan  "Resul" ölümlü olduğuna göre ebedi ve ölümsüz olan Allah'ın kelamı "Resul'"ün  (Elçi'nin) hidayeti kıyamet gününe kadar  devam edecektir.

Burada kasdeden amaç şudur. 

Yani beşer Resülden sonra kitap Resül ile devam edilmesi, insanları Allah'tan indirilen kaynaktan  başka bir yere  sapmalarını engellemek içindir. 

İşte bu yüzden ilgili bütün âyetlerde  Nebi kavramı değil,  evrensel bir kavram olan Resul kavramı kullanılmıştır. 

 Aslında "Beşer" olan "Resul" insanlara sadece Allah'ın âyetlerini okuduğu, yalnız âyetleri tebliğ ettiği ve indirilen kitabı duyurduğu için "Beşer Resul" ile "Kitap Resul" arasında bir fark yoktur.

 Ancak "Beşer" olan "Resul'"ün hareketleri, diksiyonu, etkileyici hitabeti, güzel ahlakı ve göze ve gönüle hitap eden mükemmel  örnekliği kendi döneminde yaşayan insanlar için bir avantaj olarak görülebilir.

Ancak yüce Allah kıyamet gününe kadar gelecek insanlar için bu avantajı

"Kitap Resul'"ün belağat ve edebiyatı ile ileriye dönük mucizeleriyle ve muvahhidlerin  güzel ahlakı ile kapatmıştır. 

Dolayısıyla Kur'an ehli muvahhidler hayatlarında Kur'an'ın örnekliğini  en güzel şekilde ortaya koymak zorundadırlar.

 Örnek: 

"Yara aldıktan sonra yine Allah'ın ve Resul'ün çağrısına uyanlar (özellikle) bunların içlerinden iyilik yapanlar ve takva sahibi olanlar için pek büyük  bir mükafat vardır"

( Âli  İmran- 172)

 Mademki Allah'ın son mesajı olan Ku'ran evrenseldir ve kıyamet gününe kadar gelecek  bütün insanları ilgilendiriyor.

 O halde Kur'an'da bulunan "Resül" kavramı iki anlama gelmek zorundadır.

1-) "Beşer Resul" aynı zamanda "Kitap Resul"ü duyuran, onu ilan eden ve vahyi tebliğ eden örnek  kişidir.

 2-) "Beşer Resul" olan  Muhammed (Aleyhisselam) vefat ettikten sonra onun yerine, onun misyonuna sahip olan "Kitap Resul"

"Rabbimiz! Bize, elçilerin (Rusülike) vasıtasıyla vâd ettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil rüsvay etme, şüphesiz sen vâdinden dönmezsin"

(Âli  İmran-194)

 Yukarıdaki âyette geçen "Rüsülike"  "Elçilerin" yüce  Allah tarafından indirilen "Vahiy'ler" anlamında kullanılmıştır.

 Çünkü Allah vâd ettiklerini indirdiği kitapta haber vermiştir ve bütün vahiy'leri içinde toplayan son Resul  olan Kur'an bu gerçeğe en büyük  şahittir.

 "Beşer" olan "Resul'e" ulaşan insanların sayısı çok sınırlıdır.

 Fakat "Kitap" olan "Resul'e" milyonlarca belki milyarlarca  insan ulaşır.  

 Aslında "Kitap" olan "Resul'e" ulaşan insanlar, aynı zamanda indirilen tüm vahiy'lere ve bütün elçilere ulaşmış sayılırlar.

Çünkü Kur'an, gönderilen tüm elçilerin ve indirilen tüm vahiy'lerin  geniş bir özeti gibidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder